MERHABA ARKADAŞLAR. YENİ BÖLÜMLE SİZLERLEYİZ... İYİ OKUMALAR DİLİYORUM...
BİRKAÇ GÜN SONRA
Nihat işinden zaman ayırarak, öğleden sonra bana gelmişti. Ben de haberdar olduğum için, gelmeden hazırlanmıştım. Kapıya gelir gelmez çantamı alıp çıktım evden. Arabaya bindim ve laf atmasına müsaade etmeden dudaklarına yapıştım. Sıcak bir öpücük kondurdum ve söze girdim:
- Hoşgeldin aşkım, gidelim hadi.
Adam benim aşkımı, sevgimi biliyordu ama, böyle hareketlerime alışık değildi. Dudaklarını özgür bırakınca tebessüm edip kaşlarını yukarı kaldırdı ve sağ yanına doğru kırdı boynunu. Dudaklarını büzerek yapmıştı bunu. Bir bakıma "Allah Allah noluyor bu kadına?" diyordu resmen. Memnun kalıyordu ve bundan emindim. Kim sevdiğinden böyle hareketler görmekten memnun olmaz ki zaten? Hem içimden gelenleri kontrol etmiyordum artık. Hem de abisi olacak göt yüzünden tadamadığım ufak heyecanları tadıyor ve tattırıyordum. Bundan sonra böyle olmaya kesin karar vermiştim.
Neden sonra, çarşıda bir iç çamaşırı ve mayo mağazasında durduk. Aracı kenara parkedip, mağazaya girdik. İçeride rengarenk bir çok mayo, bikini, terlik, havlu, çanta ve bir çok ürün vardı. İlk gördüğüm şeylerdi bunlar. Orduda yaşarken deniz bir yana, çay bahçesine gidemezdik babam yüzünden. Ömrümüz iş güçle geçerdi. Bu yüzden erkek ve kadın giyimleri olan bu mağaza içimi açmıştı.
- Aşkım, ilk sana bakalım istersen. Sonra da bana birşeyler seçeriz olur mu?
- Tamam yavrum, olur.
Nihat için ürünlere bakmaya başladık. O beğendiğine elini götürüp bakıyor ve bana da soruyordu. Adamın vücudunu boydan boya hiç görmemiştim ki. Ben de gözüme zevkli gelenleri onayladım bu yüzden. Siyah ve mavi iki şort mayo, iki plaj havlusu ve bir de terlik seçtik. Sonrasında benim için parçalara bakmaya başladık. Ben asla ama asla bikini giymezdim. Hem alışık değildim hem de Engin pisliği oradayken mayo bile çok gibiydi. Ama sonunda krem siyah bir mayo ve mavi bir plaj havlusu seçtik. Çanta ve terlikler ile tamamladık.
Mağazadan çıktık ve bir çay bahçesine oturduk. Dinlenmek ve bir şeyler içmek istemiştik. Birer bardak naneli limonata harika gelecekti.
- Benimkinde az nane olsun lütfen.
- Peki efendim.
- Nihat! Güldürdün beni vallahi zor tuttum çocuk gitsin diye. Limonata hazır zaten, nanesi de hazır içinde yani.
- Ne bileyim ben aşkım!
Limonatalarımızı yudumlarken, tatilden konuştuk.
- Sahi nerde yazlığı annenin sormadım aklıma gelmedi valla?
- Akçayda Balıkesirin ilçesinde.
- Aaa! Şehir dışında yani ne güzel.
Ordu ve İstanbul'dan sonra ilk kez başka şehire gidecek olmak heyecanlıydı.
Alışverişimizi tamamlamıştık. Sevda Abla'da hazırlıklarını dün yapmıştı. Ertesi gün yola çıkacaktık. Yavaş yavaş içeceklerimizi bitirip kalktık. Nihat beni evin kapısına kadar bırakmıştı. Eve girdim ve herkes evdeydi. Mutfakta yemeklere girişmişlerdi annem ile Selime teyze. Sevda Abla'da bahçede çay içiyordu. Ben de elimdeki poşetleri odama bıraktım ve mutfağa geçtim. Dolaptan domates, salatalık, biber, maydanoz çıkardım. Hemen bahçeye geçip, yetiştirdiğimiz yeşil soğanlardan topladım. Sevda Abla seslendi o sırada:
- Nurgül! Geldin mi hayatım, neler yaptın bakalım bugün?
- Geldim abla farkettim de seslenmedim içeriye geçtim hemen. İyiydi ya birşeyler aldım ben de onları bıraktım odaya işte. Aşırı yorgunum ama salatayı yapacağım diye uzanmadım.
- İyi yapmışsın canım, ben de pilavı kapattım az önce, çay vardı bir bardak içeyim dedim oturdum.
- Oh sefan olsun abla. Ben şu salatayı halledeyim hemen.
- Tamam canım kolay gelsin.
Elimdeki kaba biraz yeşil soğan koydum ve mutfağa geçtim. Annemler yine kazanı kaynatıyordu. O buraya gitmiş, öteki şuradan şunu almış. Kadın olmak bazen de böyle birşeydi. Onlara bakıp tebessüm ederken, salatamıda hazırlamıştım. Hemen ellerimi yıkadım ve odama çıktım. Yorgunum diye uzanayım demiştim. Yarım saat uzandım, sonrasında Sevda Abla çaldı odamın kapısını.
- Nurgül! Nurgül!
- Hı, efendim abla?
- Hayatım yemek hazır, hadi bahçeye.
- Tamam abla, geliyorum şimdi.
Kalkıp iki dakika kendime geldim ve elimi yüzümü yıkadım. Sonrasında hemen aşağı indim. Sofraya oturdum ve güzel bir akşam yemeği yedik. Bugünde böyle bitmişti. Yemek sonrası birer kahve içtik ve ben gerçekten yorgun olduğum için müsaade istedim ve erkenden yattım.ERTESİ GÜN
sabah erkenden kalkmıştık. Sevda Abla kendi valizini hazırlamıştı. Son hazırlıklarını yapıyordu. Ben de eşyalarımın arasından birkaç kıyafet seçip ufak bir valiz yapmıştım. Sonrasında kahvaltımızı hazırladık ve oturduk masaya. Artık öğle saatlerinde Nihat ve Mehmet abinin gelmesini bekliyorduk. Çay, kahve derken öğlen olmuştu. Neden sonra Mehmet abi gelmişti ve arabasını parkedip kapıya doğru yaklaştı. Sevda Abla hemen koştu ve kapıyı açıp içeriye buyur etti.
- Hoşgeldin Mehmet abi.
- Hoşbulduk Nurgül nasılsın?
- İyiyim abi sizi bekliyorduk bizde, Nihatta şimdi gelir.
- İyi bakalım.
- Dur abi siz oturun, ben sanada bir bardak çay koyayım.
Sevda Abla ile Mehmet abi sohbet ederken, ben de çayları tazelemiştim. Çaylardan birkaç yudum almıştık ki, Nihatta geldi. Hemen kalkmadık, bir çayda ona getirdim. Azcık soluklandıktan sonra, yavaş yavaş kalktık. Annemlerle sabah görüşmüştük. O yüzden direk çıkacaktık. Nihat ile ben, Mehmet abi ile Sevda Abla araçlara geçtik. Önden biz arkadan da onlar yola çıktık. Yolda keyifli geçiyordu herşey. Arada duruyor ve çayımızı içiyor, tostumuzu simidimizi yiyorduk dinlenme tesislerinde.
Enginler de kendi araçları ile gelecekti. Belki de bizden önce gelmişlerdi kimbilir.
Bizde akşam üzeri Akçay'a varmıştık nihayet. Nihatların yazlığına varmamız, çok zaman almamıştı.Dışarıdan ilk bakışta, 2 katlı büyük bahçeli güzel bir yazlıktı Nazan teyzenin yazlığı. Bahçede oturup keyif yapmak için ahşap çok şık bir kamelya bulunuyordu. Ayrıca ilgili bir bahçıvan olduğu için, çimenler ve ağaçlar oldukça bakımlı ve düzenliydi. Bahçenin diğer tarafında Engin'in arabasını farkedince, bizden önce geldiklerini anlamıştık. Bizde araçları parkedip, valizlerimizi aldık ve içeri doğru ilerledik. Bizi sağolsun güler yüzüyle İpek karşıladı.
- Hoşgeldiniz! Nihayet, biz de merakta kalmıştık.
- Hoşbulduk İpekciğim, naptınız yeni mi geldiniz?
- Nurgülcüğüm 1 saat kadar oluyor geleli. Ancak girdik eve zaten bizde.
- Sevda Ablamı tanıyorsun zaten, Mehmet abi benim çok yakınım oluyor. İpek de Nihat'ın abisinin nişanlısı Mehmet abi. Ah! İşte şu gelende Engin oluyor.
Görmesem mutlu olurdum doğrusu, ancak burada olacaktı ve bilerek gelmiştim. Herkes tokalaşıp tanışma faslıda bitince, nihayet içeri girmiştik. Ev derli toplu duruyordu. Ancak biz kadınlar aramızda yarın temizlik yapma konusunda anlaşmıştık. Sevda Abla ve İpek ait kat ve bahçeyi, ben de odaları halledecektim. Ancak artık akşam olmak üzereydi ve bu nedenle ertelemiştik.
Odalar, salon ve birçok yer kim nerede yatacak karmaşasında dolmuştu. Günün bombasını ise nerede kalacağımı düşünüp dururken yine ben patlatmıştım.
- Aşkım biz aynı odada kalalım madem.
Bu sözüm Sevda Ablayı şaşırtmış, Nihat'ı da mutlu etmiş gibiydi. Ancak mutlu görünmeyen ve aksine rahatsız olan biri vardı. Oda Engin şerefsiziydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENELEV GÜLÜ [Tamamlandı]
General FictionSaflığın, kirletildiği bir hikaye. Acımasızca bir anlatım ile... Okudukça, o yaşamın gerçek tarafını öğreneceksiniz. Genç bir kız, aldanışı ve kaybedişi... O artık güçlü bir kadın olabilecek mi? Hikaye ağır küfürler ve cinsellik içerebilir.