MERHABA DEĞERLİ ARKADAŞLAR. YENİ BÖLÜM İLE SİZLERLEYİM. İYİ OKUMALAR DİLERİM HEPİNİZE.
İpeği kapıda görünce, ikimizde ister istemez tedirgin olmuştuk. Ben birşeyler yapmam gerektiğini hissederek gülümsedim ve sordum:
- İpekciğim, iyi misin? Keyifsiz gibi görünüyorsun.
Hala cevap vermiyordu. Ben anlasam bu kadar sessiz kalmazdım sanırım. Lafı başka bir yere getirmenin yolunu arıyordum ve tekrar sordum yaklaşarak:
- Tatlım, iyi misin gerçekten?
- Değilim!
- Şey, n.ne oldu ki?
Omuz silkeledi o anda ve ben bizi tam anlamıyla dinlemediğini ve duymadığını hissettim. Çünkü iki üç soru sormuştum ve bir tokat yapıştırıp bana ''Adi Kaltak!'' dememişti henüz. O yüzden bir derin nefes aldım ve cesaretimi toplayarak tekrar söze girdim:
- İpek, enişeleniyorum ama canım, neyin var?
- Kızgınım, hem de çok kızgınım! Hatta kırgınım.
- Hayrola ya, neden? Engin ne yaptın kıza, sen mi üzdün yoksa?
O kadar tedirgin bir andı ki benim için, kime dönüp pas atacağımı şaşırmış haldeydim. Engin iti ne güne duruyordu ve ben de ona dönüp pas attım. Oda mecburen karşıladı tabi:
- Yoo, ben birşey yapmadım yahu. İpek, aşkım! Söylesene ya ben mi birşey dedim?
- Demedin ama yaptın. Nurgülcüm bu söz verdi bana, yarın için tekne gezisi yaparız hep birlikte diye. Öyle mutlu olmuştum ki, bu arkadaşları vardı ya hani gazinoda, onları görünce değişti fikri.
- Yahu onlarla ilgisi ne? Ben onlarla da buluşacağımızı söylediniz diye, ertesi gün başka yerlerde değerlendiririz günümüzü demiştim.
- Aman İpek, bakma sen bunlara. Erkek milleti hepsi aynı. Tatilin sahibi sen, ben ve Sevda abla. Yani kadınlar ne isterse o olur. Anlaşıldı mı Engin efendi?
- İyi be iyi, siz ne diyorsanız o olsun birşey mi dedik yahu?
Bunun üzerine pek sıcak olmasa bile, Nurgül önce beni öpüp sonra da Engin'in koluna girdi ve yine can alıcı soruya geldi:
- Eee bu konuda anlaştık madem. Sahi siz kimi diyordunuz ya az önce? Duyulursa kötü olur falan diye.
Yandığımızın resmiydi ve tam Engin söze girecekti ki aklıma birşey geldi ve fırsat vermeden ben girdim söze:
- Ya, şey. Nihat'ın çocukluk hatırası bir takdiri vardı girişte. Onu kırmış bu sakar herif. Bana demeye gelmiş işte, Nihat'a anlatsan sen, ben dersem kötü olur şimdi diye.
- Ah Engin, bir yerde de birşeyleri kırıp dökme!
- Aman olsun olsun, direk duyulsa çok kötü olurdu gerçekten. Ben onu yumuşatıp hallederim konuyu. Siz merak etmeyin. Sahi noldu bittimi salonun temizliği falan?
- Bitti bitti canım.
Bunları artık odadan sepetleme zamanı gelmişti. Çünkü fenalık geçirmek üzereydim. Tuttuğum derin nefesi bile bırakamamıştım resmen anlayacak diye.
- Eh iyi madem, inin bahçeye siz. Ben de bitirdim sayılır, duş alıp ineyim.
- Ah, tamam Nurgülcüğüm.
Nihayet çıkmışlardı odadan ve derin bir nefes verip, yatağın üzerine çökmüştüm. Oturduğum gibi düşüncelere daldım. Bu bir sırdı ve bu sırrın en tehlikeli olduğu sular ise, İpek ve Nihat'ın olduğu taraflardı. Bu şekilde yürür müydü bu ilişki? Başedebilir miydim? Yoksa birgün pes mi edecektim? Sorduğum soruların cevabını gerçekten bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENELEV GÜLÜ [Tamamlandı]
General FictionSaflığın, kirletildiği bir hikaye. Acımasızca bir anlatım ile... Okudukça, o yaşamın gerçek tarafını öğreneceksiniz. Genç bir kız, aldanışı ve kaybedişi... O artık güçlü bir kadın olabilecek mi? Hikaye ağır küfürler ve cinsellik içerebilir.