Bir yerlere tutunma ihtiyacı hissetti. Başı dönüyor, midesi bulanıyordu. Kendini fazlasıyla güçsüz ve şaşkın hissediyordu. Beklediği bu değildi. Değildi kesinlikle. Arkasındaki soğuk duvara yaslanırken bakışlarını bir saniye bile çekemiyordu. Karşısındaydı. Babası karşısındaydı.
"Sen..." diyebildi ama gerisini getiremedi. Allak bullak olmuş bir haldeydi. Hayal mi gerçek mi ayırt edemiyordu.
"Oğlum..." diyen adam oturduğu koltuktan kalktı ve aralarında belli bir mesafe bırakarak tam karşısında durdu. Selim hala yaşadığı şoku atamamış bir şekilde karşısındaki adama bakmaya devam ediyordu. Ne oluyordu? Ölmüştü o... Babası ölmüştü.
"Öldün sen..." dedi çaresizce.
"Ölmedim oğlum..."
Öfkeyle bir kez daha bağırdı. "Öldün sen! Öldün... Öldün... Öldün..."diye fısıldarken bir anda yatağından sıçradı. Gözlerini açtığında karanlığa gözlerinin alışması birkaç saniyesini aldı. Kendi evinde, yatağındaydı.
"Selim..." diye seslenen Neşe'nin sesi ise uyku mahmuru ve endişeliydi.
Ter içinde kalmış yüzünü eliyle sildi. Kalbi delicesine atıyordu hala. Her şey o kadar gerçekti ki sanki babası ölmemiş gibiydi. Kaşları çatıldı ve Neşe'ye çevirdi bakışlarını.
"Babamın öldüğüne eminsin değil mi?"
Neşe'nin de bu soru üzerine kaşları çatılmıştı. Mavi gözleri çakmak çakmak olmuştu.
"Evet, öldü... Babam morga indi."
Rahat bir nefes aldı. İnsan babasının ölümünden mutlu olur muydu? Selim oluyordu işte. Onun varlığı daha fazla acı çekmesine neden olacağı için ölümünü bu şekilde rahatlıkla kabullenebiliyordu. Üstelik sadece kendisinin de acı çekmesine değil, annesinin de acı çekmesine neden olacaktı. Bundan ötürü de öldüğünden emin olduğu adam için rahat bir nefes alabildi.
"Babamın evi..." dedi ama gerisini getiremedi bir türlü. Aklında hiçbir soru işareti kalsın istemiyordu.
"Birkaç hafta önce boşaltıldı daire. Özel eşyaları da ihtiyacı olanlara verildi. Zaten çok dolu bir ev değildi."
Selim başını sallamakla yetindi sadece. Her şey kötü bir kabustan ibaretti. Az da olsa rahat bir nefes alabildi.
"İyi misin sen? Ne oluyor?"
"İyiyim..." diyebildi ama karısının inatçı bakışlarını fark edince gerçeği tamamen olmasa da birazcık itiraf etti. "Babamı gördüm rüyamda."
Karısının bakışları bir anda yumuşamış, güzel çehresinde şefkat yer edinmişti. Kollarıyla Selimi sararak onu göğsünün üzerine yatırdı. Kocaman adamı tıpkı bir bebek gibi kucaklarken bir yandan da saçlarını okşuyordu.
"Geçti bitti... Ben hep yanındayım."
"Hepte yanımda olacaksın," diye ekledi Selim huysuzca. Neşe'nin dudaklarından keyifli bir kahkaha dökülürken "Evet, hepte yanında olacağım," diye mutlulukla kocasının sözlerini kabullendi.
Selim karısının güvenli kollarında uyuşmuş bir haldeydi. Onun incecik beline sarılırken, başını güzel kokusunun kaynağı olan boynuna gömdü. Kokladı karısını. Onun huzur veren kokusu tüm hücrelerine işlerken, bütün kötü anlar uçup gitti. Her şey bembeyaz oldu. Dünya da sadece Neşe ve o vardı. Bu kadardı.
"Sana aşığım kadın..." diye fısıldadı boynuna sevgisini belli eden bir öpücük bırakırken. "Deliler gibi aşığım... Canımı istesen veririm. Çok aşığım sana!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selim
General Fiction''Taksi şoförlüğünden, şirket CEO'luğuna uzanan bir hayat...'' - Selim babasını çok küçük yaşta kaybettiğini sanıyordu... Bir gün evine gelen takım elbiseli iki adam sayesinde öldüğünü sandığı babasının iki gün öncesine kadar yaşadığını öğrendi. Dah...