"Ah bu gitmeler azizim. Asıl beni benden alan bu gitmeler. Beni yıkan bu yok oluşlar."Gitmeler...
Yok olmak neydi?
Bedenin göçü mü? Ruhun göçü mü?
Bir insan son nefesini verip ölünce mi daha çok acı çekerdi? Yaşarken ölünce mi?
Bana göre yaşarken ölmek, en acısıydı. Her nefeste acı çekmek, her yerde ki anılarla kaybolmak.
Bir de acını bile doya doya yaşayamamak vardı. Tıpkı benim gibi. Kapının önünde abimle karşılaşınca ve abim benim perişan hâlimi görünce konuşmak için eve gelmişti. Her ne kadar ona sonra konuşmak istediğimi söylesem de dinlememişti. Şimdi ise yaşanan olayları benden dinlemiş ve adeta köpürmüştü. Ona Kerim'in beni aldattığını soğuk kanlılıkla anlatmış olsam da içten içe utanıyordum.
Bu ne çelişkiydi ki ayıbı yapan o'yken, utanan bendim.
"Geberteceğim o herifi. Doğduğuna pişman edeceğim!"diye haykıran abimle düşüncelerime ara verip dönen başımı umursamadan hızla oturduğum koltuktan kalktım ve koluna yapıştım.
"Yapma abi."diye fısıldadım gözlerine bakarak. Artık dayanma gücüm kalmamıştı. Allah affetsin ki, bu yaşananlar bana ağır geliyordu.
"Ne demek yapma Ravza! Öylece boşmu verelim?"diye tekrar bağırdı. Tam o sırada kapı çalmaya başlayınca Nisa gidip kapıyı açtı. Bense abime yalvarıyordum.
"Evet abi, boşverelim. Değmez bu saatten sonra."dedim. Bir anlık gözlerim kararınca sendeledim. Abim
"Ravza!"diye haykırarak beni kucakladı. Ona sakin olmasını söylemek istedim ama dudaklarımı bile hareket ettirmek oldukça zor geliyordu. Daha fazla kendime hakim olamayıp, boşluğa düştüğümde son gördüğüm Nisa ve Aslı ablanın bana doğru koştuğuydu.
*****
Boğazımda ki yanma ve başımda ağrı eşliğinde gözlerimi açtığımda beyaz tavanla karşı karşıya geldim. Ben nerede olduğumu anlamaya çalışırken yanımda ki perde açıldı ve Nisa'yla abim göründüler. Nisa ağladığını ortaya seren gözleriyle yanıma gelip boynumu kucakladı. Elimi hafif kaldırıp omuzlarına yerleştirdim. Nisa benden ayrılıp abime ters bir bakış attı. Onun bu haline gülümsemek istesem de dudaklarım yana kıvrılmıyordu.
Stres ve yorgunluğun sebep olduğu bir baygınlık geçirmişim ve onlar da apar topar beni buraya getirmişler. Doktor ise bir serum bağlamış ve bitince gidebileceğimizi söylemiş.
Nihayet serumum bittiğinde hemşire gelip iğneyi çıkarttı ve bende ayaklandım. Hâlâ tam olarak dengemi sağlayamadığım için Nisa koluma girip bana yardımcı oldu. Tam o sırada perde hızlıca açıldı ve içimi yakan kahve gözler göründü. Ben şaşkınca bakarken ne olduğunu anlayamadan abim atılıp Kerime kafa attı. Ben ve Nisa korkuyla çığlık atarken abim durmadı ve Kerime yumruklarını indirmeye devam etti.
"Ne işin var lan burada! Hangi yüzle geldin!"diye bağırıyordu. Nisa, beni bırakıp onları ayırmaya çalışırken bir kaç adam gelip ikisini ayırdı. Bu yaşanan olaylar benim hayatımda olmayan şeylerdi. Benim hayatım hep sakindi taa ki Kerim hayatıma girene kadar. Ben yine ve yine düşüncelere dalmışken abim bağırmaya devam ediyordu.
"Defol git buradan. Gözüm görmesin seni. Ravza'yla da en kısa sürede boşanacaksınız."
Abimin sözleri onunla olan nikahımızı getirdi aklıma. Hâlâ Allah katında eşimdi Kerim.
Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Elimi duvara dayayarak ayakta durmaya çalıştım.
"Asla!"diye haykırdı Kerim. "Asla onu bırakmam!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ömür Sev Beni
Novela JuvenilRavza Korkmaz, 19 yaşında tesettürlü bir genç kızdır. Hayatını islama göre yaşamaya çalışıyordur. Çevreden sessiz ve sakin görünsede çok hareketli ve eğlencelidir. Sinirli bir yapısı olsada genelde etrafına yansıtmaz... Kerim Karayel, 24 yaşında müs...