Yeni bir günün ilk ışıklarında adam huzursuz bir uykunun içinden çıkmıştı. Dün gece hala her anıyla aklındaydı. Öfkesi de aynı tazelikteydi. Neden bu kadar öfkelendiğini de bir türlü anlamıyordu belki de anlamak istemiyordu.
Araba şirketin önünde durduğunda hızla arabadan çıktı. Bir süre şirketin önünde durarak devasa binayı izledi. Burası onundu. Burayla yarışır başka şeylerde vardı onun olan. Hiç tanımadığı babasından kalan hatıralardı bunlar ona.
Şirkete girdiğin de ilk geldiği gün ona küçümseyerek bakan bakışların şimdi saygı ve ilgiyle baktığının elbette ki farkındaydı ama umurunda değildi bu durum. Böyle insanlar onun gözünde sadece bir hiçti. O her zaman kendinden ödün vermeyen insanlara saygı duyardı. Tıpkı Neşe gibi... En başından beri onu bu konuma yakıştırmadığını hiç sakınmadan dile getiriyordu. Bunla da kalmayıp o okyanusu andıran gözlerinde ki alay parıltıları ile dimdik durabiliyordu. İşte Selim'in beklediği buydu. Bir insan onurlu olmalıydı.
Odasına girdiğin de dün Neşe'ye verdiği söz aklına geldi. Onu eski konumuna getirecekti. Sekreterini arayarak Neşe'yi çağırmasını istedi. Birkaç dakika sonra da kapı çalınmış içeri önce kadının güzel kokusu sonra kendisi girmişti. Bugün beyazlar içerisindeydi. Beyaz kalem eteği, beyaz gömleği ve ceketi ile tıpkı bir meleği andırıyordu. Selim kendine şaşıyordu artık. Ne zamandan beri Neşe hakkında bu kadar güzel düşüncelere sahip olmaya başlamıştı?
"Buyurun Selim Bey."
Yüzü donuktu. Çok az makyaj vardı. Solgun gibi bir hali vardı. Adam bunlarla ilgilenmek istemiyordu, bunları fark etmek istemiyordu ama aklında olan tek düşünce şu an karşısında ki kadının solgun duran yüzüydü.
"Hasta mısın?"
"Önemli bir şey yok efendim."
Neşe'nin sesinde ki resmiyet ve soğukluk adamın dikkatinden kaçmamıştı. Dikkatinden kaçmadığı gibi canını da fazlasıyla sıkmıştı. O karşısında her zaman gördüğü o kendini beğenmiş dik başlı kadını arıyordu. Şu an ki gibi her şeyi kabullenmiş sadece bir çalışan gibi davranan kadını değil.
"Bugün izinlisin."
"İzin istemiyorum efendim. Söyleyecek bir şeyiniz yoksa işimin başına döneceğim."
"Sana fikrini sormadım Neşe... İzinlisin dedim."
Neşe'nin donuk olan suratında kısa bir an alay dolu bir gülümseme belirmişti. "Haklısınız... Patron sizsiniz. Ben sadece bir çalışanım, unutmuşum."
"Neşe saçmaladığının farkında mısın?"
"İzninizle işimin başına dönmek istiyorum."
"Olduğun yerden bir adım bile kıpırdama."
"Ne?"
"Dediğimi yap," dedikten sonra adam oturduğu yerden kalkarak Neşe'nin yanına geldi. Yanına yaklaştığında yüzünün solgunluğu daha fazla fark etmişti. Gerçekten rahatsızdı bu kız ve hala ona karşı koyuyordu.
"Bu inadın niye Neşe?"
"Neşe Hanım diyecektiniz sanırım."
Selim'in tek kaşı alayla yukarı kalkmıştı. Neşe'yi kolundan tutarak kendine doğru çekti. Dudaklarını alnına bastırdığında istemsizce gözlerini kapattı. İlk defa kendini tamamlanmış hissediyordu. Yaşadığı bu duygu karşısında genç kadını ateşe değmiş gibi bıraktı. Korkuyordu. Bu yaşadığı duygu çok başkaydı. Hiçbir şeye benzemiyordu. Daha önce yaşadığı bir hisse ya da duyguya benzemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selim
General Fiction''Taksi şoförlüğünden, şirket CEO'luğuna uzanan bir hayat...'' - Selim babasını çok küçük yaşta kaybettiğini sanıyordu... Bir gün evine gelen takım elbiseli iki adam sayesinde öldüğünü sandığı babasının iki gün öncesine kadar yaşadığını öğrendi. Dah...