Bir aydır ilk defa bu kadar rahat bir uyku uyuyabilmişti. Selim'in onu saran kolları tüm acılardan ve kötülüklerden koruyan bir kalkan gibiydi adeta. O kalkanın içine girince sadece mutluluk ve huzur sarıyordu dört bir yanını. Ne garipti. Huzurunu da mutluluğunu da bozan bu adamken ona huzuru ve mutluluğu verebilecek olan adam yine aynıydı.
Oluyordu. Ondan uzak durmaya çalışmış, onu unutmaya çalışmıştı lakin yapamıyordu. Kalbine söz geçiremiyordu ve korkuyordu. Tamamen kaybetmekten delicesine korkuyordu. Kırgındı. Bunun zamanla geçmesini istiyordu. Belki geçmesi biraz sancılı bir sürece sebep olacaktı fakat Selim'i kaybederse tüm hayatı o sancılı sürecin içerisinde debelenip yok olacaktı. Buna razı olamazdı. Artık Selim'den uzak duramazdı.
Hayatında her zaman kendisinden başkasını düşünmediğini zannederdi ama aslında bugün anlıyordu ki kendisini hiçbir zaman düşünmemişti. Aksi takdirde bilerek kendini bu kadar çok mutsuz edemezdi. Şimdi kendisini düşünecekti. Bencillikse en alasını yapacaktı ve Selim'e yaptıklarının cezasını çektirip, onu bir ömür kendinin kılacaktı.
Belindeki ellerin onu çekmesi ile düşüncelerinden sıyrıldı ve bir anda Selim'i üzerinde buldu. Bir insan yeni uyandığında nasıl bu kadar yakışıklı durabilirdi ki? Dili damağı kururken az önce kendisine verdiği sözler bir anda uçup gidecekti.
Selim yüzünü boynuna yaklaştırarak, bir öpücük bıraktı.
"Sabahları bile çok güzel kokuyorsun. Her zaman çok güzel kokuyorsun ve her zaman çok güzelsin."
Neşe'nin dudakları şımarıkça bu iltifat karşısında kıvrıldı. "Bu şekilde mi beni kandırmaya çalışıyorsun?"
Selim'in kaşları çatılırken dudakları tehlikeli bir şekilde, Neşe'nin dudaklarının üzerinde dolaşıyordu. Nefesi git gide hızlanırken sadece öylece onun çatık kaşlarına bakıyordu. Az önce sorduğu soruyu bile unutmuş durumdaydı. Hatta kendine verdiği sözü bile. Çok özlemişti. Hayatında ilk defa birini canı yanacak kadar çok özlemişti. Gözünden bir damla yaş aktığının bile farkında değildi ta ki Selim'in eli o damlayı okşarcasına yüzünden silince fark edebildi ve hiçbir şeyi düşünmeden sımsıkı sarıldı ona. Öyle bir sarıldı ki bir daha kaybetmemek, onu her hücresine kazımak istercesine.
Hafifçe ondan uzaklaşarak, yüzünü ellerinin arasına aldı ve tüm samimiyetiyle fısıldadı. "Seni çok özledim... O kadar çok özledim ki... Canım yandı. Sensizlik canımı yaktı. Sonra dün seni o kadının kollarında gördüğümde öleceğim sandım."
Gözyaşlarıyla ıslanmıştı tüm yüzü. Selimde tıpkı onun yaptığı gibi yüzünü ellerinin arasına aldı.
"O sadece bir çalışanım."
Bu açıklama yeterli gelmiyordu genç kadına. O kadının bir çalışan olması içini falan rahatlatmıyor aksine delirtiyordu onu.
"Sana bakışları..." demişti ki Selim dudaklarına tüy hafifliğinde bir öpücük bırakarak geri çekildi.
"O nişanlı bir kadın... Ve benim gözüm senden başka hiç kimseyi görmüyor. Sen benim taksime bindiğin ilk andan itibaren her şeyimle sana çekildim ben. O mavi gözlerine baktığımda sanki dünyada cenneti görüyorum. Ve inan sevgilim bir ömür boyu da seveceğim tek kadın sen olacaksın."
Bu sözler öyle derin anlamlar içeren sözlerdi ki... Mutluluğunu anlatmaya hiçbir şey yeterli gelmezdi. Kalbi yıllardır aç olduğu mutluluk ve samimiyete kavuşmanın heyecanı ile çarparken yapabildiği tek şey Selim'e içinde ki büyük sevgi ile bakmak olmuştu. Daha fazlasını yapamıyordu. Adeta zaman durmuş, tüm uzuvları felç geçirmiş gibiydi. Kalbi dışında... Sadece kalbi bu ana şahitlik ediyor gibiydi. Bir de gözleri... Sevdiği adamın gözlerinde kaybolmakla meşguldüler.
"Sensiz olmak mahvetti beni... Sen gittikten sonra o yalıya bir daha girmedim. Senin kokun, senin varlığın sinmişti her bir yanına. Sen olmadan hiçbir şeyin anlamı yoktu ki..." dedi ve hafifçe gülümsedi. "Babana seni sordum, her gün pes etmeden lakin her defasında baban beni cevapsız bıraktı."
Neşe şaşırmıştı. Bu konu hakkında babasıyla hiç konuşmamışlardı. Ya da babası Selim'in onu sorduğunu hiçbir zaman söylememişti.
"Bazen babana da çok öfkelendim. Senden haber alabileceğim tek kaynak baban iken o beni cevapsız bırakıyordu fakat sonra onu anladım. Ben onun bir tanecik kızını üzmüş ve yaralamıştım. Benden onu uzak tutmayı istemesi gayet normaldi."
"Babam... Hiçbir zaman beni senden uzak tutmaya çalışmadı."
"Biliyorum... Yaptığım tüm hatalara rağmen bu gece burada kalmana izin verdiğinde anladım bunu."
Neşe anlamamış bir şekilde kaşlarını çatınca Selim gece babasını arayıp, izin aldığını söyledi. Bu davranışı hoşuna gitmişti. Normalde sen benim karımsın deyip, babasına haber bile vermeyebilirdi lakin saygısı gereği bu davranışta bulunması çok hoştu.
"Her şey bir rüya gibi..." diye fısıldadı Neşe gerçekliğinden bir türlü emin olamadığı mutluluğu ile. Korkuyordu her şeyin mahvolmasından.
"Bundan sonra her şey bizim için rüya gibi olacak... Sen ve ben güzel bir masalın birbirini seven aşığı olacağız."
Neşe gülümsedi, Selim ise özlem ve tutku ile karısının dudaklarını istila etti. Elleri bedeninde dolaşırken, dudakları günlerin özlemini çıkarmaya çalışır gibiydi. Her saniye ise özlemi biraz daha artıyordu.
Nefes nefese kaldıklarından birbirinden ayrıldılar. Neşe kendini kaybetmiş gibiydi. Selim'in tutku alevine çoktan kapılmıştı. Yüzü yanarken, bedeni şu an kollarında olduğu adam için delicesine arzu duyuyordu.
"Seni çok istiyorum..." dedi Selim tüm samimiyetiyle. Neşe de istiyordu onu. Çok özlemişti.
Yanakları daha fazla kızarırken sadece gülümseyebildi. Daha fazlasına ne dermanı ne de cesareti vardı. Selim için bu yeterli olmuş olacak ki dudakları tekrar onun dudakları tarafından tutsak edildi. Dilleri buluştuğunda Neşe tamamen kendini kaptırmış bir durumdaydı. Gözlerini sımsıkı yumarken bu eşsiz anın hiç bitmemesini istiyordu.
Üzerinden çıkarılan elbisesinin farkında bile değildi. Elleri Selim'in göğsüne dolanırken hafifçe buğulanmış gözlerini açtı ve dudaklarını adamın dudaklarından ayırarak boynuna bir öpücük bıraktı. Boynundan sol göğsüne doğru uzanan öpücükler en sonunda yerini bulmuş gibi durdu. Kalbinin üzerine uzun bir öpücük bırakırken, Selim'in tüm bedeninin nasıl gerildiğini hissetmişti. Bakışları birbirini bulduğunda artık her şey netti. Birbirlerinin kaderi olduklarını ve bir daha asla yollarının ayrılamayacağını ikisi de anlamıştı.
Bedenleri birbiri için yanıp tutuşurken, ikisi de bu eşsiz anın her saniyesini ruhlarında hissedip, tutkunun kollarında kaybetmişlerdi kendilerini. Tenlerinin teması ile arzu tüm damarlarında doruk noktasına ulaşırken, birbirlerinin olmanın verdiği haz denizinde kaybolmuşlardı.
-
İyi akşamlar arkadaşlar :) Bol bol yorum bekliyorum lütfen... İnstagram hesabım : dilektaygun takibi unutmayalım, seviliyorsunuz ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selim
General Fiction''Taksi şoförlüğünden, şirket CEO'luğuna uzanan bir hayat...'' - Selim babasını çok küçük yaşta kaybettiğini sanıyordu... Bir gün evine gelen takım elbiseli iki adam sayesinde öldüğünü sandığı babasının iki gün öncesine kadar yaşadığını öğrendi. Dah...