Yirminci Bölüm

27.5K 3.1K 1.3K
                                    


Yalnızlığım her ne kadar devam etse de artık mutluydum. Kimse beni anlamasa bile bir ailem vardı. İkinci kattan atladıktan sonra müdür yardımcısı Hasan hoca daha az üstüme gelmeye başlamıştı. Hatta bir keresinde okula girerken,

''Nasılsın bakalım? Eray Aydan.''

''İyiyim hocam.''

''Güzel, derslerine de çalış bir an önce bitir şu okulu buranın sana göre olmadığını anlamışsındır artık.''

''Bana göre olmayan ne hocam?''

''Buradaki ortama alışamadın sen. Anadoludan geldiğin için uyum sağlayamadın. Benim başımı belaya sokmadan mezun ol da başka bir şey istemiyorum.''

''Uyum sağlamam için kimse yardım etmedi ki bana.''

''Sus!! Çok bilmişlik yapma yine. Okulun dengesini bozarsan ben de senin dengeni çok fena bozarım. Bir daha bu kadar ucuz atlatamazsın.''

''...''

''Homurdanma eşek herif, çık hadi sınıfına!''

Hiçbir şeyin düzeleceği yoktu ama insan bekliyor işte düzelsin diye... Mustafa yine arkadaşlarıyla birlikte olmuştu ve bana sataşmaya başlamıştı. Artık yanımda  Seval da yoktu. Bir iftira atsalar beni savunacak tek bir kişi bile yoktu sınıfta ama bu sene okulumuza bizim sınıfımıza bir çocuk katılmıştı. Tüm sıralar dolu olduğu için en arkaya benim yanıma oturmuştu. Diğerleri gibi değildi. En azından bana selam vermişti.

''Merhaba, Karahan ben''

''Ben de Eray. Hoşgeldin sınıfımıza.''

''Hoşbulduk Eray, nasıl bir okul burası, hocalar falan nasıl?''

''Hocalarımızın bazıları iyi ama hepsi için aynı şeyi söyleyemem. Sınıfımız d iyi sayılır, ben geçen sene geldim bu okula, beni pek sıcak karşılamadılar ve hiçbiri arkadaşım olmadı. Umarım seni severler.''

''Eray bu benim için hiç önemli değil. İsterse hiçbiri sevmesin. Birbirimizi sevmek zorunda değiliz ama sevmemek için  uğraşırlarsa ya da dışlamaya kalkarlarsa onları bunradan evlerine kadar kovalarım çünkü benim adım sadece Karahan değil. Karahan Merdoğlu...''

''Nasıl yani anlamadım ki ben şimdi?''

''Merdoğlu grup, duydun mu?''

''Hayır ben İstanbul'da hiçbir yeri bilmem.''

''Bir mekan ismi değil zaten. Merdoğlu grup babamın şirketi. Uluslararası bir firma. Tüm dünya üzerinde çeşitli sektörlerde yatırımları var ama bu okulda bunu kimse bilmeyecek.''

''Neden? Bu bilinirse sana çok iyi davranır hocalar. Beni çok ezdiler.''

''Kim ezdi seni?''

''Hepsi ezdi işte, bu sınıf kırk üç kişi ve hiçbiri beni sevmez ama senin maddi durumun iyiyse sevilirsin.''

''Saçmalama Eray, bunun maddi durumla ne ilgisi var. Bizim maddi durumumuzdan onlara ne?''

''Haklısın ama öyle olmuyor işte.''

O sırada Mustafa arka sıraya yanımıza geldi.

''Sen nereden geldin?''

''Pardon?''

''Bu sınıfta mısın sen?''

''Sen sınıf öğretmeni misin tombik?''

''Ne diyorsun lan sen, daha yeni geldin aklını başına al yoksa biz almasını biliriz. Yanındaki ezik anlatsın sana istersen, kiminle konuştuğunu öğren öyle gel.'' dedikten sonra yerine geçti.

O yerine geçtikten sonra Karahan, yaşadıklarımın hepsini anlatmamı istedi. Çok iyi arkadaş olacak gibiydik. Tüm yapılanları anlattım. Karahan da benim gibi davranmak istediğini söyledi. Onlara Karahan'ın çok varlıklı bir aileden geldiğini söylemeyecektik. Zaten babası da Karahan'ın burnunu sürtmesi için bu okula göndermişti. Daha şimdiden çok iyi anlaşmıştık. 

Öğlen arası geldiğinde Karahan, ''Hadi kantine inip bir şeyler yiyelim'' dedi. Ben de ona yemeğimi evden getirdiğimi söyledim. Neden böyle bir şey yaptığımı da anlattım. Karahan'ın cebinden bir tomar para vardı, neredeyse babamın maaşı kadar parayı cebinde taşıyordu. 

''Bundan sonra bendesin Eray, kardeşiz artık.'' dedi.

''Tamam kardeşiz ama öyle olmaz.'' dedim.

''Nasıl olacak Eray?''

Ekmeğimi bölüp yarısını Karahan'a verdim ve beraber yemeye başladık. Yarın da senin ekmeğini bölüşüp yeriz, dedim. Mustafa bu yaptığımızı görünce:

''Gel gel ezikliğe gel'' diye bağırdı. 

''Bir alana bir bedava bu ezikler. Okulun adını ezik lisesini çıkardılar'' dedi. 

Karahan bana göre gayet iyi yapılı ve Mustafa'yı yerle bir edecek bir cüsseye sahipti. 

'' İstersen şu turşu fıçısına iki tokat atayım Eray''

''Yok. Görmezden gel. Biz onlara sataşırsak, başımıza iş açarlar.''

''Tamam Eray susalım bakalım, bir süre seni dinleyeceğim, okulu bilen sensin.''

''Sağol kardeşim''

''Eyvallah kardeşim...''


O gece ilk defa İstanbul'da huzurlu bir şekilde uyudum. Okula gitmekten korkmuyordum artık çünkü bir arkadaşım olmuştu. Karahan da benim gibi tek çocuktu ve birbirimizi kardeş bilmiştik. Günlüğüme ilk defa umut dolu bir not düştüm.

''Allah, bazen yanınıza birini gönderir. Belki de o hiç görmediğiniz kardeşinizdir.'' 

^^ Yorumların hepsini okuyorum, arkadaşlığınız için çok teşekkür ederim ^^

Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin