YENİ BÖLÜM İLE MERHABA ARKADAŞLAR, İYİ OKUMALAR DİLERİM...BU BÖLÜMDEN SONRAKİ BÖLÜMLERDE HİKAYENİN ANA KONUSU OLAN, GENELEV HİKAYEMİZDE OLACAKTIR, BİLGİNİZE...
3 HAFTA SONRA
Engin evi otel gibi kullanıyordu. Ben yokkende öyle yaparmış, komşusu Kamile abla anlatmıştı. Kamile abla iyi biri, saf bir kadın değil. Akıllı, kendini korumayı kollamayı öğrenmiş bir kadın. Engin gece yarısı gelir, bir saat oturur sonra da uyurdu. O günden bugüne kaç kere ''Ne zaman evleneceğiz?'' sorusunu sordum hatırlamıyorum. Cevabı hep aynıydı ''Evleneceğiz kızım, biraz para kazanmam lazım.''
Onun bekletmeleri ile avunurken, mide bulantısı ile tanışmıştım o gün. Çok fena oluyordu, lavaboya koşturup duruyordum. Adet gecikmem olmuştu zaten. Neler olduğunu kestiremiyordum ve Kamile ablaya açıldım. Kamile abla '' Kız sen hamile falan olmayasın? Kalk yürü kalk, doktora gidiyoruz.!'' dedi. Doktorla görüştük o gün içerisinde ve gerçektende öyleydi. Hamileydim, sevdiğim adamdan hem de. Öyle heyecan duydum ki öğrendiğimde. Şaşkındım da ayrıca, bir yandan da artık daha çabuk yuvamızı kurarız diye hayallerdeydim, aptalca.
Eve geldik, yemek falan ne varsa hazırladım. Engin'in gelmesini ve iyi haberi duymasını bekliyordum. Oturdum ve beklemeye başladım ki içim geçmiş, irkildim baktım saat 11.30'u geçiyor. Beklemeye devam ettim sessizce. Nihayet saat 1'e doğru gelmişti Engin. İçmiş belli, her gün yapıyordu bunu ama, kendini kaybedircesine değildi hiç.
- Gül, uyumadın mı sen?
- Yok, heyecandan.
- Hayırdır ya? Neden heyecanlısın, anlat bakalım?
- Şeyy...bugün Kamile abla doktora götürdü beni. Midem bulandı da çok, ımm şeyy, Engin bebeğimiz olacakmış. Öyle mutluyum ki.
- Na..nass.nasıl? Hamilemiymişsin?
- Şeyy...evet.
Beklediğim gibi karşılamadığı yüzünden belliydi. Tedirgin bir hal aldı yüzü. Ardından gelecek sözlerini istemeden de olsa beklemeye başladım.
- Bak, kızım! Şey, tabi ben de isterim seninle çocuklarımız olsun. Ama daha çok erken, bak evleneceğiz, hayatımızı yaşayacağız daha. Bu çocuğu aldıralım Gül. İlerde bir sürü çocuğumuz olur nasılsa.
- Engin nasıl olur, ne diyorsun sen?
- Bak aşkım, böyle alelacele olmaz bazı şeyler. Hem doğurdun diyelim, nasıl bakarız, neyle bakarız çocuğa?
O gece benim ağzımdan girmiş burnumdan çıkmış, çocuğu almaya ikna etmişti. Gidecek yerim, yolum, yurdum olsa eğer, Engin'i seviyor olmama rağmen terkederdim çocuğu dünyaya getirmek için. Ancak yoktu ki gideceğim hiçbir yer.
O gece hiç uyuyamadım. Kendimi, bebeğimi, Engin'i, geleceği düşündüm durdum. Ertesi sabah Engin benden erken uyanmıştı. Beni de uyandırdı sanki okula çocuk yetiştirecek gibi. Meğerse kürtaj için gidecekmişiz. Bu kadar hızlı mıydı? Bu kadar mı hevesliydi çocuğunu kendi eliyle yok etmeye yani?
- Hadi Gül, çıkalım geç kalacağız.
- Tamam
Beni aldı ve köhne bir binaya götürdü. Burası bir hastane değildi, anlamak için ben kadar aptal biri bile yeterliydi. Üçüncü kata çıktık, kalbim küt küt atıyor, nabzımı sanki dudaklarımda bile hissediyordum. Kapıyı çaldı bir kadın açıp, kordidora şöyle bir göz attıktan sonra, içeriye aldı bizi.
Doktor desen değil, hemşire desen oda değil, kimdi bunlar böyle?
- Kızı hazırla sen, Engin sen gel benimle.
- Tamam hazırlıyorum, gel kızım.
Birşeyler konuşmak için adam Engin'i başka odaya geçirdi. Muhtemelen bebeğimin katili olmak için, kaç bin lira alacağını konuşuyordu adam. Kadın beni hazırlamıştı ve bekliyordum öyle kurbanlık gibi. Engin dışarıda odada beklerken, doktor dediği adam geldi ve bir süre yapılan işlemlerden sonra, artık bebeğim yoktu. Ağlıyordum, içime çekiyordum kederimi. Hüznümü ağlarken dışa vurmuyordum, Engin'de üzülmesin diye. Ne saf, ne aptal olduğumun farkına varana dek, hep Engin'i üzmemeyi düşünmüştüm zaten.
Apartmanda merdivenlere doğru yürüdük birlikte, yavaş yavaş. Kanamam vardı ve dinlenmem gerekiyordu.
- Bak aşkım, oldu bitti.
Oldu bitti diyordu. Ne olarak görüyordu kimbilir bir cana kıymayı. Ama iyi niyetliydi, para kazanmayı ve bir çocuğa bakabilecek duruma gelmemizi istiyordu. En azından beni o sözlerle kandırmıştı o zamanlar.
- Şimdi eve gidelim, Kamile ablaya söylerim ben, çalışmaya gidince sana güzelce bakar, yoldaşlık eder.
- Tamam Engin.
Eve geldik, beni bir kanepeye yerleştirdi, uzandım biraz. Üzerini değiştirdikten sonra, Kamile Ablaya çıktı ve oradan direk işe diye ayrıldı evden. Az sonra Kamile abla, koşar adımlarla geldi eve.
- Nurgül!
- Abla!
- Kızım, noldu böyle, neden aldırdınız bebeği yavrum?
- Engin abla, Engin aldırdı.
Gözlerini düşürmüştü Kamile abla ve sözüne devam etti:
- Ah Engin ah, Allah bildiği gibi etsin seni.
Açık açık kadın bile diyordu diyeceğini. Ama saftım işte gençtim. Hemde seviyordum yada öyle olduğunu sanıyordum. Sözlerine inanıyordum Engin'in.
Buna rağmen Kamile ablanın omuzunda, kaç saat ağladım o gün hiç bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENELEV GÜLÜ [Tamamlandı]
General FictionSaflığın, kirletildiği bir hikaye. Acımasızca bir anlatım ile... Okudukça, o yaşamın gerçek tarafını öğreneceksiniz. Genç bir kız, aldanışı ve kaybedişi... O artık güçlü bir kadın olabilecek mi? Hikaye ağır küfürler ve cinsellik içerebilir.