"İnsan iki küçük et parçasıyla ölçülür; kalbi ve dili..."
Rüya...
"Ben birinden hoşlanıyorum. Yani galiba hoşlanıyorum."dedi tereddütle. Şok olmuş bir şekilde Nisa'ya baktım.
"Çatlatmasana kızım. Kimden hoşlanıyorsun?"diye sabırsıca sordum. Gözlerini devirsede derin bir nefes alıp söylemeye hazırlandı."Her neyse ya. Boşver."dedi tereddütle. Ne diyordu bu kız. İnsan en yakın arkadaşına, dostuna hatta kardeşine nirinden hoşlanır da söylemez miydi?
"Ne demek boşver? Ne demek boşver? Yolarım kızım seni. Anlat çabuk yoksa ben anlattırırım."diye cırladım. Nisa da haklı olmduğumu bildiğinden bir şey söylemeyip göz devirmekle yetindi. Gözlerimi büyütüp üzerine doğru harekete geçince panikle;
"Tamam tamam söyleyeceğim ama bana söz ver. Hiç bir şekilde dalga geçmeyeceksin ve sürekli imalarda bulunmayacaksın."dedi. Sabırsızca kafa salladım.
"Tamam kızım söz. Niye dalga geçeyim."diye tekrar çemkirdim.
"Bak söz verdin.-gözlerimi büyütüyorum- Tamam ya hemen belertme gözlerini. Mmm...Iıı...Şey ben a-ab-binden hoşlanıyorum galiba."dedi masumca. Şok olmuş bir şekilde ona bakıyordum. Tamam tahminlerim vardı ama ne bileyim. Şaşkınlığım yerini heyecana bıraktığında kocaman bir kahkaha attım. Nisa'nın yüzü anında kızarıp bozarmaya başladı. Daha sonra kaşlarını çatıp yerinde dikleşti.
"Ya dalga geçmeyecektin. Söz vermiştin yaaa."diye cırladı. Gülmemi zar zor durdurup derin bir nefes aldım.
"Ya hayır dur bak dalga geçmiyorum. Sadece şaşırdım, özür dilerim."dedim ve kalkıp ona sarıldım. Şuan üstüne gitmiyordum çünkü, belli ki kendine bile yeni itiraf ediyordu. Söylerken kendisi bile şaşkındı. O şaşkınlığını üzerinden atınca en iyi arkadaş görevimi yerine getirerek dalgamı geçecektim. Nisa'ya baktığımda gözlerinden yaşların yuvarlandığını gördüm. Kıyamam, kuzum yaa.
"Nisa, ne oldu? kuzum benim. Neden ağlıyorsun?"diye sordum. Burnunu çekti.
"Ya ben ve M-mus-t-tafa abi imkansız."diye sayıklayıp daha çok ağladı. Çok duygusaldı bu kız ya. Hem Mustafa abi de neydi. İnsan hoşlandığı insana abi der miydi?
"Niye imkansızmış canım. Benim o kütük abim senden iyisini mi bulacakmış. Hem Mustafa abi ne Mustafa desene."diyr kızdım. Göz yaşlarının arasında güldü.
"Ne yapayım dilim alışmış. Daha önce hiç ismiyle hitap etmemiştim."dedi. Gülümseyip onu iyice kendime çektim ve başının üstüne bir öpücük kondurdum. Biraz sakinleşince;
"Hadi şimdi yat. Canını sıkma bitanem. Her şey olacağına varır. Sabah sakin kafayla konuşalım."dedim. Kafa sallayıp gülümsedi ve yanağımı öptü.
"Canım arkadaşım benim."diye şakıyıp yerinden kalktı ve odasına gitti. Arkasından gülüp.
"Deli bu kız."dedim ve bende kalkarak odama gittim. Yarın ola hayır ola.
***
Issız bir uçurumun kenarındaydım. Burası ağaçların olmadığı, her yerin taş ve topraktan ibaret olduğu bir yerdi. Kasvetli bir havası vardı.
Üzerime baktığımda bu ortama tezat bir şekilde bem beyaz bir elbise olduğunu gördüm. Ellerimle kafamı yokladım ve saçlarımın açık olduğunu farkettim. Hızlıca etrafıma baktım, birileri var mı diye. Namahrem birisi beni böyle görebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ömür Sev Beni
Novela JuvenilRavza Korkmaz, 19 yaşında tesettürlü bir genç kızdır. Hayatını islama göre yaşamaya çalışıyordur. Çevreden sessiz ve sakin görünsede çok hareketli ve eğlencelidir. Sinirli bir yapısı olsada genelde etrafına yansıtmaz... Kerim Karayel, 24 yaşında müs...