Bölüm - 38

24.3K 2.2K 100
                                    

Gelmeyeceğini düşünmüştü. Sami'nin çağırdığını dahi bilmiyordu. Babasıyla birlikte gelmez diye düşünmüştü ama gelmişti. Üstelik tüm güzelliğini sergileyecek bir kıyafet ile herkesin bakışlarını üzerine çekmişti. Delirmişti Selim. Ona değen tüm gözleri kör etmek isteyecek kadar delirmişti. Neşe'ye ancak kendisi bakabilir kendisi onun güzelliğiyle büyülenebilirdi. Başkası ya da başkaları değil. Buna izin vermezdi!

Ancak bu kadar sabredebilmişti. Onun gidişi ile kendine engel olamayarak kollarındaki kadını kibarca bırakıp karısının peşinden gitmişti. Tüm herkesin bakışlarının üzerinde olduğunu hissediyordu ama umurunda değildi. Onun umurunda olan tek şey karısıydı. Onun o mavi gözlerinde gördüğü hayal kırıklığı kalbinin kor ateşlerde yanmasına neden olmuştu.

Kolunu tutup kendine doğru çektiğinde ruhuna iyi gelen kokusu yine tüm benliğini sarmalamıştı. Bir aydır ona hasret yaşarken şimdi kokusunu duyabilmek bile yetiyordu ama bu kadarla yetinmeyecekti. Karısıydı o onun. Daha fazla uzak duramazdı ondan. Hatalıydı. Aksini inkâr etmiyordu lakin yine de onu bırakamazdı. Bırakmak istemiyordu. Bu bencillikse dünyanın en bencil adamı olabilirdi ya da gaddarlıksa onu da olabilirdi. Kısacası tüm kötü sıfatları kabullenmiş bir haldeydi ama bir daha Neşe'nin kokusuna hasret kalmayı kabul edemezdi, etmeyecekti.

Neşe birkaç dakika inatla ondan cevap beklemişti ama adamın onu cevapsız bırakması ile bakışlarını yola çevirdi. Bu durum Selim'in işine gelmişti. Ona bu şekilde bir açıklama yapmak istemiyordu. Üstelik biraz daha sakinleşmeleri gerekti. Gidecekleri yere kadar sakinleşeceklerini umuyordu.

Bakışları Neşe'ye kaydığında onun kollarıyla kendini sarmış olduğunu gördü. Üzerindeki kıyafetin inceliği ile bir kez daha öfkelendi. Arabanın ısısını biraz daha arttırırken diline gelen sözleri yutmak için kendisiyle büyük bir savaş içerisine girmişti. Şimdi değildi. Yüz yüze konuşacaklardı, daha iyi bir yerde.

Büyük bir sitenin güvenlik kapısından içeri girdi. Karşılarına çıkan evler hep iki katlıydı ve birbirinin aynısıydı. Neşe'nin şaşkın bakışlarını görebiliyordu. Birazdan daha fazla şaşıracağına da emindi.

Arabayı bir evin bahçesine park ettiğinde hızla arabadan indi ve Neşe'nin kapını açarak kolundan tuttu ve onu da beraberinde eve doğru sürükledi.

Kapının önüne geldiklerinde direk kapıyı açarak titreyen kadını içeri soktu ve kendisi de hemen peşinden girerek ışıkları açtı. Elini tutarak onu salona getirdiğinde en sonunda Neşe ellerini ondan kurtarmış, öfkeli mavilerini sakınmadan kendi gözlerine çevirmişti.

Elindeki anahtarları masanın üzerine bırakarak ona doğru yaklaştı. Neşe geri çekilmeden, karşısında duruyordu ama onun gözlerindeki endişe ve korkuyu görebiliyordu. Bu her ne kadar canını yaksa da onu ancak kendisinin iyileştirebileceğinin farkındaydı. Karısına en büyük yarayı o açmıştı ve o yaraya ancak kendisi merhem olabilirdi.

Aralarındaki tüm mesafeyi kapattıktan sonra bir eliyle belini sardı ve bedenlerini birbirine yasladı. Ona bu kadar yakın olmak içindeki tüm arzuyu uyandırmıştı yine. Öyle özlemişti ki onu...

Boynuna bir öpücük bırakırken "Çok özledim seni..." diye fısıldadı. Neşe'nin zorlukla yutkunmasından onunda kendisi gibi düşündüğünden emin olmuştu.

"Bura nere?"

Boştaki eliyle yanağını okşarken "Evimiz..." dedi. Burası onların artık yeni eviydi. Bu eve taşınalı iki hafta olmuştu ve iki haftadır her gece Neşe'yi bu evde hayal etmişti. Bu gece ise hayal etmesine gerek kalmamıştı. Zira her gece hayal ettiği kadın bu gece kollarındaydı.

SelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin