Korku, endişe her bir yandan sarmıştı etrafını. Ne yapacağını bilemez bir haldeyken aldığı tek karar bu olmuştu. Korkaktı. Tıpkı bir korkak gibi kaçtığının da farkındaydı ama elinde değildi. Bir daha acı çekmek istemiyordu.
Selim'in sessiz kalışı üzerine içinde ki endişe daha fazla arttı. Onun bağırmasını, çağırmasını hatta bir şey söylemeden çekip gitmesini beklemişti ama böyle soğuk bir şekilde susması hiç ihtimalleri arasında yoktu.
"Bir şey söylemeyecek misin?"
Adam umursamaz bir şekilde omuzlarını silkmişti. "Ne söyleme mi bekliyorsun?"
"Ben..." dedi ne diyeceğini bilemez bir halde bocalayarak ellerini birbirine kenetledi. Güzel yüzü iyiden solmuş, mavileri cesaretini kaybetmişti.
"Sen korkağın tekisin."
Selim'in adeta tükürürcesine söylediği sözler karşısında sadece sustu. Söylediğinde haklıydı. Fazlasıyla korkak olduğunu o da gayet iyi biliyordu ama adamın bilmediği şey de içinde yaşanan savaştı.
Aralarında uzayıp giden sessizlik Neşe için dayanılmaz boyutlara ulaştığında oturduğu yerden kalktı. Artık bu saçmalığa bir son verme zamanı gelmişti. Bir karar almıştı ve genç kadın aldığı kararların yükümlülüklerini sonuçları ne olursa olsun yerine getirirdi.
"Kendine iyi bak," diyerek hızla uzaklaştı. Selim'in umursamazlığı fazlasıyla canını yakmıştı. Aslında karşı çıkmaması iyiydi ama beklediğinin bu olmadığını anlaması ile kalbinde derin bir yara açılmıştı. Beklediği Selim'in onu durdurması idi ama yapmamıştı. Şimdi nasıl gidecekti? Kalbi o adamdayken nasıl hiçbir şey olmamış gibi yaşamına devam edecekti?
Gözyaşları görmesini bulanıklaştırmaya başlamıştı. O an yanına araba almadığına sevinmişti. Bir de bu durumda araba sürmek ile uğraşamazdı. Elini kaldırıp yoldan geçen taksiyi durduracakken kolunun sertçe tutulup, sürüklenmesi ile ne yapacağını bilemez bir halde kendini sürükleyen adama baktı.
"Selim..." demişti ki adam öfkeli gözlerini ona çevirerek sertçe "Sus," dedi ve onu sürüklemeye devam etti. Arabasının yanına geldiklerinde de hiçbir şey söylemeden ön tarafı açarak oturttu. Kendisi de yerine geçerek arabayı çalıştırdığında bile Neşe ağzını açıp tek kelime edememişti. Bir süre sessiz kalmanın faydalı olacağını düşünüp bakışlarını yola doğru çevirdi. Hayatı boyunca hep belli kurallara göre yaşamış, bu kurallar çerçevesinde yaşamını sürdürmüştü. Şimdi bu kadar pervasızca davranmak ona fazlasıyla yabancı geliyordu. Bu yüzden daha fazla sabredemeyerek adama doğru çevirdi bakışlarını. Onun gözlerini yola odakladığını görebiliyordu ama umurunda değildi. Şu an nereye gittiklerini sormak istiyordu.
"Nereye gidiyoruz?"
Selim cevap vermedi. Üstelik arabanın hızını daha da arttırmıştı. Neşe öfkeli bir halde "Selim," diye seslendi. Adam yine dönüp bakmadı ona fakat bu sefer cevap vermişti.
"Anneme..."
"Annene neden gidiyoruz?"
Adamın sert çehresinde tehlikeli bir gülümseme belirmişti. Bu gülümsemeden genç kadının anladığı hiç iyi şeyler duymayacağıydı.
"Annemi geliniyle tanıştırma zamanım gelmişti."
Duyduğu kelimelerin gerçekliğinden emin olamamış bir halde Selim'e bakıyordu fakat adam onu umursamıyordu bile. Ne demişti o öyle? Annem ile gelinin tanıştıracağım mı demişti? Burada ki gelin de kendisi mi oluyordu? Düşünme yetisini kaybetmiş bir halde kafasında ki sorulara cevap arıyordu. Bir türlü istediği cevapları bulamayınca öfkeli gözlerini tekrar adama odakladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selim
Genel Kurgu''Taksi şoförlüğünden, şirket CEO'luğuna uzanan bir hayat...'' - Selim babasını çok küçük yaşta kaybettiğini sanıyordu... Bir gün evine gelen takım elbiseli iki adam sayesinde öldüğünü sandığı babasının iki gün öncesine kadar yaşadığını öğrendi. Dah...