"Onlar yatsı namazını erken kılmanın tadını bilmezler dostum."
İstemiyorum..."Hastanın kalbinde şu anlık hiç bir sorun yok. Şuan normal odaya alabiliriz. En geç bir kaç güne de taburcu ederiz. Geçmiş olsun. "dedi ve gülümseyerek yanımızdan ayrıldı. Allah'ım çok şükür. Doktor öyle yavaş yavaş konuşunca heyecanlanmış ve korkmuştum. Tekrar hepimiz ağzından bir 'Elhamdilillah' döküldü ve ardından herkezin yüzünde bir gülümseme oluştu. Nisa hızla bana sarıldı. Bende beklemeden kollarımı ona dolayıp sarılmasına karşılık verdim. Nisa bir yandan bana sarılıyor bir yandan da "Allah'ım çok şükür."diye sayıklıyordu. Hasan amcayı bende çok severdim ve onun iyi olmasına çok sevinmiştim. O beni Nisa'dan, babam da Nisa'yı benden bir an olsun ayırmamış. Kendi kızları yerine koymuşlardı. Tabii annelerimiz de aynı şekilde.
Nisa benden ayrıldığında elini tutup."Gözün aydın bitanem."dedim gülümseyerek. Oda kocaman gülümsedi.
"Saol canım, saol."dedi.
Az sonra doktorlar Hasan amcayı normal odaya almışlardı. Abim doktordan haberi alınca babamı aramış Ayşe teyze ve annemi hastaneye getirmesini istemişti.
Şimdi de Ayşe teyze ve Nisa Hasan amcanın yanına odaya girmişlerdi. Bize sizde girin dediklerinde biz kapıdan bir 'Geçmiş olsun' deyip geri dışarı çıkmıştık."Ravza, kızım yoldan geldiniz yorgunsunuzdur. Nisa ile biraz eve gidin de dinlenin."dedi annem.
"Anne Nisa'nın gelmek isteyeceğini sanmıyorum. Babasını yalnız bırakmak istemez."dedim. Düşüncelerim bu yöndeydi çünkü kendimi Nisa'nın yerine koyuyordum. Şahsen ben babamı bırakıp eve gitmezdim. Annem kafasını salladı. Düşününce o da Nisa'nın gitmek istemeyeceğini anlamış olmalıydı. Biz kendi halimizde otururken. Odadan Nisa çıktı ve bize doğru yaklaşmaya başladı. Babama kafasını eğerek bir baş selamı verdi ve gidip anneme sarılıp yanaklarından öptü. Onu bırakınca koşup banada sarıldı ve benimde yanaklarımı önce mıncırıp sonra öptü. Eline vurdum. Annema baktığımda Nisa'ya bakarak 'Deli kız' dedi ve kafasını sağa sola salladı. Nisa'nın bu haline hepimiz güldük. Gözlerim abime kaydığında başını eymiş gülümsüyordu. Ahh beni saf sanıyorlardı ama Nisa da abimde birbirlerinden etkileniyorlardı. İnşallah aralarında bir şey geçsede harama bulaşmadan geçerdi.
***
Nisa ile Ankara'ya gelmemizin üzerinden 2 gün geçmişti. Bu iki gün içerisinde Hasan amca daha iyi olmuştu ve bu günde taburcu oluyordu. Bu gün annemle hastaneye gitmeyip evimizde hem onlar için hemde hasta ziyaretine gelenler için yemek yapacaktık. Nisalar ile evimiz karşılıklı olduğu için yaptığımız yemekleri onlar geldiğinde de onların evine rahatlıkla götüre bilirdik. Sabah erkenden annemle kollarımızı sıvayıp yemek yapmaya koyulmuştuk. Annem ana yemekleri yaparken ben pilavı yapmıştım. En son annem çorba yaptı. Bende şerbetli bir tatlı yaptım ve işlerimiz bittiği için odalarımıza geçtik. Hasan amca saat 10:00 da taburcu olacaktı ve buraya gelmeleri 11:00'ı bulurdu. Şuan saat 10:30'du. Hemen odama girip kıyafetlerimi hazırladım. Daha sonra da banyoda kişisel işlerimi bitirip misafir karşılamak için uygun olacak kıyafetlerimi giydim.
Ben tam odamdan çıkarken kapı çaldı. Koşup kapıyı açtım. Gelenler abim ve babamdı. Karşı dairenin kapısında da Nisa ve Hasan amca görünüyordu. İkisinede bir baş selamı verip Hasan amcaya başım eğik bir şekilde."Geçmiş olsun."dedim. Oda kafasını sallayıp "Saol kızım."dedi ve babamada görüşürüz diyerek eve girdi. Babamlarda içeri girince kapıyı kapattım ve onların montlarını alıp içeri buyur ettim. Babam gülümseyip önden oturma odasına giderken. Abim kolunu omzuma atıp diğer eliylede eşarbımı bozdu.
"Abi yaa. Ne kadar uğraştım ben o eşarba biliyor musun sen!"diye çemkirdim. Ciddiydim. İki saat aynanın karşısında uğraşmıştım. Abim bütün dişkerini ortaya serecek şekilde sırıttı ve kafama vurup içeri kaçtı.
"Yaaaaa"diye cırlayıp peşinden koştum. Evde o önde ben arkada koşmaya devam ettik. Ta ki ikimizde popolarımıza annemin terlik görünümlü füzesini yiyene kadar.
***
Öğlen olmuştu ve yavaş yavaş Nisaların evine misafirler hasta ziyaretine gelmeye başlamışlardı. Annemin talimatı üzerine bende gidip Nisa'yı çağırmıştım ve beraber bizim evdeki yemekleri onların evine taşımıştık. Onlarda da bir salata yapıp yemekleri servise hazır hale getirmiştik. Mahalledeki komşular ve Nisa gilin akrabaları gelip giderken kadınlar Nisa ve bana adeta tükürük banyosu yaptırmışlardı. Hele bizim mahalledeki Necla teyze resmen suratıma balgam atmıştı.
Ayyy tövbe estağfirullah. Şuan iç sesimle bir olup insanların Gıybetini yapıyordum. Allahım sen affet.Akşam olduğunda biz ailecek kendi evimize geçmiştik. Hep beraber saf oluşturduk ve abimin imam olması eşliğinde yatsı namazımızı kıldık. Namaz ve tesbihatten sonra babam ve abim odalarına uyumaya gittiler. Annem ve bense bir çay demleyip oturma odasındaki kanepelerde karşılıkşı çayımızı içtik. ^Çay'ı bize helâl kılan rabbimize şükürler olsun.^
Annem çayını önündeki sehpaya koydu ve yerinde dikleşti. Anlaşılan bana bir şey söyleyecekti. Boğazı temizleyip konuşmaya başladı.
"Kızım, şimdi sana bir şey söyleyeceğim. Sözümğ kesme ve sonuna kadar dinle."dedi. Bende kafa salladım. Hayırdır inşallah.
"Hani Necla teyzen varya-onayladım- o bu gün siz mutfaktayken yanıma geldi. Seni çok sever biliyorsun."dedi. Allah razı olsun ne diyim. Kafa salladım ve annem de devam etti. Bu muhabbetin sonu nereye gidiyor merak konusuydu.
"Onun bi oğlu var adı Ömer. O seni görmüş beğenmiş ve annesine söylemiş..." sözünü kesip "Anne..."diyordum ki kaşlarını çatıp oda benim sözümü kesti.
"Sözümü kesme demedim mi sana? Bi daha kesersen terliği yersin ona göre.-Elimle ağzıma fermuar çekiyormuş gibi yaptım- nerde kalmıştım? Hıh annesine söhlemiş. Annesi de bu gün bana söyledi yarın çayımızı içmeye gelecekler. İsteme gibi değilde tanışma gibi bi şey olacak. Gözlerini belertme hemen gelince illa evleneceksiniz diye bi şey yok. Hem bak çocuk çok ahlaklı. Bizim mahalledeki caminin müezziniymiş. Babanda tanıyo ve çok seviyo çocuğu. 22 yaşındaymış ve bu sene dışardan İlahiyatı bitirmiş."dedi ve derin bir nefes alıp tepkime baktı. Hızlıca kafamı sağa sola salladım.
"Olmaz anne istemiyorum. Ben daha okuyorum ya hem sen niye kabul ediyorsun."diye hızlıca konuştum. Annemin kaşları derince çatıldı.
"Ne yapsaydım kızım? Evime geleceğim diyen misafire gelme mi deseydim. Hasbin Allah."diye kızdı annem. Ama şuan annemin sinirli olması ve ya kızması benim için bir şey ifade etmiyordu. Çünkü bende sinirliydim.
"Hadi eve gelen misafir geri çevrilmez onu anladım. Söyleseydin benim kızım okuyo, daha yeni İstanbula gitti okumak için deseydin."diye çemkirdim. Fakat annemin o ateş fışkıran bakışlarından sonra dediğime, diyeceğime pişman olmuştum.
"Okuduğunu söyledim tabii ki ama kadın olsun biz gelelim dedi. Ayrıca evliyken okunmaz diye bir kural mı var. Hem sen bana çemkirme bakıp. Anneye çemkirilmez dilin taş olur."dedi o meşhur repliğini kullanarak. Kanepeden kalkıp annemin yanına oturdum ve sarıldım. Biliyordum şimdi şakaya vursada kırılırdı o.
"Annecim, canımcım, bitenecim ben sana bağırmak istemedim. Özür dilerim. Sadece istemiyorum ve istemediğim bir şeyi yapmak sinirlerime dokunuyo."dedim. Annemde dayanamayıp bana sarıldı. Onun gönlünü almak bu kadar kolaydı işte. Bakışları hemen yumuşayıp yerini şefkate bırakmıştı."Yavrum, bak biliyorum istemiyorsun ama gelsinler bi konuşun istemezsen olumsuz cevabını verirsin. Şimdi biz direk geri çevirirsek ayıp olur annecim."dedi sakince. Kafa salladım. Umarım şu görüşme işini kazasız belasız atlatırız. Hadi hayırlısı.
"^Çayı bize...^ Kısmı Alıntıdır"
Umarım beğenirsiniz. 😟😊
Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ömür Sev Beni
Ficção AdolescenteRavza Korkmaz, 19 yaşında tesettürlü bir genç kızdır. Hayatını islama göre yaşamaya çalışıyordur. Çevreden sessiz ve sakin görünsede çok hareketli ve eğlencelidir. Sinirli bir yapısı olsada genelde etrafına yansıtmaz... Kerim Karayel, 24 yaşında müs...