Seksen İkinci Bölüm

11.4K 1K 1.1K
                                    


Uzun yıllar önce...

Bosna Hersek'de bir yetimhane...


''Onlara bu çocuğu istediğimi söyle.''

''Emredersiniz Seyhan bey.''


Hayatınızı ne kadar kendiniz şekillendiriyormuş gibi görünse de aslolan hep çok başkadır.  Kimin evladı olacağınıza siz karar veremezsiniz ama birileri sizi daha çocukken kendi hayatına dahil edebilir. 


''Tek varisim bu çocuk olacak. Her şeyimin sahibi o artık. Adı ne?''

''Bir adı yok efendim.''

''Nasıl yok?''

''Bir isim koymamışlar efendim. Ailesinden de hayatta kimse kalmayınca bu yetimhaneye bırakılmış.''

''Peki. O halde ismini biz koyalım.''

''Siz nasıl uygun görürseniz Seyhan bey.''


Ağır adımlarla kucağındaki o çocukla yetimhaneden çıkacağı sırada karyolalardan birinde bir çığlık kopmuş. Ölürcesine ağlayan bir çocuk varmış orada...

''Bu ağlayan çocuk kim?''

''Bilmiyoruz efendim.''

''Ahmak herif hemen bilgi al bu çocuk hakkında.''

''Emredersiniz Seyhan bey.''


Aradan geçen sürede yetimhanenin müdürü odaya gelmiş ve gerekli bilgiyi vermiş.

''Ağlayan çocuk şu an kucağınızda olan çocuğun ikiz kardeşi efendim.''

''Aptal mısınız siz? Hani bu çocuğun kimsesi yoktu?''

''Efendim bir kardeşi var. Ailesi anlamında kimsesi olmadığını söylemiş arkadaşlar.''

''O çocuğu da hazırlayın.''


Seyhan bey o gün o yetimhaneden kollarında iki çocuk ile ayrılmış. Kimse ağlamıyormuş. Aslında tek bir varis isteyen Seyhan bey, o gün iki varis ile yola koyulmuş.

''Seyhan bey ne yapmayı planlıyorsunuz efendim?''

''Kapa çeneni aptal herif. Söylediğim en basit işi bile ben olmadan halledemiyorsun. İki kardeşi nasıl olur da birbirinden ayırırız.''

''Efendim bir daha birbirlerini görmeyeceklerdi. Bu bizim için bir sorun olmazdı.''

''Sus yoksa kurduğun cümle son cümlen olacak!''


Hayat vicdan mıdır? Peki bu olanlar vicdan üzerine mi kuruludur. Kimsesiz çocukları toprağından koparmak ve bambaşka yerlere götürmek...


''Bu çocukların hayatta hiç kimsesi yok değil mi?''

''Evet Seyhan bey. Kucağınızda tuttuğunuz iki çocuğun birbirlerinden başka kimsesi yok.''

''Güzel.''


Hayat doğum ile ölüm arasındaki kısa bir oyundur derler. 

Kimileri bu kısa oyunda kendine yeni oyunlar yaratır, kimileriyse bir oyun yaratamadığından başkalarının yarattığı oyunları bozmaya kalkışır. Ben bulutları sevdim sadece ve evimin orada olduğuna inandım. Kimliğimde doğum yeri bulutlar yazsın isterdim. Ülkemin adı bulut kralı da ben olurdum işte... Peki şimdi? Şimdi kimin krallığının kuklası olmuştum. Bilmiyordum. Bilmeyi de istemiyordum. Keşke ölseydim. Keşke!



Aynı gün içinde İstanbul

Merdoğlu Malikhanesi


''Bu sanki biraz daha esmer gibi. Evet bu çocuk benimle kalmalı adı da Karahan olsun. Karahan Merdoğlu.''

''Ya diğeri efendim?''

''Diğeri evet. O sence de ay gibi parıldamıyor mu? Erken doğmuş bir ay gibi... Bir yaz akşamı erkenden doğmuş da sanki tüm insanlığa değerimi birazdan anlayacaksınız diyen ay gibi bakmıyor mu?''

''Siz daha iyi bilirsiniz efendim.''

''Eray olsun adı.''

''Soyadı efendim?''

''Orasını karıştıma.''

''Peki efendim. Benden istediğiniz bir şey var mı?''

''Çıkabilirsin.''


Kim hangi hayatı neden yaşar bunu kimse bilmez. Kim kime ne kadar yakın, kimden ne kadar uzak kimse bilmez. Sahip olduğunuz hayatın sizin gerçek hayatınız olduğuna asla emin olamazsınız. Her şeyi öğrendim ve büyük oyun başlıyordu artık. Kimsenin bozamayacağı, kuralları sadece benim koyacağım o büyük oyun başlıyordu. Kurşunların bulutları yenemediği krallığa hoşgeldiniz...


^^Bulut kalpliler yorum yağmurunuzu bekliyorum. 

Bu kitap benim değil sizin, ona iyi bakın ve mutlaka bulutları seviniz.^^




Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin