Bölüm - 27

23.2K 2K 191
                                    


Parmağında ki alyansa boş gözlerle bakarken, soğuk deniz havasının yüzüne vurmasıyla rahatladı. Yalısının balkonunda eşsiz bucaksız bir manzarayı izlerken aklında ki soru işaretlerini bir kenara itmeye çalıştı. Yapacağı şeyden gün geçtikçe rahatsız olmaya başlamıştı. Aslında aklında hiç böyle bir şey yoktu. Neşe'ye karşı kalbinde geçen bir şeyler vardı fakat kadının şımarık davranışları, kibirli tavrı karşısında bu planı devreye sokmuştu.

Yarın düğünü olacaktı. Düğün... Dudakları alayla kıvrıldı. Evlenecekti o sarı cadıyla. Cinsel olarak dikkatini çektiğini yalanlayamazdı. Fazlasıyla bedeninde gözü vardı fakat geriye kalan her şey sahteydi. Neşe'yi sevmiyordu. Kalbinde ki ufuk kıpırdamaların nedeni de cinsel çekimden oluşan bir şeydi. Bundan emindi. Yarında ona seçenek sunacaktı. Ya şartını kabul edip o defteri imzalayacaktı ya da herkese rezil olacaktı. Selim ikinci seçeneği tercih etse de kalbi çoktan birinci seçeneğe doğru yol almıştı.

Annesinin Neşe'yi hiç sevmediğinin farkındaydı. Oğluna yakıştıramıyordu. Onun kimi yakıştırdığını da çok iyi biliyordu fakat ne yazık ki annesi gibi düşünmüyordu. Düşünmek ister miydi? Emin değildi. Evlilik gibi bir hapishaneyi düşünmemeyi tercih ederdi. Yarın evlenecekti fakat hapishaneye giren o değil sarı cadının kendisi olacaktı. Neşe'ye dünyanın kaç bucak olduğunu gösterirken fazlasıyla eğleneceğinden emindi. Kaf dağında ki burnunu kırmaktan ise büyük bir zevk alacaktı.

Yarın bu yalı bir sürü konukla dolacaktı. Öğleden sonra Neşe de buraya gelip burada hazırlanacaktı. Gelinlik seçimine ya da diğer hiçbir şeye karışmamış, işi olduğunu bahane ederek en özel seçimlerde yanında olmamıştı. Neşe'nin de zaten gel diye bir isteği yoktu. Bir gelinlik alıp almadığından bile emin değildi sevgili karısının. Gerçi onu biraz tanıyorsa yarın ki insanlara rezil olmamak için kendisine en yakışan gelinliği almış olacağından emindi.

Rüzgâr yüzüne vururken derin bir nefes aldı. Neşe'ye haddini bildirmek isterken sonunda kendisinin de yanma ihtimali vardı. Bu ihtimali her ne kadar göz ardı etmek istese de pek başarılı olduğu söylenemezdi. Düşünmeme kararı aldı. Ne olacaksa yaşayıp görecekti.

*****

Kendi evinde, kendi odasında hazırlanmak isterken onun yalısında daha doğrusu bundan sonra yaşayacağı bu yalıda hazırlanmak sinirlerini bozdu. Düğünün nerede yapılacağına dair Selim fikrini dahi sormamıştı. Fikri sorulsa yalının bahçesi değil daha lüks bir yeri tercih ederdi. Sonuçta istemediği bir evlilik dahi olsa gelecek olan kişiler fazlasıyla önemli kişilerdi.

Üzerinde ki gelinliğe beğeniyle baktı. Kolları omzundan başlayıp bileğine kadar danteldi. Derin bir göğüs dekoltesi mevcuttu. Fazla kabarık değildi ki bu en dikkat ettiği şeydi. Genelde topladığı sarı saçlarını bugün dalgalı bir şekilde açık bırakmıştı. Başına ise papatyalardan oluşan bir taç taktığında hazırdı. Gözleri doldu nedensizce. Heyecanlanmaya başlamıştı. Ne oluyordu böyle? Annesi geldi aklına... Yıllar önce kaybettiği annesi. Ne kadar isterdi onun gelinlik görmesini kendisini. Ona sarılmayı... Bir kına gecesi dahi yapamamıştı. Evet, ona göre gelenek ve görenekler saçma geliyordu fakat kına gecesi ayrıydı. Yapmak ister miydi? İsterdi ama buna el ayak olacak bir büyüğü ya da gelecek dostları yoktu.

Odanın kapısı çalınınca "Gir," dedi. Kendini toparladı ve gelene bakmak için arkasını döndüğünde babasını gördü. Çok yakışıklı olmuştu. Kaşlarını çattı ve imalı bakışlarını babasına yönlendirdi. Babası ise tam tersi ona gülümseyerek yaklaştı.

"Ne kadar güzel olmuşsun... Annen gibi tıpkı..."

Boğazında bir düğüm oluştu. Sessiz kalmayı yeğledi.

SelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin