BÖLÜM 40

8.6K 247 13
                                    

MERHABA DEĞERLİ ARKADAŞLAR. DAHA UZUN VE BOL DİYALOGLU BİR BÖLÜM İLE SİZLERLEYİZ. İYİ OKUMALAR DİLİYORUM...
PROFİLİME GİRİP ASKERLİK AŞKIM İSİMLİ YAŞANMIŞ HİKAYEMİ DE TAKİBE ALINIZ. İNANAMAYACAĞINIZ, GERÇEK VE DRAMATİK BİR AŞK HİKAYESİ... TEK FARK BİR ASKERİN ASKER ARKADAŞINA AŞIK OLUŞU...

Evet bizi gören, kesinlikle Feride'ydi. Mutfağa kahve yapmaya geçmişti Feride. Biz sohbet ediyorduk. Ancak kafama dank ettiğinde sohbetten kopmuştum fakat belli edemiyordum. Benim kalkıp Feride'nin yanına gitmem gerekiyordu. Söze girdim hemen:
-Müsaadenizle, ben bir su alayım. Ağzım kurudu çok.
- Ah, zahmet etme tatlim. Ferideye söyleyeyim.
- Yok zahmet olmaz Madam, kadın yorulmuştur zaten. Hem bir hatırını sorayım.
Hemen yerimden kalktım ve mutfağa yöneldim. Feride kahveleri hazırlıyordu. Sesi işitince kapıya baktı ve görür görmez başını öne eğdi. Oydu gören ve endişeliydi. Söze ben girmek zorunda kaldım.
- Kolay gelsin Feride.
- Sa.sağolun Nurgül hanım.
Yüzüme bile bakmadan cevap veriyordu. Korkuyor muydu yoksa? Ya da beni ayıplıyor muydu?
- Bana bakar mısın Feride?
- Ne? He buyurun Nurgül hanım?
Ben konuştukça afallıyor ve endişelenip kekeliyordu resmen. Bu hali beni üzmüştü ve bu yüzden konuya direk girecek ve fazla uzatmayacağım.
- Sensin değil mi?
- Ne? Anlamadım Nurgül hanım, ne ben miyim?
- Canım, bak benden çekinme lütfen. İlaç tabletini ben buldum. Eve girişin merdiveninde, araya düşürmüşsün. O gece şahit olmak istemediğin şeylere şahit olduğuna da eminim.
- Şey.
- Nişanın sahibi, hani şu İpek hanımın nişanlısı Engin ile gördün beni değil mi?
- Şey, ee.evet. Ama unuttum bile ben Nurgül hanım.
- Feride, bak gördüklerin, işte ne gördüysen tamamen istemsiz gelişen benim taraftar olmadığım şeylerdi. Nasıl anlatayım bilmiyorum.
- Ben de öyle gördüm zaten. Siz ittiniz adamı. O an anladım sizden yana birşey olmadığını. Bu yüzden görünmeden geri çıkayım dedim ama kapıya çarpınca işte.
- Bunların aramızda kalacağına inanarak konuşuyorum zaten. Engin benim eski erkek arkadaşım Feride. O hala duygusal bir şey beslediğini sanıyor ve o talihsiz hareketi yaptı.
- Anladım Nurgül hanım. Şey, içiniz rahat olsun, ben unuttum o geceyi.
- Sağol Feride sana inanıyorum. Hadi kahveleri alalım da içeriye geçelim, şüphelenmesinler.
Feride ile benim için oldukça gergin ve stresli bir konuşma yapmıştım. Tabi bunu ona belli etmedim asla. Zaten onun suçu olan bir durum da yoktu. O bile farketmiş o anda onu nasıl ittiğimi. İçeriye geçtik ve benim modum bir anda yükseldi. Üzerimden çok ağır bir yük kalkmıştı. Hemen sohbete daldım.
- Eee, neler konuşuyorsunuz hanımlar? Birşey kaçırdım mı?
- Gel Nurgülcüğüm, yok ay madam ile havadan sudan konuşuyoruz.
- Oh iyi madem, önemli bir şey kaçırmamışım.
O gün bolca sohbet ettik Madam Martinez ile. Dertleştik,gülüştük,planlar bile yaptık. Birgün hep birlikte, pikniğe gidecektik. İkinci kahvelerimizin son yudumunu aldıktan sonra müsaade istedik ve kalktık. Akşam oluyordu ve artık eve dönme zamanı gelmişti. Öpüp, sarılıp vedalaştıktan sonra, evin yolunu tuttuk. Eve yaklaşınca Asuman ile ayrıldık ve ben eve girdim. Bizimkiler evdeydi ve güzel bir sofra kurmuşlardı. Bahçedeki masayı akıl etmeleri iyi olmuştu, havadar yer. Kadın kadına yemeğimizi yer mis gibi havada çayımızı içebilirdik. Masaya yemekler gelince, Sevda Abla seslendi.
- Tatlım yemek hazır, hadi masaya gel.
- Geliyorum abla.
Hemen masaya geçtim ve düşünceli hallerimi bir kenara bırakıp ailem ile birlikte, yemeğe başladım. Selime teyze ile annem sohbet ediyor, işyerinden havadisler üzerinde konuşuyorlardı. Bizde dahil oluyorduk, ancak Sevda Abla ile sohbet ediyorduk masada. Bir anda Feride ile diyalogum geldi aklıma ve Sevda ablaya elimle yaklaş işareti yaptıktan sonra kulağına edildim.
- Bizi gören Ferideymiş. Madam'ın yardımcısı.
Sevda Abla şaşkınlığını yüksek sesle dile getirmiş bulundu.
- Ne! Yok canım.
Sevda ablaya doğru gözlerimi büyüttüm ve yan gözle bizimkilere baktım. Gerçi bakarak yaptığım uyarı fayda etmemişti. Selime teyze bize bakarak söze girdi. Annemde bakıyordu ne olduğunu merak edercesine.
- Hayrola kızlar. Ne o fısır fısır? Alınıyoruz valla yalan mı Ayşe hanım?
- Eh doğru valla, ne oluyor kızlar anlatın bakalım?
Soru yağmuru başlamıştı ve Sevda Abla akıllıca bir hareketle soruları savuşturdu.
- Ne olsun ay, siz nasıl dedikodu yapıyorsanız iki saattir, bizde ondan yapıyoruz işte.
- Tövbe tövbe yarabbi, ne dedikodusu yaptık kız biz? İşyerinde model değiştireceğiz tüm kadınlar, onu konuşuyorduk.
Gülme gelmişti bana ama gülemiyordum doğrusu. Azar yiyebilirdim neme lazım.
Bu güzel yemeğin ardından, çaylarımızı içecektik. Çay demlenmiş ve birinin kalkıp servis etmesi için bekliyordu. Aklıma Asuman geldi ve onuda çağırmak istedim. Hemen bahçenin öteki ucuna koştum.
- Asuman! Asuman!
Oğlu baktı ilk anda balkondan.
- Yavrum annen evde mi?
- Evde Nurgül teyze, arka balkonda sesleneyim mi?
- Eh, hadi sesleniver.
Az sonra Asuman balkona çıktı.
- Buyur komşum, çamaşır asıyordum.
- Asumancım çay demledim annemler, Sevda falan içeceğiz bahçe keyfi yapıyoruz. Senide davet ediyoruz gelir misin?
- Olur Nurgülcüğüm, benim adamda arkadaşları ile gidecekti. Ben de birazdan gelirim madem.
- Hah, harika. Çocukları da getir istersen oynasınlar bahçede.
- Tamam, olur olur birazdan gelirim canım.
- Tamam canım.
Ben bahçeye döndüm ve hiç oturmadan mutfağa geçtim. Yemek sonrası miskinliği vardı ve oturursam çay falan içemeyecektik. Hemen güzel tepsilerimdem birine, laleli en sevdiğim çay bardağı takımımı koydum. Şekeri, süzgecimi de yerleştirip, bahçeye götürdüm. Onları bırakıp içeri dönecektim ki, Asuman geldi. Hemen kapıya koştum ve komşumu karşıladım.
- Gel komşum gel, geç. Ben de çayı almaya giriyordum içeri.
- Hah, bunu da götür komşum mutfağa, çayın yanında yeriz dedim.
- Hay Allah ne zahmet ettin canım ya.
- Ay olurmu hiç, çocukların canı çekmiş dünden beri kısır da kısır diyorlar. Çamaşır asmadan ısladım bulguru, bak denk geldi vallahi.
- Birtanedir benim komşum. Hadi geç geç, hemen geliyorum ben de. Çocuklara çay vereyim mi, meyve suyu mu içerler?
- Uykuları kaçmasın teyzesi, sen meyve suyu koy en iyisi.
Hemen mutfağa döndüm ve fırınımda dün yaptığımız börekten vardı ve çıkarıp bir tabağa aldım. Masamda saklama kabında sürekli bulundurduğum kurabiyelerden de koydum. Önce onları götürdüm masaya. Ardından çayı ve meyve sularını, son olarak servis tabaklarını ve peçeteliği. Hava harikaydı ve insanın bahçeden içeri giresi gelmezdi. Bol bol sohbet ettik ve sohbet arasında aklıma birşey geldi. Biz nasılsa tek gidemiyorduk tatile, ben de Sevda abla ve Mehmet abiyi götürecektim. Sohbet devam ederken, hemen 5dakika müsaade istedim ve içeriye girdim. Nihat'ın evini aradım, beklemeye başladım. Az sonra telefonu açmıştı ve söze başladım:
- Aşkım iyi akşamlar.
- Ooo hayatım sağol sana da, nasılsın?
- İyiyim hayatımın adamı, komşular falan bahçe keyfi yapıyoruz, sen nasılsın?
- Ben de oturuyorum aşkım, yarına bir iş var bitmesi gereken eve getirdim, üzerinde çalışıyorum.
- Aşkım bak ben ne diyeceğim sana. Nasılsa ikimiz gidemiyoruz tatile. Bende Sevda Abla ile Mehmet abiyi de götürsek mi diyorum. İyice kaynaşırlar hem iki güzel gün geçirirler. Hem hep beraber birşeyler de yaparız. Ne dersin?
- Sevdiğim kadınla başbaşa olamıyoruz nasılsa, herkesi çağır istersen hayatım.
Bu sözün üstüne bir yeşil ışık yada bir sinyal niteliğinde cümle kurmak geldi aklıma.
- Evlenince bol bol başbaşa kalırsın nasılsa sevdiğin kadınla.
Hoşuna gitmişti bu cümle ve güldüğünü hissetmiştim. Ardından hemen cevabı geldi.
- O zaman hemen evlenelim. Benim sensiz bir güne bile gücüm yok.
Beni sevdiğini, beni özlediğini ve istediğini belli eden bu cümlesi,beni çok mutlu etmişti.
- Yakındır onun olması sevgilim. Hadi ben kapıyorum şimdi. Mehmet abiyi arayayım bakalım o ne diyecek. Ona göre şaşırtacağım ablamı
-Tamam aşkım, Seni seviyorum.
- Ben de seni canım, hoşçakal.
Nihat onayı vermişti ve hemen telefon defterinden bularak Mehmet abiyi aradım.
- Alo
- Mehmet abi, ben Nurgül nasılsın?
- Nurgül! İyiyim canım sesini duymak güzel, sen nasılsın?
- Ben de iyiyim abi kadın kadına oturuyoruz bahçede. Komşu falan ve tabiki Sevda Ablam.
Adamı utandıracağımı bile bile, çocukluğu elden bırakamıyordum.
- Güldürme beni, deli kız yahu.
- Abicim ben sana birşey sormak için aradım.
- Hayrola, sor Nurgülcüğüm buyur?
- Haftasonu yazlığa gideceğiz Nihat'ın annesinin evi. Nihat ile ikimiz düşündük, seni ve Sevda Ablamı da davet etmek istedik. Eğer kabul edersen ablamda çok sevinir hem, ne dersin?
- Kabul etmesem peşimi bırakmayacağın için, peki olur derim.
- Sen birtanesin benim canım abim. Cuma günü gidilecek, öğle gibi burada olursan sevinirim Mehmet abi.
- Tamam canım, görüşürüz.
Mehmet abiyi de bağlamıştım ve sürprizi Sevda Ablaya açıklamak kalmıştı. Heyecanla ve sırıtarak bahçeye çıktım.
- Kusura bakmayın hanımlar. Telefon geldi de Nihat aramış.
- Yok komşum ne kusuru. Ellerine sağlık bu arada börek özellikle bir harika.
- Sağol komşum afiyet olsun. Var istersen koyayım biraz daha.
- Ay yok yok şişerim sonra.
- Çocuklar! Siz yer misiniz?
- Nurgül teyze bizim daha var!
Hemen masaya oturdum ve sözüme devam ettim.
- Sevda Abla!
- Hı canım, söyle?
- Şey, haftasonu tatile gidiyoruz ya hani!
- Evet
- Şey, sen de geliyorsun abla.
- Kızım deli misin sen? İş güç var ben annenlere yardım ederim.
- Ama gelmen lazım işte.
- Aaa. Üstüme iyilik sağlık, o niyeymiş o?
- Çünkü Mehmet abide geliyor.
Sevda Ablanın gözleri büyümüştü. Şaşkındı çünkü ve gözlerini kısarak söze devam etti. - Kız! Buda senin başının altından çıktı değil mi?
Hem soruyor hem de sırıtıyordu pis pis.
- Nihat ile benim başımın altından diyelim.
Kahkahayı bastım ve onuda güldürdüm. Hemen Asuman komşu söz aldı.
- Sevdacığım git git. Hem bak kafanda dağılır iş güç diyorsun. Ferahlarsın biraz.
Benim cümlem ile masa kahkahaya boğuldu.
- Komşum, Mehmet abide varya gelir gelir.
Gülmekten bir hal olmuştuk. Güldüğü halde beni öyle bir çimdiklediki Sevda Abla, yerimden fırladım resmen.
Tüm gecemiz harika geçiyordu. Sevda Abla ve Mehmet abide eklendi tatil planına. 6 kişi olacaktık ve daha da eğlenceli olacağına emindim. Engin benim için etkisiz eleman olacaktı bu tatilde. Görmezden gelerek mutlu bir haftasonu geçirmeyi planlıyordum. Bugünden dua etmeye başlamıştım. Nolur bu şerefsiz adamdan yana bir aksilik olmasın diye.

GENELEV GÜLÜ [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin