Yirmi Birinci Bölüm

26.4K 2.9K 1.2K
                                    


Önümde uzun bir ömür vardı ve bu şehirde güvenebileceğim ilk insanla tanışmıştım. Karahan'la çok iyi dost olmuştuk. Çok varlıklı bir ailenin çocuğu olmasına rağmen benim gibi yaşıyordu. Artık cebinde tomar tomar para taşımıyordu. Benim gibi yaşıyordu. Evden yemek getirmesi bile ilginçti çünkü hayatında hiç böyle bir şey yapmadığını söylüyordu. İyi anlaşıyorduk ve artık sınıfta sevilmeyen iki kişi olmuştuk. 

Bu durum Karahan'ın hiç umrunda değildi çünkü istediği zaman bu durumdan kurtulabilirdi ama ben öyle değildim işte. Yaptıkları yine zoruma gidiyordu. Başıma daha az iş açılıyordu artık. Karahan ya çok zekiydi ya da bunların yapabilecekleri şeyleri çok iyi seziyordu. Aslında o da zengin çocuğuydu ve tahminleri bu yüzden kuvvetliydi. Benim aklıma gelmeyen şeyler onların aklına geliyordu ancak artık saflığımdan yararlanıp beni ezemiyorlardı.

Yine bir fizik dersinde, Adil hoca Karahan'ı ayağa kaldırdı.

''Kravatını doğru düzgün bağla öyle boynundan sarkmayacak. Müfredata uyun yoksa  ben uydurmasını bilirim.''

''Afedersiniz hocam diğer öğrencilerin kravatı da böyle olunca, doğru olduğunu düşünmüştüm.''

''Ne yani ben çifte standart mı uyguluyorum size?''

''Size derken hocam?''

''Sana özel mi bu tavrım?''

''Hocam size derken bile bizleri bölüyorsunuz. Sanırım söylemek istediğiniz kişiler Eray ve Ben. Ki Eray'ın kravatını bırakın gömleğinin düğmesini çözdüğünü bile görmedim ama tam önünüzde oturan Mustafa'nın gömleğinin iki düğmesinin açık olduğu buradan bile görünüyor. Siz bunu görmüyorsanız, ben bir şey diyemem artık.''

''Mustafa benden izin aldığı için sorun yok. Boynu rahatsız olduğu için yaka düğmesini açık bırakabilir. Senin de mi bir rahatsızlığın var yoksa? Okula daha yeni geldin, aklın havalarda''

''Benim de bir rahatsızlığım var hocam?''

''Neymiş?''

''Sınıfta uygulamış olduğunuz düzenden rahatsızım.''

''Evladım seni tanımıyorum, hakkında gerekli bilgiyi aldıktan sonra konuşacağız bu konuyu.''


Tenefüste Adil hoca ile Müdür yardımcısı Hasan hocanın koridorda konuşmalarını duydum.

''Aynı bokun laciverdi hocam o çocuk rahat olun.''

''Eray Aydan gibi yani'' 

''Evet hocam istediğiniz gibi davranabilirsiniz hatta siz o ikisini bana gönderin, ben bir ayar çekerim onlara.''


İkinci ders başladığında bu sefer Adil hoca çok sertti. 

''Eray kalk ayağa''

''Buyrun hocam''

''Sen de kalk'' diyerek Karahan'ı işaret etti. 

''Şimdi İkiniz Hasan hocanın yanına inin hemen, sizinle konuşacak''

Bana kalsa koşarak inerdim ama Karahan acele etmiyordu. Salına salına indik odaya...

''Buyrun hocam bizi çağırmışsınız''

''Sen buraya okumaya mı geldin yoksa Eray ydan gibi sorun çıkarmaya mı?''

''Okumaya geldim hocam.''

''Öyleyse yönetmeliğe uyacaksınız.''

''Hocam bu yönetmelik herkes için değil mi?''

''Herkes uyuyor zaten arada sizin gibi sorunlular çıkıyor işte.''

''Hocam isim vermek istemem ama bizim sınıfta bu yönetmeliğe uyan sadece Eray ve benim.''

''Çok konuşmayın. hakkınızda bir daha şikayet gelirse savunmanızı alırım. Şimdi çıkın sınıfınıza gözüm görmesin sizi.''

Sınıfa döndüğümüzde kimseyle konuşmadık. Karahan çok kızmıştı bu duruma ama ben alışkın olduğum için umursamamıştım. 

''Sen nasıl dayanıyorsun bu şerefsizlerin yaptığına?''

''Başka çarem yok çünkü bu okulu bitirmek zorundayım ve üniversitede her şey düzelecek...''

''Eray hakkını aramalısın. Böyle olmaz.''

''Denedim ama bunlarla baş etmek zor. Sen daha ilk olayda sinir küpüne döndün.''

''Aranızda konuşmayın. Dersi dinlemiyorsunuz bari dinleyene engel olmayın atarım dışarı.'' dedi Adil Hoca...

Sustuk.  Karahan da susmayı öğreniyordu çünkü bunlarla konuşarak başa çıkamazdık. 

Öğle arasında sınıftan dışarı çıkıp bahçede yürüyorduk. Mustafa bilerek önce bana sonra Karahan'a omuz attı. Ardından Karahan'ın ensesine Caner bir şaplak attı. Karahan dönüp Mustafa'nın tombik yanağına tokatı yapıştırdı. Caner hemen kaçmaya başladı. Aradan iki dakika geçmeden Hasan hoca ile Mustafa'nın arkadaşları başımıza toplandı. 

''Yürüyün disipline gidecekseniz serseri herifler. Ulan siz kimsiniz de Mustafa'ya dokunuyorsunuz.''

''Hocam Mustafa'nın dokunulmazlığı mı var?''

''Çok konuşma ulan it herif  ikiniz de disipline gideceksiniz.''

''Eray'ın suçu yok, Mustafa bana vurdu ben de ona vurdum.'' dedi Karahan.

''Hocam ikisi de sataştı. bu eziklere hadlerini bildirin.'' diyerek çıkıştılar Mustafa ve Caner.

O gün Karahan ve ben üçer gün uzaklaştırma cezası aldık. Bunu evdekilere nasıl anlatacağımı bilmezken, Karahan'la beraber bu okulun nasıl biteceğini düşünmeye başlamıştım. Sinirlerine hakim olamadığı her an başımıza yeni işler açacaktı ve bu durum beni içten içe huzursuz ediyordu.

''Bazen zor bir karar vermen gerekir ve bu karar sözle değil davranışla verilir. Ya yaklaşırsın ya da uzaklaşırsın ve yaptığın seçimle yaşarsın'' derdi babam. 

Ya Karahan ile arkadaşlığıma devam edecektim ya da sessizce bir köşede okulumu bitirecektim.

Yine bir çaresizliğin tam ortasında kalmıştım.

^^ Yorumların hepsini okuyorum, arkadaşlığınız için çok teşekkür ederim ^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin