34.BÖLÜM " Onu Bizden Sen Uzaklaştırdın"

7.1K 472 94
                                    

💎Vote ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim cancağızlarım,💎


💧💐...Sizleri Seviyorum...💐💧

👇👇👇👇👇👇👇👇👇

Onu Bizden Sen Uzaklaştırdın...

"Sevdiğinin acısını yüreğinde hissediyorsan, gerçekten sevmişsin demektir."diye söz okumuştum bir yerde. Bu sözü söyleyen duygusal acıdan mı bahsetmişti? Yoksa fiziksel acıdan mı? Bilmiyordum ama, şuan karşımda yatan adamın vücudunda ki acıyı taa yüreğimde hissediyordum. Hastaneye gelmemizin üzerinden yaklaşık 20 dakika geçmişti ve ben geldiğimizden beri Kerimin yattığı odanın penceresinden ona bakıyordum. Alçıda ki kolu, sarılı başı ve yüzündeki çiziklerle uyuyan güzel adam, benim tanıdığım muzip Kerimden çok farklıydı. En önemlisi o kahvenin en güzel tonu olan gözlerini parlatarak bakmıyordu bana. Güzel sözcükler sıralamıyordu. Koluma dokunan Nisa ile düşüncelerimden sıyrılıp beni yönlendirdiği koltuğa oturmuştum. Yaklaşık 20 dakika önce buraya Nisa ile apar topar gelmiştik. Biz gelirken Kerimin annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın hastane korudorlarını çığlıklarıyla inletmiş, sonra da hemşirelerin vurduğu sakinleştiricinin etkisiyle başka bir odaya alınmıştı. Annesi olduğunu nereden çıkarttığımı soracak olursanız, ancak bir anne evladı için böylesine üzülürdü. Babası da üzülüyordu ama, o sessizce üzüntüsünü yansıtırken Canan hanım ağlayarak belli ediyordu oğluna olan sevgisini. Tekrar daldığımı farkederek yanımda çökmüş bir şekilde oturan Aslı ablaya baktım. Onun için de çok zordu. Kardeşi, canı şimdi bir hastane odasında yatıyordu. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Biraz olsun aklımı dağıtmam lazımdı. Yoksa gözlerimden usulca süzülen yaşlara, güçlü hıçkırıklarım eşlik edecekti. Kendimi bırakmak istemiyordum çünkü, eğer hıçkırıp iç çekmeye başlarsam kendimi durduramazdım. Her zaman güçlü gördüğüm o adamı, hastane odasında ve hastane yatağında gördükten sonra kendimi tutamazdım.

"Ravza, canım."Nisanın fısıltı gibi çıkan sesiyle yaşlı gözlerimi ona çevirdim. Hüzünlü bir ifadeyle bana bakıp elindeki tepsiden bir bardak alıp elime tutuşturdu. Kokusundan anladığım kadarıyla kahveydi.

"Canım istem..."Nisa sözümü kesip kaşlarını kaldırdı.

"Sabaha kadar buradayız muhtemelen. Uykunu açman gerekiyor."diye mırıldandı. Hak vererek uysalca başımı salladım. Bana ufak bir tebessüm göndererek bir bardakta Aslı ablaya verdi. O benim aksime itirazsız bardağı almış ve yüzünü buruşturarak bir yudum almıştı.

Bir yarım saat sonra Kerimin yattığı odaya bir doktor ve bir hemşire girmişti. Biz merak ve biraz da endişeyle odanın küçük penceresinden içeri bakmaya çalışıyorduk. Doktor odadan çıkıp bize yaklaştığında heyecanla ayağa kalkıp doktorun önüne dizildik. O sırada arkamızda da Kerimin babası olduğunu tahmin ettiğim Erkan bey geldi. Adlarını nereden bildiğimi soracak olursanız, daha önce Aslı abladan duymuştum.

"Hastanın MR ve Röntgenini çektik. İç kanama ya da beyinde bir hasar yok. Sol kolda kırık ve sol ayak da incinmiş. Şuanlık hayati tehlikesi yok."dedi ve Acil şifalar dileyerek yanımızdan ayrıldı. Aslı abla heyecanla bana ve Nisa ya sarılırken, ben de mutlulukla gülümsüyordum. Arkamızdan gelen sesle hızla döndüm. Kerimin annesi karşımızda durmuş ve işaret parmağını bana doğrultmuştu.

"Sen!"dedi sertçe. Ne olduğunu anlayamadığım için safça bakarak ona döndüm ve sorgularca kaşlarımı kaldırdım. Konuşmama müsaade etmeden bağırmaya başladı.

"Sen misin oğlumun aklını çelen yobaz? Hah! Sen misin! Oğlum senin yüzünden bu halde. Onu bizden sen uzaklaştırdın." Canan hanım kimseyi umursamadan sözlerini bağırarak sıralıyordu. Aslı abla arası iyi olmamasına rağmen annesini susturmaya çalışıyordu. Karşımdaki kadını anlıyordum. Evladının acısını hissediyordu o oda. Ayrıca benim yüzümden triplerine felan da girmeyecektim. Allah-ü Telalanın taktiriydi. Kazaya da Kadere de inanıyordum, çok şükür.
Ben sessiz kaldıkça Canan hanım daha da sinirleniyordu. Hızlı adımlarla bana yaklaşıp kolumu sertçe tuttu.

Bir Ömür Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin