MERHABA DEĞERLİ OKUYUCULAR...YENİ BÖLÜM SİZLERLE...İYİ OKUMALAR...
BU BÖLÜM HİKAYEMİZE YENİ BİR İSİM GİRİYOR, BU İSİMLE BİRLİKTE AŞK DOLU, HEYECANLI, ŞAŞIRTICI GÜNLER DE BİZİ BEKLİYOR OLACAK, SEVGİYLE KALIN:)
2 YIL SONRA
İşyerinin işleyişini öğrenmiş, neredeyse hergün orada bulunur olmuştum. Herkes beni çok sevdiği gibi, ben de onları çok seviyordum. Eşimden kalan değerli şeylerden biri de burada tanıdığım insanlardı. Orada olduğum sürece, servise yardım ediyordum, bulaşık bile yıkadığım oluyordu. Bunu yaptırmak istemiyorlardı, ancak acımı unutmak için yapmalıydım ve onlarda artık bu düzenime alışmışlardı.
İki masanın servisini alıp, masalara götürdüm. Güleryüzüm eşliğinde ilgileniyordum, bütün müşterilerimizle. İsmini bilmediğim o adam, yaklaşık 7 aydır her sabah buradaydı. Bugün de gelmiş ve deniz kıyısında yer alan, masalardan birine yerleşmişti. Hemen masaları bitirip, yanına gittim ve defterimi çıkardım:
- Hoşgeldiniz, buyurun ne istersiniz?
- Hoşbulduk, peynirli poğaça ve fincanda çay lütfen.
- Tamam, hemen geliyor.
Ara ara bana bakıp daldığını görebildiğim için, dikkat ediyordum amacı nedir diye. Kimdir bu adam? Her sabah gelir, bazen ise akşam üzeri, elinden kitabı hiç eksik olmaz ayrıca. Bugünde farkedemedim ama, yeni bir kitaptı sanki masadaki. Siparişler hazırlanınca, yanına gittiğimde bakacaktım.
Giyimi kuşamı düzgün, 37-38 yaşlarında, hüzünlü bakan bir adam. Tabir-i Caizse dadanmıştı bizim mekana ve beni rahatsız etmiyordu bu durum açıkçası. Burası herkesin gelip, birşeyler yiyip içebileceği bir mekan sonuçta, tek takıldığım arada bana bakarken yakalıyor olmamdı bu adamı. Neden sonra siparişleri hazırdı ve masasına doğru ilerledim.
- Siparişiniz geldi, şöyle poğaçanız peynirli. Çayınız, afiyet olsun, bir isteğiniz olursa seslenmeniz yeterli.
- Teşekkür ederim, bu poğaça oldukta seslenmeden edemeyeceğim sanırım.
- Ah, sevdiyseniz mutlu olduk, kendimiz pişiriyoruz.
- Belli belli, yoksa böyle lezzet her fırından ya da her cafeden bulunacak birşey değil.
Sempatik bir bakışla, poğaçaya övgü yağdırırken kitabı kesmiştim. Yeni kitaptı evet Oğuz Atay Tutunamayanlar diye bir kitap okuyordu şimdi de. Ben bilmezdim yazarları yada kitapları. Ama içime düşmüştü bir kere, ben de okumaya başlayacaktım.
- Pekala, afiyet olsun o zaman.
Yanından ayrılarak, mutfağa geçtim ve bir bardak çay aldıktan sonra, hırkamın yan cebinden de bir adet sigara alıp, deniz kıyısına bakan balkona geçtim. Balkon az kalırdı burası için, burada ki masaların rahatça yerleşmesi göze alınırsa, bir teras kadar genişti. Köşedeki masanın kenarına gittim, çayımdan bir yudum alıp masaya bıraktım. Sigaramı yakmak için çakmağı çaktığımda, neredeyse denizin rüzgarı ile yakmak imkansızdı. Hemen savrulan saçlarımı falan görmezden gelip, sırtımı rüzgara vererek sigaramı yaktım. İçime çekerken giriş masasındaki o adam dikkatimi çekti. Bana bakıyordu ve gülümsüyordu, baktığımı görünce kibarca başını sallayarak, açtığı kitabına çevirdi başını. Sanırım sigara yakma, hatta yakamama mücadeleme gülmüştü. Ben de kendi kendime safça sırıttım, rezil oluşuma ve denize doğru döndüm yeniden.
Çay bardağım avucumu ısıtırken, bir yudum daha aldım içimide ısıtsın diye. Denizin üzerinde gezen martılar, denizin pürüssüz çarşafsı dokusu, deniz ile göğün birleştiği noktalarda gezen suskun ışıksız güneş. Sigaramdan bir kere daha çektim içime, bu sigara kadar kısa işte ömür. Yüzüme geri çarpan dumanı kadar, birden yokoluyor herşey.
Denizin o hırçın kokusunu derin derin içime çektim ve bardağımın dibindeki son sıcak yudumu içtim. Kendime gelip, içeriye bardağı bırakmak için ilerledim. Eve gidip biraz dinlenmek istiyordum.
Kapıdan girerken arkamdan bir ses geldi;
- İyi günler Nurgül hanım.
Arkamı dönüp baktığımda, ismimle hitap eden de o adamdı. İsmimi nereden biliyor bu adam benim diye anlık içimden geçirip cevap verdim:
- İyi günlerr beyefendi.
- Nihat
- Anlayamadım?
- İsmim diyorum, Nihat.
Elini uzatmıştı bile ve müşterimizdi, kabalık etmemek adına ben de elimi uzattım.
- Memnun oldum Nihat bey. Şeyyy, siz adımı nereden biliyorsunuz peki?
- Merak etmiş ve çalışanlarınıza sormuştum, umarım densizlik etmedim?
- Şeyy, yo yoo rica ederim. Neyse benim çıkmam gerekiyor, iyi günler.
- İyi günler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENELEV GÜLÜ [Tamamlandı]
General FictionSaflığın, kirletildiği bir hikaye. Acımasızca bir anlatım ile... Okudukça, o yaşamın gerçek tarafını öğreneceksiniz. Genç bir kız, aldanışı ve kaybedişi... O artık güçlü bir kadın olabilecek mi? Hikaye ağır küfürler ve cinsellik içerebilir.