Elli Beşinci Bölüm

18.6K 2.1K 1.2K
                                    


Gerçek hayat tam da şimdi başlıyordu işte... Kendime sorduğum tek bir soru vardı. ''Ben kimim?'' Kim olduğunuzu bilmediğinizi düşünsenize... Sadece bir anlığına. Ait olduğunuz yer aslında başkasının ve sizin ait olmanız gereken bambaşka bir hayat var. Peki şimdi ne olacak? Nasıl çıkacağım bu işin içinden?

Babam kendinde değil.. Annemin ölümünün ardından birbirimize daha da sıkı bağlandık. Bu dünyada beni aydınlığa kavuşturabilecek tek insan babam... Annemin bana son sözü ''Hakkını helal et Eray. Bu hayatı yaşamayı ben istemedim'' oldu. Kimdi anneme bu hayatı sunan? Bizi tüm bunlara mecbur bırakan her kimse bunun hesabını soracaktım. Artık içimde sönmeyen bir ateş yanmaya başlamıştı. Bize ödetilen bedeli ona ya da onlara ödecektim!

İçimden o kadar çok şey geçiyordu ki... Haykırmak istiyorum ama yapamıyordum. Babamla konuşmaya karar verdim. Aradan birkaç ay geçmişti ve ben artık ikinci sınıftaydım...

''Nasılsın babacağım? Derslerin yoğunluğundan konuşamıyoruz bile...''

''İyiyim evladımne kadar iyi olunursa o kadar iyiyim.''

''Annemi özledim baba.''

''Ben de çok özledim oğlum.''

''Ne yapacağız şimdi?''

''Bir şekilde yaşamak zorundayız Eray. Bir şekilde var olacaksın sen.''

''Beni seviyor musun baba?''

''Çok seviyorum oğlum, o nasıl söz öyle?''

''Ben de seni çok seviyorum. Bir gün herkesten daha güçlü olacağız. İçimizde tuttuğumuz her ne varsa hep birlikte bulutlara haykıracağız. Bana inan baba...''

''Eray senden başka kimseye inancım yok benim. Her şeyi hak ediyorsun sen.''


Soramadım. Kırılsın istemedim. Annem de bir şey söylememişti zaten... Susmaya ve babamın yanında olmaya karar verdim. Okul devam ediyordu, hayatım da... Ama ben bazı şeylere devam edemiyordum. Her şeye rağmen hayat devam eder derler ya... 

Bazen etmez!


Derslerimi ihmal etmiyorum bir robot gibi çalışıyorum. Bunca şeyin ardından benden tek beklenen şey başarısızlık ama başarısız olmak gibi bir lüksüm yok benim... 


İkinci sınıfı da bitirecektim artık. Her şey yolunda gitmese de okul yolunda gidiyordu. Derslerim çok iyiydi, Karahan'da çok iyi şekilde devam ediyordu... Aramız ne iyi ne de kötüydü. Her yaklaştığımızda bir sorun çıkıyordu, uzaklaştığımızda birbirimize ihtiyaç duyuyorduk. kardeş gibiydik sanki...

O gün Seval yanıma gelip Mustafa'nın annesinin kaza geçirdiğini söyledi...

''Eray senin kan grubun ne?''

''Bilmiyorum.''

''Benimle hastaneye gelir misin araç var çok acil...''

''Gelirim tabii ki. İnşallah kan grubum uygundur.''


Araca bindik ve hızla gitmeye başladık. Bizim üniversitenin biraz uzağında ormanlık bir arazi vardı. Orada durduk.

''Burada ne işimiz var ne oldu?''

''Eray iner misin arabadan.''

Ne oldu niye burada iniyoruz demeye kalmadan, kapım açıldı... Kapıyı açan Mustafa'ydı ve yanında Alp ve tayfası vardı...

''Hoşgeldin birader.''


^^Yorumlarınızı bekliyorum... Sadece içinizden geçeni söyleyin.^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin