Bölüm - 18

26.5K 2.3K 154
                                    

Neşe doğru duyup duymadığından emin değildi ama adamın gerçekliğinden fazlasıyla emindi. Özelliklede ılık nefesinin boynuna teması ile bu gerçeklik can çekiştirmeye başlamıştı ona.

Derin bir nefes aldı. Bu olanlar doğru değildi. Olmaması gereken şeylerdi. Selim gibi bir adam onun hayatında olamazdı ki. Hadi oldu diyelim gitmezdi. Selim ayak uyduramazdı ona. Bir an önce bu saçmalığa son vermeliydi. Yeterince bir aptal gibi duygularıyla hareket etmişti ve şimdi aklını başına alma zamanıydı.

"Selim Bey..." dedi fısıltı halinde çıkan sesiyle.

"Sen hiç susmaz mısın?" diye sordu adam hafif azarlar bir tonda.

"Susarım."

"O halde şimdi biraz susmayı dene!"

Kadın hafifçe güldü. "Üzgünüm... Şu an en son susmam gereken zaman."

"Neden?" diye sordu adam aralarında çok ez bir mesafe bırakıp ondan ayrıldı. Yüzünde alaycı bir ifade vardı. "Kalbinin sesini susturmak için mi bu konuşma çaban?"

Selim'in sorusu bir an kadının nefesini kesti. Gerçekten bu olabilir miydi? Kalbini susturmak için miydi bu çabası? Peki ya kalbi... Kalbi bu adam hakkında neden bu kadar güzel düşünüyordu ki? Düşünmemesi gerekti. Değil güzel hiç düşünmemesi gerekti. Olması gereken buydu ama kalbine söz geçiremiyordu. Hayatında ilk defa kalbiyle bu kadar açık bir savaş içerisindeydi. Kalbi ona çoktan isyan etmişti. İtaat ettirmek için fazla geç kalmıştı.

"Sustun... Çünkü kalbine artık daha fazla karşı gelemeyeceğini biliyorsun."

Neşe geçmişe gitmişti. Mehmet'e. Onunla yaşadığı o zamanlara. Özel zamanlar diye düşünürdü hep o zamanlar için. Ama şu an görüyordu ki asıl özel olan an şu an yaşadığı anmış. Fakat bu onu fazlasıyla rahatsız ediyordu. Böyle bir adamla olmazdı. Hayallerine, beklentilerine uymayan bir adamla olamazdı. Aksi takdirde sonu yine hüsran ve acı olacaktı. Ve bu sefer genç kadının hiç cesareti yoktu. Bir an önce kendini toparlaması gerekti. Selim ile ilk zamanlarda ki gibi olacaktı. Sadece çalışan ve patron... Boğazı düğüm düğüm olmuştu. Nefes almakta zorluk çekiyordu.

"Bakın..." dedi ciddi bir sesle. "Siz ve ben sadece çalışan patronuz bu kadar... Daha fazlası ya da daha başka bir durum olamaz."

"Neşe!" dedi adam hafif azarlar bir tonda. "Yine aynı şeyleri söyleyeceksin biliyorum... O yüzden hiç başlama. Bak bu hayatta her şeyin bir çözümü var... Ve hiçbir şey bir kalbin hissettiklerinden daha değerli ve önemli değil..."

Kadını inandırmak istercesine iki elini de ellerinin arasına aldı. "Önemli olan tek şey sen ve benim ne hissettiğimiz..."

Bu sözler hoş sözlerdi. Ama Neşe için aynı zamanda boş sözlerdi de. Bir süre sonra ne kalp kalırdı ne hisler... Sonra pişmanlık sarardı hem kalbi hem ruhu. Ve Neşe pişman olmak istemiyordu.

"Siz bazı şeyleri yanlış anlamışsınız sanırım."

"Yine siz mi oldum?"

"Hep sizdiniz."

"Neşe..." demişti ki kadın ellerini adamın ellerinden kurtararak ondan uzaklaştı. "Bakın siz benim hayatımda yer alamayacak bir insansınız. Sizinle duygusal hiçbir yakınlaşmam olamaz."

"Sebep?"

Neşe'nin dudaklarına alay dolu bir gülümseme musallat olmuştu. "Siz babanızdan kalan bu mirası kabul ettiniz diye bu hayata ait olduğunuzu mu sandınız?"

Kadının sorusu karşısında adamın kaşları çatılmıştı. Yine de susmadı kadın ve devam etti.

"Bakın istediğiniz kadar zengin olun, hatta dünya sizin olsun fakat ne olursa olsun siz bu hayata hiçbir zaman ait olamayacaksınız. Siz hep o fakir mahallede doğup büyüyen bir adamdan öteye gidemeyeceksiniz."

SelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin