Selim bir yandan mangalla uğraşırken diğer yandan da kolasından bir yudum aldı. Gözleri boğazın eşsiz manzarasındayken keyfine diyecek yoktu. Tabii bu anın içine eden yardımcısı Sami olmasa her şey daha iyi olabilirdi.
''Selim Bey.''
''Yine ne var Sami?''
''Şey efendim...''
''Ne?''
''Neşe Hanım geldi de... Sizinle görüşmek istiyormuş.''
İnanamadı genç adam. Neşe'nin onunla görüşmek istemesi hiç normal değildi. Buz dağının ikizi olan o kadın Selim'i gördüğü her yerden kaçarken şimdi kendi ayaklarıyla kapısına gelmiş olamazdı değil mi?
''Selim Bey...'' diye araya giren asistanı yüzünden doğru düzgün düşünemeyen adam sadece ''Gelsin,'' demekle yetindi ve tekrar mangalına odaklandı.
Bir kaç dakika sonra zeminde yankılanan topuk seslerini duysa da bilerek arkasını dönmedi.
''Lüks bir yalıda mangal yapan bir şirket sahibi.''
Kadının sesinde ki alayı ve küçümsemeyi çok rahat fark etmişti adam. Hafifçe gülümseyerek ona doğru çevirdi bakışlarını.
''Böyle bir duruma ortak olmak istemezsiniz sanırım Neşe Hanım... Kapıyı göstermeme gerek var mı?''
''Siz...''
''Ben bu yalının, o gece gündüz çalıştığın şirketin, kaldığın evin... Hatta kullandığın arabanın sahibi olan adamım!''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selim
General Fiction''Taksi şoförlüğünden, şirket CEO'luğuna uzanan bir hayat...'' - Selim babasını çok küçük yaşta kaybettiğini sanıyordu... Bir gün evine gelen takım elbiseli iki adam sayesinde öldüğünü sandığı babasının iki gün öncesine kadar yaşadığını öğrendi. Dah...