Gergindi. Selim'i şu an özetleyen tek kelime buydu. Taksisinin anahtarının cebine koyup, Sami ve Avukatın geldiği araba ile gidiyorlardı. Bilinmezlik aklını kurcalıyordu. Birazdan farklı bir hayata adım atacaktı. Her zaman bildiği insanlardan ayrı, annesinin desteği eksik... Her zaman yanında olan annesi bu mirasta yanında olmayacağını açık bir şekilde belli etmişti. Bu kadar kızgın olmasa belki annesine hak verebilirdi ama şu an annesini umursamıyordu. Çok kızgındı ona.
"Geldik," diyen Sami, Selimden önce ön koltuktan çıkarak, adamın kapısını açtı. Bu davranış adamı şaşırtsa da sessiz kalmakla yetindi. Bakışları geldikleri noktayı taradığında içinden bir yuh çekmeye çekinmedi. Geldikleri yer devasa bir plazanın önüydü. Düne kadar Selim'in önünden geçerken bile bakmaya cesaret edemeyeceği bir plazanın önündeydi.
"Girelim Selim Bey."
Bir şey söylemeden Sami ve Avukatı takip etti. Arabayı vale uzaklaştırırken onlar çoktan güvenlik noktasına girmişlerdi. Güvenlikte ki adam Sami ve Avukatın karşısında saygıyla eğilirken Selim'i görünce kaşlarını çattı. Üzerinde siyah bir tişört, eski bir kot ile bu tepkiyi hiç yadırgamamıştı adam.
Sami de bu bakışları anlayarak güvenliğe Selim'i tanıttı. "Selim Sözeri... Sözeri Holdinglerinin varisi."
Selim güvenlik görevlisinin bakışlarında ki şaşkınlığı görmüştü. Bu istemsizce rahatsız hissetmesine neden olmuştu. Onu bu mevkie yakıştıramıyordu anlaşılan.
"Hoş geldiniz Selim Bey," dedi adam sesinde ki zoraki bir saygıyla. Selim ise duymamış gibi davranarak güvenlik kısmından geçti ve kendisine şaşkın gözlerle bakan çalışanların arasından Sami ve Avukat ile birlikte ilerlemeye başladı.
Asansöre bindiğinde de hala o bakışları üzerinde taşıyordu. Hepsinde onu buraya yakıştıramadıklarının açık bir göstergesi olan ifade mevcuttu.
Asansörün durması ile beyaz ve siyahlarla kaplanmış bir alana girdiler. Birkaç adım atmışlardı ki sarışın, güler yüzlü bir kız oturduğu masadan kalkarak karşılarında durdu.
"Merhaba Emel."
"Hoş geldiniz Sami Bey..." dedi ve Avukata çevirerek bakışlarını "Sizde hoş geldiniz," dedi. Kızın gerçekte de Avukata hoş mu geldiniz dediğinden emin olamadı Selim. Çünkü öyle bir ifadeyle demişti ki bir nevi keşke gelmeseydin, ne işin var burada gibiydi. Sonra kızın bakışları kendisini buldu. Biçimli kaşları çatıldı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. Sami yine araya girdi.
"Selim Sözeri... Yasin Bey'in oğlu ve Sözeri şirketlerinin varisi."
Bu tanıtma üzerine kız saygıyla başını eğmişti. Selim delicesine kahkaha atmak istese de ifadesiz durmaya çalıştı. Son on dakikadır insanlar önce ona küçümseyen bakışlarla bakmışlar, sonra kim olduğunu öğrenince yüzlerinde ve seslerinde zoraki bir saygı oluşmuştu.
Bu kızı da es geçerek Sami'nin açtığı kapıdan içeri girdi. İçeri de ellili yaşlarının sonunda bir adam vardı. Oturduğu koltuktan saygıyla kalkarak adama doğru yaklaştı. Teklifsizce sımsıkı sarıldı. Selim sabit durarak adamın kendinden uzaklaşmasını bekledi. Birkaç saniye sonra da adam kendinden uzaklaşmış, yüzünde babacan bir gülümseme ile ona bakıyordu. "Tıpkı baban gibisin... Bakışların, duruşun..."
"Siz?"
"Serkan Gürmen ben. Bu şirketin Genel Müdürüyüm."
Selim sadece başını sallamakla yetinmişti ki kapı aniden habersizce açılmıştı. Öyle bir açılmaydı ki bu duvara çarpan kapı herkesin oraya dönmesine neden olmuştu.
Adam karşısında yine o kendini beğenmiş, şımarık kızı görünce sinirlenmesine engel olamadı. Sevmiyordu bu kadını.
"Seni yarım saat önce kovduğumu hatırlıyorum."
Kadın Selim'i duymamış gibi yaparak direk Avukata çevirdi bakışlarını. "Şu vasiyeti okur musunuz?"
Avukat sadece başını sallamakla yetinerek çantasından bir dosya çıkardı ve içinde ki kâğıtta yazanları okudu. Birçok mal ve mülkten bahsediliyordu... Bunların hepsini babası Selim'e bırakmıştı. Vasiyetin sonuna doğru gelindiğin de yazılanlar odada ki çoğu kişiyi şaşırtmıştı.
"Manevi kızım, dert ortağım Neşe Gürmen'e şu an benim olan fakat onun ailesiyle oturduğu villayı bırakıyorum. Son olarak da oğlum Selim den Neşe Gürmen'i hiçbir zaman işten çıkarmayacağını kabul etmesini istiyorum."
Bu son kısım herkesi fazlasıyla hazırlıksız yakalamıştı. Selim içinden kendine edepsiz bir küfür savururken, Neşe'nin yüzünde zafer gülümsemesi oluşmuştu.
"Selim Bey..." diye araya girdi az önce tanıştığı adam. "Neşe benim kızım... Bir sıkıntı mı var?"
Çok sıkıntı var demek istese de genç adam sadece susmakla yetindi. Bu mirası alacaktı ve bu kıza da dayanacaktı.
Derin bir nefes alarak kapıya arkasını dönerek içinde bulunduğu odayı inceledi ve o an siyah deri koltukların arkasında kendisine bakan babasının resmini gördü. İçin de öfke patlaması yaşamaya başlamıştı. O adama dair hiçbir şey görmek istemiyordu. Bu yüzden Sami'ye dönerek "Bu resmi buradan kaldırın," dedi.
"Hayır!" diyen kadının sesini umursamadan Sami'ye baktı. "Duydun mu Sami?"
"Duydum efendim hemen..." demişti ki Neşe tekrar araya girdi.
"Öyle bir şey yaparsan seni kovarım Sami..."
Selim bunu duyunca istemsizce Neşe'ye doğru çevirdi bakışlarını. O kim oluyordu da kendi çalışanını kovuyordu?
"Sen kim oluyorsun da benim çalışanımı kovmakla tehdit ediyorsun?"
"Ben sizin asistanlarınızın amiriyim Selim Bey."
"Yanlış..." dedi adam yüzünde ukala bir gülümseme ile. "Sen Yasin Bey'in asistanlarının amirisin... Benim için burada ki çalışanlardan hiçbir farkın yok."
Sözleri karşısında kadının kızgınlıktan çatılan kaşları ve kızaran teni adamı hafifçe keyiflendirmişti.
"Ama vasiyet..."
"Vasiyet seni işten kovamayacağımı gösteriyor. Senin hangi birimde hangi sıfatla çalışacağını değil."
"Bu ne demek oluyor?"
Kadının kibirli sesinde ki korkuyu almak, adamın keyfini daha da arttırmıştı. Herkesin bir fiyatı vardı, herkesin bir vazgeçemediği vardı. Bu kadınınki de güç ve üstünlüktü. Selim bunları onun elinden almaktan fazlasıyla eğleneceğine emindi.
"Artık sekreterimsin... Sami dışarıda ki sekreter hanımın yanına Neşe Hanım'ı yardımı olarak verirsin... Yeni baş asistan sensin."
-
İyi akşamlar arkadaşlar :) Bol bol yorum ve beğeni bekliyorummm :D
İnstagram hesabım : dilekyelomi takib unutmayalım :)
Seviliyorsunuz ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selim
Ficción General''Taksi şoförlüğünden, şirket CEO'luğuna uzanan bir hayat...'' - Selim babasını çok küçük yaşta kaybettiğini sanıyordu... Bir gün evine gelen takım elbiseli iki adam sayesinde öldüğünü sandığı babasının iki gün öncesine kadar yaşadığını öğrendi. Dah...