Bölüm - 8

30.1K 2.3K 263
                                    

Adam kendini ait hissettiği yeri bulmuştu. Son model lüks arabaların arasında gezerken benliğini çoktan unutmuştu. Bir zamanlar hayalini daha kurmaya cesaret edemediği arabaların arasındaydı şu an. Ve bu arabalardan istediği bir tanesi belki de birkaç tanesi onun olacaktı. Bu düşünce ile direk bakışlarını kendisi gibi arabalara hayran bakışlarla bakan yardımcısı Sami'ye çevirdi.

"Sami."

"Efendim Selim Bey."

"Bütçemiz nedir?"

"Anlamadım Selim Bey?"

"Diyorum ki... Buradan kaç araba çıkıp gidebiliriz."

"İstediğiniz kadar Selim Bey... Siz Türkiye'nin en zengin adamlarından birisiniz artık."

Bu cevap hoşuna gitmişti Selim'in. Ellerini ceplerine sokarak son bir kez daha arabaların arasında gezindi. Gözüne kestirdiği kırmızı bir araba ile siyah bir jipin siparişini vererek galeriden ayrılmışlardı.

"Birkaç güne yalıya bırakacaklar arabaları," dedi Sami neşeli bir ses tonuyla. Selim istemsizce gülümsemişti.

Arabaya bindiklerin de Selim içine düştüğü lüksün nimetlerini düşündü. Bir zamanlar hayal de bile imkânsız görünen her şey şimdi elinin altındaydı. O an bir düşünce aklına musallat olurken, kalbinin de yaralanmasına neden olmuştu. Babası, annesini ve onu bu zenginlik için mi bırakmıştı? Tüm bunlar için mi onlardan vazgeçmişti? Evet, inkâr edecek değildi. Bu zenginlik gerçekten insanın akıl sınırlarını zorluyordu. Zira Selim bir haftadır gerçekte kim olduğunun savaşını vermek zorunda kalmıştı. Hala da bir çözüm bulamamıştı. Fakat yine de annesini asla arkasında bırakmamıştı. Evet, ona kızgındı. Bu kızgınlığın ne zaman geçeceğini bilmiyordu ama hiçbir zaman annesini sahipsiz bırakmamıştı. Bırakmazdı da.

"Sami."

"Efendim Selim Bey."

"Yasin Bey... Yani babam nasıl biriydi?"

Sami'nin yüzünde oluşan şaşkın ifadeyi görmemiş sayarak sabırla onun cevap vermesini bekledi.

"Sert biriydi efendim. Çalışkandı da. Zamanının çoğunu şirkette geçirirdi. Sizin gibi arabalara da çok düşkündü."

Selim bir an gülsem mi ağlasa mı bilemedi. Babasını başka bir adamdan dinliyordu. Babasıyla benzer özellikleri olduğunu bilmek ise tuhaftı. Hala kabullenemiyordu bazı şeyleri. Kabullendiği takdir de öfkesinden korkuyordu.

Sadece başını sallamakla yetinip bakışlarını arabanın üzerinden kayıp geçtiği yollara çevirdi. Bazen düşünmemek en iyisiydi belki de. O yüzden düşünmemeyi tercih etti. Olan olmuştu. Geri dönüşü ne yazık ki yoktu.

"Babanız hakkında..." dedi Sami çekinir bir ses tonuyla. "Neşe Hanımla konuşabilirsiniz... O herkesten çok yakındı babanıza."

Bu sözler adamın harlanmaya hazır olan öfke ateşine büyük bir odun parçası atmıştı. Neşe denilen o kadına karşı zaten içinde amansız bir öfke yumağı varken duydukları bu yumağı birer kayaya çeviriyordu.

"O kadın canımı sıkıyor."

"Herkesin canını sıkıyor Selim Bey."

Selim bakışlarını asistanına çevirerek "Ne demek bu?" diye sordu.

"Babanınız dönemin de asistan sorumlusu olarak geçiyordu fakat aslında babanızdan sonra ki en yetkili kişiydi bir nevi... Herkese kan kusturmuştur. Şirkette pek sevilmez ama saygı duyuluyor. Çünkü gerçekten çok çalışkan bir kadın."

SelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin