YENİ BÖLÜM SİZLERLE SEVGİLİ ARKADAŞLAR, BİR İKİ BÖLÜM İÇERİSİNDE HİKAYENİN YÖNÜ DEĞİŞECEK VE SÜPRİZLER ORTAYA ÇIKMAYA BAŞLAYACAK, İYİ OKUMALAR...
Günlerim parasını verenin altına yatarak geçiyordu. Kaç kişiyle, kaç erkekle, neler yaşadığımı unutmam imkansız hale gelmişti. İstemesem de kurtulamıyordum, öldürürler diyordu diğer kadınlar. Nitekim benden baya önce, bıçaklayıp kapının önüne bırakmışlar ibret olsun diye. Kadının tek suçu, burdan ayrılmak istemesiymiş. Bu nedenle korkuyor, ses edemiyor, yatarken ağlayarak yatıp, müşterilerimi göndermek için saniyeleri sayıyordum.
Bazı günler, bir bohçacı gelirdi. Bohçacı sevim abla, yeni yeni gecelikler, süslü badyler, pantolonlar, hep göz alıcı kıyafetler getirirdi. Bohçasını girişte ortaya serer, bizde aralarından seçerdik işte. Ben de alıyordum, almasam napayım, giyinmem gerekiyordu. Özeniyordum da gençtim, hiç böyle kıyafetler görmemiştim. Hamam günleri giymek için, alıyordum birkaç parça.
O günde birkaç parça aldıktan sonra, Sevda abla ile oturduk merdivene. Müşteri olmadıkça oturuyor, çay içip dertleşiyorduk. Bana Fatih'i anlattı o gün. Şu kıvrak çocuğu. Nonoş Fatih diye anılıyormuş. Sözlerine devam etti Sevda abla:
- Gül, bu Fatih'in hayatıda bambaşka. Hergün burada, gidemiyor, gidecek yeri yokki. Burada yatıp kalkıyor. Nonoş Fatih diye bilirler onu burda. Böyle doğmuş, büyüyünce hislerini dışa vurmuş. Aileside atmış sokağa ''böyle evladımız yok'' diye. Onunda sonu buralar olmuş işte. Giyinir böyle süslenir. Erkekleri çeker muhabbeti ile bizim için.
- Zor tabi abla, burada kimin hayatı kolay olacak.
- Doğru dedin, öyle işte. Onunda var bir iki tokmakçısı, arada gelirler, verir onlara buda.
Şaşırmak istesem de şaşırmıyorum duyduklarıma artık. Kimbilir daha neler yaşayacaktım burada. Müşteri gelmişti, yaşlı bir adam. Düzgün kıyafetli, durumu iyi biriydi belli halinden. Kadriye ile anlaştıktan sonra, bağırdı adi karı:
- Gül, hadi kızım çıkın odaya.
- Tamam, abla.
Odaya çıkana kadar, dokunmadı bile adam. Ama öyle bir izliyordu ki beni, hayran kalmışçasına. Odaya geçtik, oturdum o da oturdu. Baktım ki bir hareket yok söze girdim:
- Hadi soyunsana moruk, saat ilerliyor.
- Önemli değil, ilerlesin varsın.
Bu adam ile birkaç kez karşılaştık salonda. Bakıyordu o zaman da bana, ama hiç bana gelmemişti. Ta ki bugüne kadar.
- Sen bilirsin. Eee adın ne? Benimki Gül.
- Esat benimki. Anlat bakalım Gül, nasıl düştün buralara?
Tövbe yarabbi, benimle yatmaya mı gelmişti? Yoksa beni soru yağmuruna tutmaya mı? Aşırı ilgiliydi ancak ben birşey anlamamıştım bu olaydan. Birçok soru sordu ve beni bir kez öperek odadan ayrıldı. Birşey anlamadım şaşırdım sadece.
Neden sonra toparlanıp indim aşağı. Sevda ablanın yanına çöktüm ve izlemeye başladım herkesi. Koskoca kadın bile vardı, vücudu artık deforme olmuş koskoca bir kadın, ayağında mini bir etek, üzerinde kırmızı askılı bir bady. Yaşı nereden baksan 55 üzeri. İçim yandı izledikçe, parmağıyla erkeklere gel gel işareti yapışını gördükçe, paramparça hissettim kendimi. Onun yeri burası olmamalı, o torunları ile parka gidecek yaşta bir kadın. Sordum Sevda ablaya:
- Bu Teyze kim abla?
- Selime abla o, ömrünü çürüttü buralarda. Hasta hasta, gelir çalışır burada. Onu bıraktılar köhne bir evi var. Bıraksalar nolacak orospu çocukları ömrünü kemirdiler bu kadının. Buradan sonra nerede çalışacaktı? Kim alacaktı genelev kadınını doğru düzgün bir işe? Öyle işte güzelim.
İçimi parçalayan cümleleri birde Sevda abladan duydum. Buradan kurtulmanın bir yolu olmalı, burada ne kadar dayanabilir, ne kadar kendimi ve akıl sağlığımı koruyabilirdim bilmiyorum. Öyle böyle derken, birkaç müşteri daha sonra , kapattılar. Kadriye orospusu bağırarak:
- Yarın Hamam günü, hazırlıklı olun kızlaaar.
Herkes el birlik hazırlandı, havlular, jiletler, yeni çamaşırlar. Hamama gidecektik yarın, dışarıyı görecektim yine...Heyecanla uyudum o gece...
Ertesi gün hepimiz erkenden hazırdık. Bizi bir minibüse tıktılar ve hamama doğru yola çıktı minibüs. Yiyecekler falan koyulmuştu çantalara. Birgün içinde birkaç saat bizimdi, bizdik birkaç saat içinde olsa.
Hamama geldik ve sırayla indik minibüsten. İçeriye geçtik, hazırlıklar falan derken. Kendimizi o sıcak büyük salonda buluverdik. Hemen bir kurnanın başına oturdum, su dökündükçe rahatlıyordum. Vücudumu parçalayacak gibi tırmalıyordum ellerimle. Üzerimdeki leke, yattığım erkeklerin o iğrenç havası gitsin diye. Ama gitmiyordu ki! Gitmezdi artık, saf Nurgül bitti, artık Genelev Gül'ü vardı. Para karşılığı erkeklerle yatan orospu Gül. Namussuz gül.
Kimse demezdi bu kız neden buralara düştü? Niye ? Kendi mi istedi?
Damgaları hazırdı herkesin ''Orospu'' ...
Erkekler seni becermeye gelir, işine gelmediğinde ''Orospu''
Kadınlarla genelevde kavgaya tutuşursun ''Orospu''
Kadriye ile tersleşsen ilk kelimesi ''Orospu''
Orospuyduk hepimiz, başka birşey değildik.
Yıkandık, paklandık, paklanmaksa eğer...
Yedik, içtik ve toparlandık sonra. Genelevin yolunu tuttuk yine. Kirlenmeye hazır haldeydik çünkü. Parasını basan bizi düşüncesizce kirletebilirdi.
Girer girmez, genç bir delikanlı ücretimi ödedi ve odama çıktık. Kadirmiş adı, konuştuk biraz ben iç çamaşırlarımı çıkarıp yatakta pozisyonumu alana kadar. O da çırılçıplak kalana kadar kendinden bahsetti. 25 Yaşında fabrika işçisiymiş. Beni methediyorlarmış da ondan bana gelmiş. Neyimi övdüler ki acaba? Güzelliğimi herkes konuşuyordu genelevde, acaba bumuydu çocuga bashettikleri. Saf ve temiz bir tipti. Erkekti işte ihtiyacını giderecekti. En ateşli şekilde karşılık verdim sevişirken. Bana aşık gibi bakıyordu saf, ama ben erkeklere düşmanca bakıyordum Engin'den sonra.
Müşterime vermiş ve altından kalkmıştım. Giyindi ve siktir olup gitti piç kurusu. O günü de müşterilerle yat kalk atlattık ve yattık. Uyumalıydım artık, kirli duygularımı bir kenara bırakıp, yeni günde daha da kirlenmek için, uykuya dalmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GENELEV GÜLÜ [Tamamlandı]
General FictionSaflığın, kirletildiği bir hikaye. Acımasızca bir anlatım ile... Okudukça, o yaşamın gerçek tarafını öğreneceksiniz. Genç bir kız, aldanışı ve kaybedişi... O artık güçlü bir kadın olabilecek mi? Hikaye ağır küfürler ve cinsellik içerebilir.