Kalbinde ki acı mıydı ağır basan yoksa öfkesi mi? Karar veremedi. Öfkelenmek için haklı nedenleri vardı ama bu kalbinde ki acıyı bir türlü çözemedi. Selim'in ona güvenmesi ya da güvenmemesi niçin bu kadar önemliydi ki? Cevabını bulamadığı sorular sormayı bırakmalıydı artık kendine.
Bir an önce toparlanması gerekti. Bu lanet durum fazla uzamıştı. Böyle bir şey hiç beklememişti Selim'den. Hiçbir zaman miras avcısı bir kadın olmamıştı lakin bu yaptığı çok onur kırıcıydı. Kaldı ki Neşe evlenmek adına en ufak bir şey yapmamışken şimdi evlenmeyen sanki o meraklıymış gibi önüne bir sözleşme bırakılıyordu.
Selim'in sabırsız bir şekilde cebinden çıkarttığı kaleme baktı. Dönüşü olmadığını biliyordu. Artık buradan dönemezdi. Dışarıda bir sürü insan vardı ve rezil olamazdı. Kaldı ki sıfırdan da başlayamazdı. Soğuk bir şekilde onun elinden kalemi alarak makyaj masasına doğru yöneldi. Dosyayı açarak diğer maddeleri okuma gereği dahi duymadan imzaladı ve yine aynı umursamazlıkla dosyayı Selim'in önüne doğru fırlatarak üzerinden geçti. Kocasının yanına yaklaştığında ise ateş saçan gözlerini bir an bile çekmeden "Bu yerde çiğnediğim dosya kadar bile önemin yok!" diyerek tekrar camın önüne doğru ilerledi. Odadan ancak Selim ile birlikte çıkabilirdi.
Odanın çalınan kapısı ile Selim "Gir," dedi. Sami'nin sesini duydu ama dönüp bakmadı. Birkaç dakika sonra "Aşağıya iniyoruz," diyen adamın sesiyle ona doğru döndü. Yerde dosya yoktu. Büyük ihtimal az önce içeriye giren Sami almıştı. Son ana kadar umudu vardı. O dosyayı yırtıp atacağını düşünmüştü ama yanılmıştı işte.
Birlikte merdivenlerden aşağıya indiler. Onlar için ayrılan yerden yürümeye başladıklarında elinin Selim tarafından tutulmasına ses çıkarmadı. İnsanların gülümseyen bakışlarla onlara baktığını görünce sadece soğuk bir şekilde gülümsemekle yetindi. Selim'e dönüp bakamıyordu. Bakmakta istemiyordu. Ona baktıkça öfkesi daha da katlanıyordu ve kendine hâkim olamamaktan kurtarıyordu.
Nikâh memurunun yanında durduklarında Selim oturması için ona yardımcı olmuştu. Şahitlerin de oturması ile Neşe bir şok daha yaşadı. Şahitlerden biri Selim'in daha önce çalıştığı taksi durağının sahibiydi. Hoş şu an takım elbisesinin içerisinde hiçte bir taksi durağı sahibine benzemiyordu ama işte dış görünüş ne yazık ki içi değiştiremiyordu! Diğer şahit ise Sami idi. İnanılır gibi değildi. Böyle şahitlerin şahitlik yaptığı bir evlilikten nasıl bir hayır gelirdi ki?
Memurun nikâh törenine başlaması ile herkes sessizleşmişti. Sadece etrafta ki kameraların flaş sesleri vardı.
"Selim Bey, Neşe Hanım'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
"Evet," dedi adam tek düze bir sesle. Kendisine de aynı soru sorulunca o da tıpkı kocası gibi evet demekle yetindi ve şahitlerden de onay alındıktan sonra imzalar atıldı. İlk defa bir imza atarken elleri titremişti.
Herkesin ayağa kalkması ile "Gelin hanımı öpebilirsiniz," dedi memur. Öpmeyecekti! Kesinlikle öpmeyecekti fakat Selim'in gözlerinde gördüğü alay ile öpeceğinden emin oldu.
Kocasının dudakları önce alnına değdi. Titredi genç kadın. Sonra o dudaklar yanağı ile dudağı arası bir noktaya tüy hafifliğinde bir öpücük bıraktıktan sonra tüm bahçede alkışlar kopmuştu. Neşe ise titreyen bir bedenle boş gözlerle karşısında ki adama bakıyordu. Bu da neydi şimdi böyle?
İlk dansı açmaları için kocasının onu pist diye ayrılan orta kısma çekmesi ile kendini biraz toparlamaya çalıştı. Belini saran eller, utanmazca bedenini adamın bedenine doğru yaslamıştı. Rezil olmamak adına kollarını boynuna doladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selim
General Fiction''Taksi şoförlüğünden, şirket CEO'luğuna uzanan bir hayat...'' - Selim babasını çok küçük yaşta kaybettiğini sanıyordu... Bir gün evine gelen takım elbiseli iki adam sayesinde öldüğünü sandığı babasının iki gün öncesine kadar yaşadığını öğrendi. Dah...