BÖLÜM 11

53.2K 655 70
                                    

2.8 K OKUYUCU ORANINI GÖRÜNCE DAHA BİR SEVİNÇLİ MERHABA DİYORUM HEPİNİZE...

ÇOK TEŞEKKÜRLER DEĞERLİ ARKADAŞLAR, YORUMLARINIZIDA SIK SIK GÖRMEK İSTERİM, ÖNERİ, ELEŞTİRİ, BEĞENİ VB DÜŞÜNCELERİNİZİ ÖYLE MERAK EDİYORUM Kİ...

YENİ VE MUTLU MUTLU BİR BÖLÜMÜMÜZ DAHA SİZLERLE, İYİ OKUMALAR DİLERİM.

BAŞLIKTAKİ RESİM ESAT BEY'İ TEMSİL EDİYOR...

Arabanın kapısını büyük bir nezaket ile açtı Esat. Alışık değildim ben böyle şeylere aslında. Ne baba evinde ne ondan sonra, görmediğim şeyler bunlar. Ama bu beyefendiliği hoşuma gitmişti.

- Gel, buyur, evine hoşgeldin Nurgül.

- Hoşbulduk, çok sağol.

Bir tane eşya almamıştım, hepsini kızlar bölüşmüştür. Ayrılık anımı anımasamak istemiyorum. Oradan kurtulmak istediğim kadar, ayrılmakta zor oldu çünkü. Sevdiğim ve değer verdiğim, kader ortaklarımdı onlar orada. Ama Selime teyze ve Sevda abla ile, mutlaka görüşeceğim.

Esat evin kapısını açtı, içeriye girdim. Bahçesi oldukça büyük, yemyeşil ve üzerlerinde binbir türlü, özenle bakılmış çiçekleri olan bu evin, içide gerçekten yıla göre iyi ve gösterişliydi. Hiç kimse bu ev için bir bekar evi diyemezdi. Bahçesinde farkettiğim kamelyaya kadar, özenle bakılmıştı evin her tarafına. İçeriye geçtikten sonra üçlü koltuğa oturdum. Oda yanımdaki tek koltuğa oturdu ve söze girdi:

- Tekrar hoşgeldin, birbirimize saygımız oldukça ve belki karşılıklı sevgimiz. Ömrümüz boyunca mutlu bir hayatımız olmasını isterim Nurgül. Tek dileğim budur. Dışarıda da biriyle evlenebilirdim eğer içinden geçen sorulardan birisi buysa. Ancak ben seni istedim, seninle eş olmak istedim. Bu ev, işyeri, bütün birikimim, seninle ortak olacak. Benim göçüp gitmem sözkonusu olursa, tamamı sana ait olacak. Tek beklediğim saygı, sevgi ve ilgi.

- Yok Allah korusun göçmekte ne, deme öyle. Beni oradan aldın çıkardın Esat. Minnetim sonsuz ancak bu sebeple sana eş olmayacağımı bilmeni isterim. Ben de artık mutlu bir evim, eşim ve yuvam olsun isterim.

Sohbetimizi ettikten sonra, üzerimdeki paltoyu ve başımdaki başörtüsünü çıkarıp, fortmantonun üzerindeki askıya astım. Esat bana evi gezdirmeye başladı, geniş bir evdi ve bolca odası vardı. Ev iki katlıydı, alt katında hayalimdekinden bile güzel bir mutfağı ve banyosu vardı. Üst kat sadece odalardan oluşuyordu. Alt katta da iki odası vardı evin.

Mutfağa girdiğimizde yerlerini öğrenerek, ikimize birer Türk kahvesi yaptım ve:

- Bahçeye çıkalım mı? Hava almayı öyle özledim ki.

- Tabi tabi, hadi gel çıkalım.

Bahçeye geçtiğimizde, sohbetimize devam ederken kahvelerimizi yudumlamaya başladık. Nikahı merak ediyordum ve bu beyefendi duruşu sormam için cesaret vermişti.

- Merak ettimde, nikahlanacak mıyız?

- Hay sen çok yaşa Nurgül, tabiki hemde yıldırım nikahı ile. İstersen eğer aramızda, üç beş dostumu davet ederiz ve eğlencede yaparız.

Başımı olur dercesine bükerken içim gitmişti. Kimsem yoktu ki, sanırım bunu anlaştırmış olacağım ki sözüne devam etti Esat:

- Hem o gün için, Selime ablanı, diğeri kimdi yahu hiç ayrılmadığınızı görüyordum orada?

- Aaaa Sevda ablamı soruyorsun.

- Hah evet, patronlarıyla görüşüp onun için müsade isterim o gece için, ikisi birden gelirler.

Bu sözü beni öyle mutlu etti ki, istem dışı kalkarak yanağından öperek sımsıkı sarıldım boynuna.

- Aaaa, gerçek mi diyorsun Esat, isterim tabii.

- Hah şöyle, bir sarıldın dünyaları verdin bana.

Bu adam anlıyordum ki, sevgiyi ve saygıyı sonuna dek hakediyordu. Ben de buna göre davranarak, eşimi mutlu edecektim. Çokça yaşlı bir erkek değildi, olgun olduğu belliydi fakat albenisi ve bir karizması kesinlikle vardı. Yani yolda görsem, amca demezdim Esat'a.
Kahvelerimizi yudumlamaya devam ederken, işyerinden konuyu açtı ve:

- Bak bizim işyerinde çalışanlarım var, sıkılırsan onlarla da tanışırsın. Gelip gidersiniz birbirinize. Fikret var yıllardır çalışanımdır. Ali var genç çocuk, harçlığını çıkarıyor ama çalışkanda bir genç tabii. Hilmiye ile Saadet var, bulaşıkçımız. Birkaç tanede garson çocuk var. Hepsi iyidirler, eğlenelim dersek onları davet edeceğim Nurgül. Bakma sen benim de sen gibi kimsem yok şimdi, bu dünyada. Onlar hem çalışanım hem de yoldaşlarım oldular benim.

Kesinlikle itiraz etmezdim bu isteklerine. Bizde Ordu'da memlekette çok isterdik herkes gelip gitsin, ama babam olacak nalet yüzünden kimseler gelmezdi ki.

- Olur tabii, her zaman gelsinler. Yemeğe de gelsinler, oturmaya da. Sen seviyorsan onları bende seveceğim demektir. Eşimin sevdiği insanlar benimde sevdiklerimdir.

Eşimin deyince Esat'ın gözlerinin dolduğunu hissettim.

- Hey be, benim güzel eşim gibi kim var bu dünyada?

İltifatları beni gülümsetiyordu ve o da bunu istiyordu. Mutlu olduğumu görmek hoşuna gidiyordu. Allah'ım ben hayaller dünyasında mı kalmıştım gece yattığımda. Yoksa bu rüyadan bir süre sonra uyanacak mıydım? Güzel bir yaşam, güzel bir çevre. Hatta o çöplükten sırf ben seviyorum diye, eğlencemize kızları davet edecek kadar, yüce ve fedakar bir de eş. Dahası ne olabilirdi ki?

- Yok muymuş Beyim? Yoksa varda, görüyorsun da ben yeni girdiğim için hayatına bilmiyor muyum?

Esat içten ve samimi bir kahkaha attı, bu sorumun üzerine ve cevap verdi.

- Yok, yok yahuuuu. Olur mu öyle şey, olsa ki senin gözlerinin içine böyle bakabilir miyim? Biliyorsundur eşimi kaybettim ben. Ondan itibaren hayatımda ilksin ve sonsun söz veriyorum.

Bu büyülü sohbetimiz ve büyülü kahve keyfimiz bitmesin istiyordum. Ama bitti tabiki ve söze girdim hemen, düşünceli olduğumu göstermeliydim:

- Canım, işyerine falan dönecek misin? Yoksa dinlenecek misin?

- Sen nasıl istersin Nurgül'üm?

Ona güzel bir sofra kurmak istiyordum ve bu bir süpriz gibi olmalıydı. Gerçi cevabımı verirken süprizi ufaktan açıklamışta oldum.

- Bana kalsa, yollamam bugün heralde ki. Ama bana kalmıyor Canım, çünküüüüüü, sana özel birşey yapmak istiyorum. Anamdan öğrendiğim, yaaaa ama bak ağzımdan kaçıyordu işte. Bana biraz evde müsade verirsen, aaa bu arada süprizi kalmayacak çünkü evde sebze, et birşeyler varmı sormam gerek seni yollamadan?

- Hay çok yaşa güzel karım benim. Anlamadım ben süprizi merak etme sen. Dolap ağzına kadar dolu hayatım. Ben gidiyorum o zaman, hem çalışanların haberi olsun eğlence yapacağız diyeyim, davet edeyim.

- Eee, dur daha nikah.

- Deli kız, yıldırım diyorum birkaç güne nikahlı olacağız.

Ben hiç bilmezdim ki böyle şeyleri. Hayatımda bir kişiye gönlüm kaymıştı ve oda evleneceğiz diye diye hayatımdan herşeyi alıp yokolmuştu.

- Ahhh, heyecan yaptım, peki o zaman. Unutmaaaa baaak, yemeğede davet edelim birgün.

- Pekiiiiii, pekiiiiiiii.

Karşılıklı çocuklar gibi bağırışarak vedalaşıyorduk resmen. Çünkü ikimiz içinde çok güzel gideceğinin sinyalleri yanıp durmuştu masada. Hayat arkadaşım olacak bu harika adamı uğurladıktan sonra, güzel bir sofra kurmak için bende yavaş yavaş eve girdim ve kapıyı kapadım...

GENELEV GÜLÜ [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin