HADİ GELİN YENİ BÖLÜMDE, YENİ ŞEYLERE START VERELİM. İLERLEYEN BÖLÜMLERDE İSE, MUTLULUK DOLU GÜNLER SÜRECEK Mİ HEP BİRLİKTE GÖRELİM.
YENİ BÖLÜM SİZLERLE SEVGİLİ DOSTLAR, İYİ OKUMALAR:)
GECE 03.20
Gecenin yarısı birinin naralarına uyanmıştım. Annem ve Selime teyze aynı odayı paylaştılar. Sevda abla arkaya bakan odada olduğu için duymamış olmalı. Ben bahçeye bakan odada olduğum için, yağmurla karışan naraları işitmiştim.
Hemen fırladım yerinden ve ışıkları yakmadan perdeyi aralayıp baktım. Yağmur başlamış ve cama tıkır tıkır vuruyordu, savrulan damlalar. İyice gözlerimi açıp, kapının önüne diktim gözümü. Bir erkek bizim eve bakıyor ve bağırıp duruyordu. Hemen anlamıştım kim olduğunu. Bu manzaraya yakın bir manzarayı iki kez daha görmüştüm çünkü.
Bir hışımla fırladım odadan ve kapıya koştum. Yağmur çamur dinlemiyordum, bahçe kapısına doğru ilerlerken. Beni gördüğü anda naralarını bırakıp, içini dökmeye başladı. Benim ona doğru nasıl bir hisle geldiğimi bilmeden, girdi söze.
- Seviyorum seni! Seviyorum neden anlamıyorsun beni kadın? Seviyoo...
Kapıya çıktığım gibi, bir tokat attım yüzüne, attığım tokattan ben de korktum o anda. Yağmurun sesi arasında ''Çat'' etmişti resmen. Sarhoştu ve zor duruyordu ayakta. Tokadı yediği an sendeledi biraz daha.
- Napıyorsun lan sen? Ne hakkın var bunu yapmaya, evimin önünde?
- Be...ben seni seviyorum, niye anlamıyorsun beni Nurgül,seviyorum işte seni.
- Güvenmiyorum ulan, güven bırakmadınız ben de siz erkekler. Sen neden anlamıyorsun dediklerimi?
- Gönlüm sözlerini dinlemiyor ki. Seviyorum işte. Nolur elini ver, gerektiğinde dostun, gerektiğinde anan baban, abin kardeşin, herşeyin olmaya hazırım.
Ellerini uzatarak söylediği bu sözler, zaten sarılmamak için zor tuttuğum ve aylardır belli etmeden izlediğim bu adama, koşmam için bir sebep gibiydi. Sevgili olmak değil, baban, kardeşin olurum demesi, yüreğime öylesine dokundu ki. Bakakalmış ve gözlerimden akan bir damla yaşı saklayamamıştım.
- Sende gideceksin değil mi? Beni bu sözlerinle aldatıp, sende mi vuracaksın arkamdan?
- Yo,yoo! Düşünme böyle Nurgül, nolur düşünme böyle. Ben ömrümü senin için harcamaya hazır olduğumu söylüyorum sana. Tut elimi ve bir daha asla bırakmayayım. Yanında olabileyim istiyorum ben sadece.
Duygularım zaten tavan yapmıştı. Çok kararsızda kalsam, anlık düşüncelerim bana ''Ölene dek böyle mi yaşayacaksın. Esat'ta yanıldın, bu düşüncelerin için, belki Nihat'ta da yanılırsın, nolur o ellerini uzatsan Nihat'a. Hadi korkma ve yap şunu.'' Elimi uzattım ve tuttum sırılsıklam olmuş ve soğumuş, büyük ve elimi kavrayan o ellerinden. Elimi kavradığı gibi, kalbimi de kavrayabilmesini dileyerek yakınlaştım. Sarıldı bana, öyle içten sarıldıki. O soğuk bedeninden, sımsıcak bir duygu geçti vücuduma sanki. Ben de yanlarda duran ellerimi, kararlı kararsız kaldırıp ona sarıldım.
Boynu burnumun ucundaydı, nefesimi içime çektim. Güven kokusunu alabilir miydim? Korkularımı yenebilir miydim Nihat ile? Bir adım attığım gibi, bin adım geri çekilmeyi öğrenmiştim artık. Yaşayacak ve görecektim Nihat ile olacakları. Neden sonra ayrılabildik ve söze girdim.
- Git şimdi, lütfen git. Elimi uzattım, nolur yapma. Nolur bırakma olur mu?
- Ömrüm olman için geldim ben sana, gider miyim. Terkeder miyim seni? Seviyorum seni bil bunu, aklına yaz ve güven artık nolur.
- Peki.
Napmıştım ben böyle? Dün kovduğum adama, bugün nefesini içime çekecek kadar yakınlaşmış ve sarılmıştım. Evet, çok uzun zamandır ben de inceliyordum onu. Ancak bu adım bana neler getirecekti? Korkularımı yenmeliydim ve dönüp girdim evime. Mutfağa geçip bir Türk kahvesi yaptıktan sonra, odama, camın kenarına oturdum. Bir sigara yakıp düşünmeye başladım. Bundan sonrasını değil, bundan öncesini düşündüm gece boyu. O günlerin aynısını yaşamak en büyük korkum olmuştu. Ancak imkansızdı artık. Çocuk aklı olan saf Nurgül ölmüştü 19 yaşında. Şimdi 30 yaşlarında aklı başında, cesareti olan güçlü bir kadın vardı.
Uyku tutmazdı bu saatten sonra, sabahı ettim pencere kıyısında.
Ertesi sabah, iyi hissediyordum. Pencere kenarında nöbette gibiydim o gece. Ancak son saatlerde içim geçmiş. Gözlerimi açtığımda, pencere hafif aralıktı ve güneş parlayan yüzünü göstermişti. Sanki muhteşem bir uyku çekmiş gibiydim. Belkide mutlu hissediyordum dünden sonra.
Nolacaktı bugün? İşyerine gidince Nihat ile, yeni sevgilim ile orada mı karşılaşacaktım? Yoksa o mu bana yaklaşacaktı? Düşünceler eşliğinde, muhteşem toprak kokusunun sardığı bahçeme, güzel bir kahvaltı hazırlayıp herkesi uyandırdım.
Biraz sonra hepimiz masadaydık ve sohbet esnasında söze girdim dünü açıklamak için:
- Gece, horul horul uyuyordunuz valla.
- Eh napalım kızım, gece demek uyku demek? Değilmi altın kızlar, söylesenize.
- Eh valla kızım, Sevda ablan haklı. Dünde pek yorgunduk ya biliyorsun.
- Yok be şaka ediyorum, ancak bombayı duyunca uyanmadığınıza pişman olacaksınız.
- Kız ne bombası, ay çabuk anlat çatlarım vallahi!
- Nihat geldi gecenin üçünde, kapıda sarhoş halde. Bir uyandım deli gibi bağırıyor.
- Yalan! Kız vallahi inanmam, şaka mı bu? O adam bunu yaparmı ki cidden?
- Abla neden yalan atayım, aşk olsun. Devamını dinle; uyandığım gibi indim sinirle kapıya. Yağmurda vardı gece, aşkını ilan ediyor bağıra çağıra. İstemeden de olsa bir tane çaktım adama.
- Hahahahah Allah seni deli kız, eee sonra?
- Bana öyle sözler etti ki abla, ellerini uzattı sonra. Bana ellerini ver, ömrüm ol dedi. Daha bir çok özel söz işte. Ben de uzattım ellerimi, korkumu attım bir kenara. Sarıldık sıkıca, kendime inanamadım ama, olanlar bunlar işte.
- Keyiflendim valla, koy kız koy bir çay daha içeceğim. Sevgili mi oldunuz siz şimdi? Allah'ım inanamıyorum, gerçi biz gizli gizli yakıştırdık Selime ablayla sizi.
- Yakıştırdık vallahi ne yalan söyleyelim kızım. Olsun bak kısmet bu işler. Korkma ver elini, yaşa ve gör iyisiyle kötüsüyle.
- Haklı Ayşe hanım kuzum, güzel kızım benim belki bu kez mutlu olursun ha?
Konuştuk işte herşeyi böyle. Mutlu olmuşlardı bunu duyduklarına. Kahvaltımızı ettikten sonra, 4 kadın giyinip işyerine doğru yola çıktık.
İşyerine geldiğimizde, gözlerim fıldır fıldır dönüyordu Nihat'ı aramak için. Balkon kısmında olurdu ama, yoktu bugün. İçimi bir hüzün kapladı, yoktu işte. Hemen ilerledim kapıya doğru, derin bir nefes çekmek istiyordum ki, şok oldum. Diğer masada oturmuş, masanın üzerinde bir sürü gülle yapılmış harika bir buket, şık bir takım elbise. Gülümsedim ve yanına ilerledim, oda kalktı hemen ve söze girdi:
- İlk gün bizim için, özel kadına özel çiçekler. Senin için...
- Hoşgeldin, çok kibarsın ve bu çiçekler gerçekten muhteşem!
- Senden önemli mi? Senin kadar muhteşem olabilir mi?
O gün için güzel planlar yapmıştı ve kırmadım. Yemeğe götürdü beni ve sonrasında sinema izledik. Birbirimizden konuşmadık ancak konuşacaktık. İlerleyen dönemlerde tanıyacaktık yavaş yavaş.
YENİ BÖLÜMDE BU İLİŞKİNİN BAŞLANGICINDAN, 4 AY SONRASI İLE GİRİŞ YAPACAĞIZ VE OLAYLARI DAHA HEYECANLI YERLERE BAĞLAYACAĞIZ, SEVGİYLE KALIN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENELEV GÜLÜ [Tamamlandı]
General FictionSaflığın, kirletildiği bir hikaye. Acımasızca bir anlatım ile... Okudukça, o yaşamın gerçek tarafını öğreneceksiniz. Genç bir kız, aldanışı ve kaybedişi... O artık güçlü bir kadın olabilecek mi? Hikaye ağır küfürler ve cinsellik içerebilir.