Huzur, tamamlanmışlık hissi... Dört bir yandan etrafını saran güzel duygular. Tabii, bu güzel duyguların içerisinde göğsüne dağılmış sarı saçlar ve tenine değen bir ten. Tablo o kadar muazzamdı ki nefes alıp verirken bile endişe ediyordu. Bu tabloyu bozmak, bu büyülü andan kopmak istemiyordu.
Hayatı bir anda o kadar hızlı değişmişti ki... Değişen hayatının yanında bir de bonus olarak kollarında uyuyan sarı cadı verilmişti ona. İlk başta varlığına bile dayanamadığı bu kadının şimdi var olmadığı anın düşüncesiyle delirir hale gelmişti. Ne yapmıştı böyle? Oysa ne kadar da itici gelmişti en başta ki halleri. Kendini beğenmiş tavrı, küçümseyen halleri. Hoş hala Neşe de bunların değiştiğini pek düşünmüyordu ama değişecekti. Neşe'nin içinde ki yaralı kız çocuğunu görmüştü. O kız çocuğunu iyileştirecekti.
Onu öfkelendirmiş hatta kırmıştı farkındaydı. O evlilik sözleşmesinin gözünde zerre kadar önemi yoktu. Gerçek Neşe'yi ortaya çıkardığı an gözünü kırpmadan yırtıp atacaktı. Derdi ne mal ne mülktü... Derdi kalbine apansız sızan bir kadını kaybetmemekti.
Bir yandan geleceğini hazırlamaya çalışacak bir yandan da geçmişini tamamlayacaktı. Daha önce gitmediği babasının yaşadığı daireye gidecekti. Ne bulmayı istediğini bilmiyordu ama mutlu olabileceği şeyler bulmak istiyordu. Annesi ve kendisini neden bıraktığına dair tek mantıklı bir neden görmek istiyordu. Babasına karşı öfkeli olmaktan yorulmuştu. Yıllardır öldü sanıp, onu özlemiş ve hep sevmişti. Şimdi ondan nefret etmek zor geliyordu, yapamıyordu.
Göğsünde ki kıpırdanma ile derin bir nefes aldı. Birkaç saniye sonra Neşe dağınık saçları ve şişmiş gözleri ile göğsünde hafifçe yükselmiş ona bakıyordu. Büyük ihtimal dün geceyi hatırlamaya çalışıyordu. Çünkü her saniye ten rengi biraz daha kırmızı tonuna bürünüyordu. Bu an Selim için en güzel manzaralardan biriydi.
Neşe'nin şaşkınlığını atıp konuşmayacağını anlayan adam en sonunda hafifçe gülümseyerek "Günaydın," dedi. Genç kadından ise sadece titrek bir "Günaydın," çıkabilmişti. Buna da şükür diye düşündü. En azından hala yataktan kalkıp, bağırıp çağırmamıştı. Neşe için büyük adımlardı bunlar.
"Biz..." dedi cümlesinin gerisini getirmekte zorlandığı fazlasıyla belliydi. "Seninle... Gerçekten..." dedi ama gerisini getiremeyecek utançla başını eğdi. Selim bir eliyle onun yüzünü kavrayarak gözlerinin içine şefkatle baktı. Utanmasını seviyordu ama artık utanılacak bir şey yoktu. Onlar karı koca olmuşlardı. Ve bundan bir an bile pişman değildi adam.
"Evet, karımsın artık..." diye fısıldarken olabildiğince şefkatli olmaya çalıştı. Onun gözlerinde hızla değişen ifadeleri takip etmeyi bıraktı.
"Olmaması gerekti," diyen kadının sesi sadece bir mırıltıdan ibaretti.
"Oldu! Sen benim karımsın, ben de senin kocanım..."
"Ama..." demişti ki "Aması yok," diye sözünü kesti adam. Sakin kalmak istiyordu ama onun böyle diretmesi bu isteğini yerle bir ediyordu.
Neşe'nin cevap vermek yerine göğsünden kalkmaya çalışması ile adam buna izin vermeyerek karısını hızla altına aldı. Sarı cadı yine cadılığına başlıyordu.
"Bugün evliliğimizin ilk sabahı..."
"Evliliğinin."
"Evliyiz biz."
"Zorla..."
"Sana kimse zorla bir şey yaptıramaz Neşe! Sen de en az benim kadar bu evliliği istiyorsun."
Kadının sessiz kalması ile doğru yolda gittiğinden daha fazla emin olarak bedeninin ağırlığını karısının üzerine bıraktı. Onun sıcak tenini teninde hissetmesi düşüncelerinin çok yanlış yerlere doğru gitmesine sebep oluyordu. Tüm gece beraber oldukları halde ona doyamıyormuş hissi tüm ruhunu sarmıştı.
"Ben seni nasıl istiyorsam sende beni öyle istiyorsun! O sebepten boş inkâra kalkışma!"
"Saçmalıyorsun!"
"Neşe... Şu inadını artık bir kenara bıraksan... Bize bir şans versen olmaz mı?"
Düşünceli bir hali vardı. Aslında onun da şans vermeyi istediğini biliyordu adam ama kızgınlığını atamamış olmasına bağlıyordu bu inadını.
"Ben..." dedi ama gerisini getiremedi. Kararsız kaldığı belliydi.
"Sen ne dersen de! Benim karımsın. Biz evliyiz ve sende bu evliliği kabulleneceksin. Kaldı ki dün gece benim karım olarak bu evliliği çoktan kabullendiğini görebiliyoruz."
Mavileri dolmuş, kaşları çatılmıştı. Selim onu üzmek ya da öfkelendirmek için söylememişti bu sözleri. Sadece oyun oynamaktan sıkılmıştı. Dün gece yaşanılan her şey inkâr edilemeyecek kadar güzeldi ve şimdi Neşe'nin bu halleri öfkelenmesine neden oluyordu.
"Sen acımasız bir adamsın!"
"Hayır, ben sadece gerçekleri söylüyorum. Seni tanıyorum!"
Neşe'nin itiraz etmesine izin vermeden dudaklarına tüy hafifliğinde bir öpücük bıraktı. Onun tadını çok kısa bir an bile olsa almış olmak sakinleşmesine neden olmuştu.
"Sen çok güçlü bir kadınsın... Ve sen istemediğin sürece kimse seni yerinden bir adım bile oynatamaz! Bu evliliği sende istedin... Dün gece benimle beraber olurken senin de rızan vardı!"
"Selim... Biz senle olamayız ki," derken sesi fazlasıyla çaresiz çıkmıştı. Adam hafifçe gülümsedi. Bir kadın çaresizken bile böyle güçlü durabilir miydi? Mümkünü yok zannederdi ama varmış işte.
"Olduk bile... Biz senle tamamlanmayı bekleyen iki yarımdık ve dün gece tamamlandık. Bundan sonra da ayrılmak gibi bir lüksümüz olamaz."
"Bana bir şeyleri emretmekten vazgeç!"
"Gerçekleri söylüyorum."
"Senin gerçeklerin."
Neşe'nin burnuna sevgi dolu bir öpücük bırakırken kulağına doğru "Hayır, bizim gerçeklerimiz," diye fısıldadı ve bir daha itiraz etmesine fırsat vermeden büyük bir açlıkla dudaklarına sahip çıktı. Kendisine ilk başta direnen karısı bir süre sonra gardını indirip, karşılık vermeye başlamıştı. Her saniye daha tutkulu bir hal almaya başlayan bu öpüşmeyi en sonunda durdurabildiğinde Selim ikisi de nefes nefeseydi. Alnını karısının alnına yaslarken yüzünde ki aptal gülümsemeyi saklama gereği duymadı. Neşe'nin üzerinde oluşturduğu etkiyi fark etmesini istiyordu. Onun kalbini yumuşatabilmek için bu şarttı.
"Teşekkür ederim," diye fısıldadı.
"Niçin?"
"Benim karım olduğun için... Bana ait olduğun için..."
Teşekkür edeceği daha bir sürü sebep bulabilirdi ama o en önemlileri söylemeyi tercih etmişti. Yarım kalınmışlığını tamamlayan bu kadına teşekkür etmekten başka elinden gelen bir şey yoktu.
-
İyi akşamlar arkadaşlar :) Elli kere yazmak istemiyorum ama görmek istemeyen ya da anlamayan arkadaşlarımız var. AMELİYAT olduğum için çok fazla pc başında oturamıyorum. Oturduğumda da bu kadar yazabiliyorum. Uzun zamandır beklediğinizi bildiğim için bölümü yayınlıyorum :)
Bol bol yorumlar bekliyorum :) Bildiğiniz üzere 4. kitabım Sevdanın Külleri eski adıyla Güzelim çıktı :) Kitabımızı kitap satan tüm online sitelerden ve kitapçılardan alabilirsiniz :) Kimlerde kitap var görmek isterim :D
İnstagram hesabım : dilektaygun takibi unutmayalım, seviliyorsunuz ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selim
Ficción General''Taksi şoförlüğünden, şirket CEO'luğuna uzanan bir hayat...'' - Selim babasını çok küçük yaşta kaybettiğini sanıyordu... Bir gün evine gelen takım elbiseli iki adam sayesinde öldüğünü sandığı babasının iki gün öncesine kadar yaşadığını öğrendi. Dah...