BÖLÜM 5

63.9K 774 46
                                    

YENİ BÖLÜM İLE MERHABA, KONULARIN DEĞİŞECEĞİ KİLİT BİR BÖLÜMDÜR BUNDAN SONRAKİ BÖLÜMLERDE DAHA ACIMASIZ BİR DİL İLE ANLATIM YAPACAĞIM...İYİ OKUMALAR DEĞERLİ ARKADAŞLAR...
 
Üzüntülerimi dışa vuramadan geçirdiğim uzun bir sürenin ardından, yeni güne uyandım. Aklımdan çıkmıyordu bebeğimi feda edişim. Aklımı oynatabilirdim, ufaktım, genç ve tecrübesizdim. Kaldıramayabilirdim bu olanları, ama kaldıracaktım. Bu süreçte Engin ile, kaç kere hayatımızı kuracağımız üzerine konuştuğumuzu ve onun kaç kez bunu geçiştirdiğini bilmiyorum. O gün eve çok geç gelmemişti. Kendinde gibiydi, içip içip geldiği gibi değildi. Yemek yedik ve ben sofrayı kaldırırken söze girdi.

- Gül hazırlan, çıkalım biraz.
- Ne, dışarı mı çıkacağız?
- Evet çıkalım, hava alalım hem işlerim var biraz.
- Peki Engin, tamam.

Hemen odama koştum. Geldiğimden beri bir nezaket ile bana aldığı bir elbise vardı, onu giydim. Saçlarımı taradım ve hazırdım. Birlikte çıktık ve arabaya bindik. Birşey soramıyordum, sadece merak ederdim onun yaptığı şeyleri. Bu sefer tahmin ettiğimin dışında birşey olacaktı. Ama ben bilmiyordum bunu.

Daha sonra tenha yüksek bir yerde, ağaçlık bir alana geldik ve park ettik. Anlam verememiştim ve etrafa bakıyordum endişeli endişeli. Bunu farketmiş olacak ki, söze girdi:

- Arkadaş gelecek, benimle işleri var.
- Hmm, tamam.

Bir süre bekledikten sonra, yanımıza bir araç yaklaştı. Çok yakında durmadı ama görülebiliyordu. Engin araçtan çıkıp, adamın yanına gitti. Bir süre konuştular ve adam Engin'e bir zarf uzattı. Hala olanları kestiremiyordum, çünkü gerçekten saf bir kızdım.

Az sonra, Engin yanıma geldi ve kolumdan tutup:

- Gel benimle.
- Engin noldu? Nereye?
- Bu arkadaş ile gideceksin, ben de işlerimi halledip geleceğim. Artık iyi bir yola girme vaktimiz geldi.

Bu arkadaş dediği kişi, tipi bozuk ne olduğu belirsiz bir adamdı. Nereye gidecektim ben onunla? Kötü şeylerin içerisine girmeye başladığımı anlamıştım o an. Ancak geç anlamıştım. Aralarından kurtulmak için bir hamle yaptım, fakat adam beni kolumdan tuttuğu gibi kendine çevirerek öyle bir tokat salladı ki, acısını unutamazdım.

Engin aracına doğru uzaklaşıyordu ve adam beni zorla geldiği araca bindiriyordu. Engin'e avazım çıktığı kadar bağırdığım son bir sözüm oldu.

- Allah belanı versin, şerefsiz herif!

Adam beni araca tıkmıştı resmen. Ağlıyordum ve kendimi kaybetmiştim. Nereye gideceğimizi mi düşüneyim, sevdiğim adamın bunu yapmasına mı, bu adamın kim olduğuna mı bilmiyordum. Öyle karışıktım ki anlatamam.

- Kimsiniz siz, noluyor niye aldınız beni? Nereye gidiyoruz?

Cevap vermiyordu adam bir türlü. Ne sorarsam sorayım, o katı halini ve duruşunu bozmuyordu. Çok geçmeden kocaman gri demir kapıları olan, genişçe bir mekanın önünde durdu araba. Benide kolumdan tuttuğu gibi kaldırıma fırlattı.

- Ne neresi burası? Neden söylemiyorsun, kimsin sen? Nereye geldik?

Kapıda erkekler vardı bir sürü. İçeriye doğru giden bir sürü kalabalık erkek topluluğu, bir nehir gibiydi sanki. İçeriye girerken bana bakıyorlardı birçoğu aç gözlülükle. Etrafıma bakıyordum, saçım başım dağılmış ve dudağım patlamış bir haldeydim. Anlayacağınız perperişandım ve olacakları kestiriyor fakat olmamasını diliyordum. Bölüm bölüm evler vardı bu koskoca bahçede. Gece karanlığında nereye girdiğimi okuyamamıştım bile. Her evin önünde grup grup erkekler birikmiş, camlardan içeri bakıyorlardı. İleride bir evin kapısına geldik. O adam erkek grubunu yararak beni içeri sürükledi ve eski ahşap büyük camlı kapıdan içeri fırlattı.

Gözlerim faltaşı gibi açıktı, geldiğimiz yerin bir genelev olduğunu anlamak için, zeki olmama gerek yoktu artık. İçerde mini etekli, sütyenli kilotlu, abartılı makyajlar içerisinde birçok kadın vardı. Pencereden bakan erkekleri davet edercesine sütyenin bir askını indirip, göğsünü gösteren. Eteğini yukarı sıvayan, diliyle azdırıcı hareketler yaparak erkekleri içeri çekmeye çalışan bir sürü kadın.

Bir tanede erkek vardı ortada gezinen, boynuna sarılı pembe otrişi ve dar kadın badysi ile kıvırıyordu resmen. Onun bile yanaklarında allık, dudağında ruj vardı. Ben hayatımda böyle insanlar görmemiştim, korkuyordum.

Adam, ileride masada oturan çemberli kodaman kadınla konuşup, yanıma geldi.

- Kadriye ablanın sözünden çıkmayacaksın, anladın mı lan! Yoksa fena olur bilesin.
- Anladım.

Zorlukla boyun eğmiştim. Buradan çıkma şansım yoktu ve bu apaçık ortadaydı.

Kadriye dediği kadın, çirkefçe bir sesle bağırdı:

- Götür kız şunu, 7 numaraya yerleşsin.

Odam artık ''7 numaralı oda''ydı.

GENELEV GÜLÜ [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin