Altmış Üçüncü Bölüm

21.3K 2.1K 1.3K
                                    


İnsan en çok kaybedecek bir şey yokken cesur oluyor. Yanınızda sevdikleriniz varken asla cesur olamıyorsunuz. Onlara gelebilecek herhangi bir zarardan öylesine korkuyorsunuz ki, oyunu başkalarının istediği gibioynamak zorunda kalıyorsunuz. Ben şu an için bu oyunu Seyhan beyin istediği gibi oynuyorum ancak gün gelecek tüm roller değişecek. Beni güçlü kılan tek işte bu. 

Hesabını kimden soracağımı bilmediğim bir oyun bu. Belki hepsi benim kuruntum...

Artık üniversitenin üçüncü sınıfındayız ama değişen bir şey yok. her şey olduğu gibi devam ediyor. Üniversite dergisinde yazılarım yayınlanıyor ve yazdıklarımla ilgili çok olumlu geri dönüşler alıyorum. İçimde bu yazma aşkı da olmasa yaşamak benim için pek de çekici bir şey değil. 

''Eray sence biz hep arkadaş olarak kalabilecek miyiz?''

''Bence kalırız Karahan.''

''İçimde bir korku var bey Eray. Sanki her şey bir gün bozulacak gibi.''

''Olumlu düşünmeye çalışsan.''

''Düşünemiyorum işte. 

''Düşünmelisin. Olumsuzluk yeni olumsuzlukları doğurur ve enerjimiz zamanla kötülüğü çağırmaya başlar. Sonrası da kötülük olur.''

''Sen bunları nereden öğreniyorsun yahu?''

''Kitaplardan...''

''Sen gerçekten bu kadar çok okuyor musun? Ya da şöyle sorayım. Sürekli çantanda farklı kitaplar ile geziyorsun, Hiç mi sıkılmıyorsun okumaktan?''

''Sıkılmıyorum, ben de böyle bir adamım işte Karahan. Dünyam okuduğum kitaplar kadar.''

''Senin dünyan çok geniş be Eray.''

''Eh fena sayılmaz.''

''Ben de mi okumaya başlasm?''

''Başlamalısın.''


İki iyi arkadaşın birbirlerini her yönden beslemeleri gerekliydi. Karahan bana savaşmayı bense ona kitapların gizli dünyasını öğretiyordum...


''Olmuyor Eray olmuyor. Daha sert vurmalısın.''

''Yapabildiğimin en iyisi bu işte.''

''Sanmıyorum Eray çok daha iyisini yapabilirsin. Buna mecbursun.''

''Neden?'

''Kendini korumak için mutlaka çok iyi dövüşmelisin ve boks gerçekten mükemmel bir spor... farkındaysan ikimizin kolları da yeterince uzun. Bir iki yumruk salladıktan karşımızdaki adam yanımıza dahi yaklaşamaz. Şimdi bir daha vur.''

Tüm gücümle vurmuştum.

''Bu mu yani? Karşında Mustafa ya da Alp varmış gibi düşün. öyle vur.''

Yine tüm gücümle vurmuştum.

''Oha lan oha tamam bir daha öyle düşünme... Nefesim kesildi. İçindeki hırs sevmediğin adamları düşününce ortaya çıkar ve bir söz de benden sana gelsin. Kalbin buluttan olsun eyvallah ama yumrukların demirden olmadığı sürece kimsenin canını yakamazsın.''

Haklıydı. 

Her gün çalıştık. Kum torbalarını saatlerce yumrukluyordum. Durmadan vuruyordum. Her yumruğumda biraz daha güçleniyordum. Her defasında daha çok!

Günler günleri kovalıyordu ve içim buluttan bir adamken dışım demirden bir yumruğa dönüyordu.

''Eray bu akşam babam seni bekliyor.''

''Hep biz mi geleceğiz kardeşim. Bu sefer siz gelin.''

''Dedemi yalnız bırakmak istemiyor babam.''

''Tamam kardeşim gelirim.''


Babam gelmek istemeyince ben yalnız gittim. Bu görkemli köşkte  beni korkutan bir şeyler vardı ama çözemiyordum. Kapının girişinde Seyhan beyi gördüm. Buz mavisi gözleriyle bana bakıyordu. Gülümseyerek...

''Hoşgeldin Eray Aydan'' dedi.

''Hoşbulduk Seyhan bey.''

''Bana Seyhan amca de artık alışsın şu dilin Eray'ım.''

''Peki Seyhan amca.''

''Özlüyorum seni oğlum. Karahan neyse sen de o sun benim için.''

''Çok sağolun efendim.''

''Ya evladım sizin hiç kız arkadaşınız yok mu? Bu Karahan da hep yalnız, sen de onun kopyasısın.''

''Okul bittikten sonra önümüzdeki aşklara bakacağız Seyhan amca.''

''Aşk beklemez be oğlum. Hem senin Seval diye bir kız vardı ne oldu o?''

''Bir şey olduğu yok zaten hiçbir zamanda bir şey olmadı. Aşk biraz uzak benden.''

''Ben de bir kere aşık oldum.''

''Herkes bir kere mi aşık olur?''

''Aslında birkaç kere de olabilir. Bu tamamen kişisel bir tercih ama benim kalbim yorgun bu konularda, bir kere attı o da olmadı.''

''Eşinize peki? aşık değil miydiniz?''

''O konu biraz karışık Eray. Belki bir gün alır seni karşıma anlatırım. Sen  boks olayını ne yaptın? NAsıl gidiyor?''

''Çok iyi efendim, çok sevmeye başladım.''

''Baba çok fena yumrukları var. Geçen gün öyle bir yumruk attı ki nefesim kesildi.'' dedi Karahan.

''İyi ki Eray'ı da al demişim yanına... Bak mermi gibi bir adam oluyor.''

''Siz mi söylediniz boks konusunu?''

''Tam olarak öyle değil, beraber çalışın istedim.''


Hayatımdaki Seyhan bey etkisinin sırrını bir türlü çözemiyordum. Neden benimle bu kadar ilgileniyordu anlayamıyordum. Neden boks yapıyordum? Neden yayınevi kuracaktık beraber ve neden onun istediği üniversitede hukuk okuyordum? Evet bunların hiçbirini bilmiyordum ama içinden de çıkamıyordum. 

Odanın ışığı yandı.

Seyhan beyin telefonu çaldı. Telefondaki ses öyle telaşlıydı ki, ses bize kadar geldi...

''Parmağını oynattı Seyhan bey, acilen gelmeniz lazım...''


O an o buz mavisi gözlerinden iki damla yaş düştü ve benim kalbim o gece paramparça oldu...

Sen ağlama...

^^ Bulut kalpliler yorumlarınızı bekliyorum. ^^




Gökkuşağına Aşık Aptal Bir Bulut #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin