18.Bölüm "Göz Yaşları"

9.8K 565 48
                                    

Bu bölümü kankalarım serapyanbas ve cool_hafize ye ithaf ediyorum. Sizi seviyorum canlar...

Göz Yaşları...

Ne diyecektim? Ne cevap vermeliydim? Cidden...Cidden bilmiyordum. Aslında cevabıma en büyük etken Kerim'i daha yeni tanımış olmamdı. Tamam, onu sevdiğimi deşünüyordum ama onun beni sevdiğinden emin olamıyordum. Hem o nasıl cesaret etmişti daha yeni tanıdığı bir insana evlenme teklifi etmeye. Saçma galiyoru biraz. Özellikle ilk defa Aslı abla'nın evinde karşılaştığımızda feracemin cebinden çıkan o kağıt, beni tedirgin ediyordu.
Birde annem ve babam vardı. Aslına bakarsanız benim İstanbul'u yazdığımdan ailemin haberi yoktu. Kazanınca söylemiştim ve ailemin özelliklede babamın rızası olmamıştı. Bana güveniyordu fakat yalnız yapamayacağımı, başaramayacağımı düşünüyordu. Bu düşünceden onu yalvar yakar vazgeçirip buraya yani İstanbul'a gelmiştim.

-Sınav sonucu'nun açıklandığı gün-

Korkarak, gittim babamın yanına. Bir cahillik edip onlara tercihlerime İstanbul'u yazdığımı söylememiştim. Az önce sonuçlara baktığımda İstanbul'u kazandığımı görmüştüm. Her ne kadar sevinsem de, içimde ister istemez bir korku oluyordu. Ya babam izin vermezse?

"Baba,-sertçe yutkundum- ben bir şey yaptım. Tercihlerime İstanbul'u ilk sıraya yazmıştım ve kazanmışım."deyip gözlerimi yere indirdim. 1-2 dakika bekledim ama babamdan hala ses gelmiyordu. Usulca kafamı kaldırdığımda babamın hala bana baktığını fark ettim. Sakince bir nefes aldı babam.

"Neden böyle bir düşüncen, isteğin olduğunu bize söylemedin?"diye sordu aynı sakinlikle. Gözlerim şimdiden doluyordu. Böyle bir şeyi gizlediğim için çok utanıyordum.

"Özür dilerim. Ne de olsa kazanamam düşüncesi ile yazmıştım ama kazandım."diye mahcupca konuştum.

"Gitmek istiyor musun?"diye sordu. Utançla kağamı eğdim ve kısık bir tonda cevap verdim.

"Evet, izin verirseniz istiyorum."dedim. Babamın gözleri dolmuştu.

"Kızım, biz senden nasıl ayrılacağız?"deyip yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı. Bende kollarımı beline dolayıp babama sarıldım.

"Baba, söz veriyorum. İstanbul'a gittiğim de kendime sahip çıkacağım."dedim göz yaşları içinde. Babam da ağlıyordu. Burnunu çekip konuştu.

"Ona şüphem yok kızım. Ama benim korktuğum şeyde orada birine gönlünü kaptırır bizi erkenden bırakırsın diye."dedi. Kafamı şiddetle iki yana salladım.

"Babacım, sizi bırakmayacağım."dedim.

-Günümüz-

Babama verdiğim bu sözün üzerine bunu yapamazdım.

"Kerim bak, ben yapamam..."diye zorlukla konuşurken Kerim sözümü kesti.

"Ravza, ne olursun bunu bana yapma? Hemen cevap verme. Bi düşün."diye yalvarırcasına konuştu. Kendimi daha fazla tutamadım ve gözlerimden yaşlar süzüldü. Kerim bu yaşlara şaşırsada gözlerinde bir umut ışığı yandı. Kafamı iki yana salladım.

"Kerim, asıl sen yapma."dedim. Kerim hızla konuştu.

"Bak Ravza, evlilik demek imanını tamamlamak demek. Evlilik demek seni cennete götürecek birini bulmak demek. Ben imanımı seninle tamamlamak istiyorum, ben seninle önce nikah masasına sonra cennete gitmek istiyorum Allah'ın izniyle."dedi. Bu sözleri beni etkilemişti fakat olmazdı, biz olmazdık.

"Özür dilerim. Hayır. Babam'a söz verdim. Ona bunu yapamam. Hoşçakal."dedim. Göz yaşlarımın içersinde ve arkamı dönüp koşmaya başladım. Bir yandan ağlıyor bir yandan da elimden geldiğince hızlı koşuyordum. Son kez Kerim'in arkamdan;

"Ravzaaaaaa."diye bağırdığını duydum. Seni Seviyorum Kerim KARAYEL.

***

Nisa'dan

Ben Nisa, Nisa Bozkurt. En yakın arkadaşının abisine aşık olan o saf kız. Nasıl olmuştu böyle bir şey ben bile anlamıyordum. Küçüklüğümden beri tanıyıp 'Mustafa abi' dediğim çocuğa aşık olmuştum. Ahh hiç unutmuyordum mahallenin bütün çocukları toplanıp saklanbaç oynadığımızı. Herkes saklanır ben orta da kalırdım hep. O zaman o da saklandığı yerden çıkar benide yanına alarak ikimizin sığabileceği bir yer bulurdu. O, ben ve Ravza evcilik oynardık mesela. Bunu da hiç unutmuyordum. O zamanlarda da ben anne, Mustafa baba, Ravza ise çocuk olurdu. Bu hiç değişmezdi ve ben o günleri özlemiştim. İkimizde büyüyüp ergenliğe girene kadar hep konuşur, oyun oynardık. O günlere dönmeyi çok isterdim. Bu arada artık abi değil Mustafa diyordum. Sağolsun Ravza zorla dilimi Mustafa demeye alıştırmıştı. Hayır yani, Ankara'ya gittiğimizde karşılaşsak ne diyecektim. O kadar zaman sonra Mustafa mı diyecektim?
Karışık kafamı dağıtmak için kafamı iki yana sallayıp odama gittim. Bu gün dersimiz olmadığından okula gitmemiştik ve Ravza erkenden çıkmıştı. Bende uyandığımda basit bir kahvaltı yapmış ve kapalı televizyona bakarak düşüncelere dalmıştım. Odamdaki bilgisayarı aldım ve yatağıma oturdum. Açma-kapama düğmesine bastığımda açılmadığını gördüm. Bir kaç defa daha denedim fakat yine olmadı. Ara sıra geç açıldığı oluyordu ama şimdi hiç açılmıyordu. En yakın zamanda bilgisayarımı bir servise vermeliydim. Bilgisayarı açamayınca uyumaya karar verdim. Yatakta sağa-sola dönerk yaklaşık bir yarım saat geçirdim. En sonunda Ravza'nın odasına gittim ve onun bilgisayarını alarak kendi odama döndüm. Ravza ile aramızda senin malın ve ya benim malım muhabbeti hiç olmamamıştı, olmazdı. Bu sebeple rahatca o benim, bende onun eşyalarını izinsiz kullanıyorduk.
Sosyal medya hesabıma girmek için istediğim siteye tıkladığımda karşıma Ravza'nın çıkış yapılmayan hesabı çıktı. Tam çıkış yapacakken gelen kutusunda bir mesaj olduğunu gördüm. Nefsime hakim olamayıp tıkladım çünkü bu mesaj ortak ilk okul arkadaşımızdan dı. Sonra Ravza ya söylerdim ne de olsa. Ravza pek böyle şeyleri sorun etmezdi.
Bu düşünceyle mesajı okumamla gözlerimden yaşların süzülmesi bir oldu.

1 Yeni Mesaj:Eslem Tahir

"Selam Ravza,
Senden bir şey rica edeceğim. Hatırlarsan sana anlatmıştım. Bir kaç defa abinle okulda karşılaştık ve konuştuk diye. Bu karşılaşmalar hoşuma gitmeye başladığında abinden hoşlandığımı anladım ve onun da benden hoşlandığını düşünüyorum. Ona açılmam konusunda bana yardım eder misin?"

Şimdi benim halim ne olacaktı?

Sevgili Dostlar,

ALLAHA EMANET OLUN...
Birde, rica etsem bir diğer kitabım "Gözlerime Bakma"ya bakarsanız sevinirim.

Bir Ömür Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin