"Olmaz!" dedi öfkeyle adam. Bu durumu kabul edemezdi. O cadıyla iki gün boyunca beraber bir iş gezisine gitmesi mümkün değildi. Üstelik dün geceden sonra!
"Selim Bey... Neşe Hanım yarın ki toplantıda size fazlasıyla faydası olacak... Üstelik bu işi bağlayan da Neşe Hanım idi. Ve Yasin Bey her görüşmeye yanında Neşe Hanım'ı da götürmüştür. Karşı taraf zaten direk Neşe Hanım ve sizin adınızı vererek, beklediklerini söylediler."
Öfkeyle soludu Selim. Her taşın altından o kibir tanrıçası kadın çıkıyordu.
"Ve son olarak..." dedi Sami hafif endişeli bir sesle "Yönetim kurulu da sizin Neşe Hanım ile gitmenizi uygun görüyor."
Hissettiği tek şey şu an köşeye sıkışmışlık hissiydi. Ve bu histen daha saniyesinden nefret etmişti. Selim'in vazgeçemeyeceği bir şey varsa o da özgürlüğüydü.
"Ne zaman gidiyoruz?"
"Bugün öğleden sonra uçağınız efendim."
"Acelemiz ne?"
"Görüşme yarın. Normal de yarın sabah gidilecekti fakat Neşe Hanım erken gitmenin daha /faydalı olduğunu düşünüyor."
Başlamışlardı. O kadın ve düşünceleri. Onu boğmazsa kendini tebrik edecekti.
"Öğleden sonra özel uçağınız hazır olacak."
Selim'in hafifçe kaşları çatılmıştı. "Benim uçağım mı var?"
"Evet, Selim Bey."
Selim artık emindi. Daha fazla şaşıramazdı. Hayatında hayalini dahi kuramadığı şeylerin şu an sahibiydi. Bu gerçekten değişik bir histi. Tam olarak ne hissettiğini bilemiyordu. Bir yanında garip bir gurur bir yanında ise hüzün hâkimdi.
"Eşyalarım hazırlansın."
"Tamam, Selim Bey."
"O kibir kraliçesine de söyle hazır olsun."
"O zaten hazırdır ki Selim Bey."
Sami'nin bu sözleri karşısında adam öfkelenmesine engel olamamıştı. Kaşlarını çatarak karşısında çekingen bir ifadeyle kendisine bakan asistanına baktı.
"Neşe Hanım'a hayran olduğunu bilmiyordum Sami!"
Sami hafifçe duruşunu dikleştirerek, kızaran yüz ifadesiyle "Bu hayranlık değil efendim," diyebildi zorla.
"Ne o halde?"
"İşinde o her zaman en iyisi olmuştur."
Selim umursamazca omuzlarını silkti. O kadının hiçbir şey de iyi olacağını düşünmüyordu. Bir konu hariç. Babasının en yakını olma konusunda fazla iyiydi. Bu durum onu öfkelendiriyor muydu? Bilmiyordu ama rahatsız oluyordu. Kızgınlık vardı. Bu kızgınlığın altında bir sürü sebep vardı. Bu sebeplerin geneli ise anne ve babası üzerineydi.
Babasının mirasını kabul ettiğinden beri annesiyle telefon konuşması dahi yapmamıştı. Ona kızgındı. Öfkesi geçmesi gerekti. Onun şimdilik iyi olduğunu bilmek yetiyordu. Yanına gitmek, nedenlerini sormak için biraz daha sakin olması, içinde ki öfke ateşinin sönmesi gerekti.
***
Sarı ceketi, beyaz pantolonu ve ceketinin açıkta bıraktığı kısımdan görünen dantel süslemelerle dolu olan gömleği ile fazlasıyla şık bir halde pistte Selim'i bekliyordu. Gözlerinde ki güneş gözlüğünü biraz geri çekerek etrafını onuncu kez incelemeye başladı. Söylenen zamanı on dakika geçmişti. Neşe'nin tahammül edemediği bir şey varsa o da bir buluşmaya saatinde gelinmemesiydi. Selim bu konuda fazla uzman gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selim
General Fiction''Taksi şoförlüğünden, şirket CEO'luğuna uzanan bir hayat...'' - Selim babasını çok küçük yaşta kaybettiğini sanıyordu... Bir gün evine gelen takım elbiseli iki adam sayesinde öldüğünü sandığı babasının iki gün öncesine kadar yaşadığını öğrendi. Dah...