Bölüm - 3

32.8K 2.4K 111
                                    


Gözlerine dolan gözyaşlarını akıtmamak için kendi kendisiyle savaşırken derin bir nefes aldı.

"Neden geldiniz?"

"Babanız vefat etti."

İçinden binlerce kez küfretmek gelse de kendini zorlayarak "Onu anladım... Neden buradasınız?"

İki adamın da şaşkın bakışlarını üzerinde hissetse de umursamadı. Yüreğinde fazlasıyla faili meçhul acılar yaşıyordu bir de bu adamlarla uğraşacak değildi.

"Babanızın vasiyeti üzerine buraya geldik..." dedi Avukat ve Selim'in boş gözlerle ona baktığını fark edince devam etti. "Babanız vasiyetinde tüm mal varlığını size bıraktığını belirtmiş."

Selim daha fazla ne olabilirdi ki diye düşünüyordu fakat duydukları ile daha çok şey olabileceğini anladı. Babasının ne mirası vardı? Neyden bahsediyordu bu adamlar?

"Ne mirası?"

"Babanız Türkiye'nin varlıklı iş adamlarından biriydi," diye araya girdi az önce kendini babasının yardımcısı diye tanıtan Sami.

"Bunlardan bana ne?" diye sordu adam sesinde gizleyemediği öfkesiyle. Gizleyemiyordu öfkesini artık gizlemekte istemiyordu. Onu ve annesini bırakmış gitmiş bir adamla ilgili bir şey öğrenmekte istemiyordu. O yıllar önce gitmişti ve keşke de bugün öldüğünü öğrenmeseydi. Her zaman hayallerinde ki kadar iyi kalsaydı baba.

"Efendim..." dedi Sami hafifçe öksürerek, tombul yanaklarında belirgin bir kızarma olmuştu. "Artık babanızın olan her şey sizin... Babanızdan boşalan şirketlerin başına da siz geçeceksiniz."

Selim söylenenlerin gerçekliğinden emin olamayarak gözlerini Sami'nin gözlerine dikti. Adamın sessiz kalması üzerine söylenen her şeyin gerçekliğinden biraz daha emin oldu.

"Ben..." dedi ne diyeceğini bilemez bir halde ellerini saçlarının arasından geçirdi. Bugün... Bugün hiçbir şeyi anlamıyordu. Önce yıllardır öldüğü sandığı babasının aslında yaşadığını ve bugün öldüğünü öğrendi, sonra onu ve annesini bıraktığını... Şimdi ise babasının fazlasıyla zengin olduğu gerçeği yüzüne çarpılıyordu.

Kendisinden bir cevap beklendiğinin farkındaydı fakat ne cevap vereceğini bilemiyordu. Bu yüzden direk "Ne bekliyorsunuz?" diye sordu. Yine Sami kibar bir sesle "Babanızın defin işlemlerini hallettik bugün ilkindi namazı ile kalkacak... Sizin de cenazede bulunmanız gerekir, sonra da yeni evinize taşınıp, şirketler hakkında sizi bilgilendireceğim."

Bir an duymamış gibi boş gözlerle karşısında ki adamlara baktı fakat ne kadar çok gerçeklerden kaçmak istese de gerçekler bir o kadar kendini belli ediyordu. Ne yapacağını bilmiyordu... Tüm bu olanlar kafasını fazlasıyla karıştırmıştı.

"Ben gelmeyeceğim."

Ağzından çıkan sözleri aklıyla değil kalbiyle söylüyordu. Selim... Hiçbir zaman kalbiyle hareket etmeyen adam şimdi kalbinin eline düşmüştü.

"Ama efendim..." demişti ki Sami, Selim onun devam etmesine izin vermedi. "Ben gelmeyeceğim... Yarın bir gibi burada olun tekrar, kararımı size o zaman bildireceğim."

Kimsenin bir şey söylemesini beklemeden hızla duraktan çıktı. Nefes alması gerekti. Ruhu daralmıştı. Gözünü akmak için zorlayan yaşlar daha fazla canını acıtmaya başlamıştı. Kalbi çoktan babasının yasını tutmaya başlamıştı.

Arabaya biner binmez çalıştırarak eve doğru sürdü. Annesiyle konuşmalıydı. Neler olduğunu annesinden dinlemeliydi. Yoksa kafayı yiyecekti.

SelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin