25.BÖLÜM "Hastane"

9.1K 519 59
                                    

Yukarıda 👆👆👆 canım kankamla bölüm diyaloğumuz var. Seni seviyorum serapyanbas. Kuzum benim😊😍

Hastane...

...Ondan başkasına bakmayacağıma ve zamanı gelince onunla evleneceğime dair bir söz."dedi.

"Eee...Sen ne dedin?"diye sordum.

"Iıı...Tamam dedim kızım ne diyeceğim."dedi birden. Gülüp sıkıca ona sarıldım.

"Abim sana bildiğin evlenme teklifi etmiş desene ya."dedim. Güldü ve kafasını salladı.

*****

Güne gözlerimi alarm sesiyle açtım. Hızlıca yerimde doğrulup banyoya gittim. Kişisel işlerimi halledip abdest aldım. Odama dönmeden önce Nisayı uyandırdım ve kendi odama girdim. Üzerime parlement mavisi bir etek ve kendi beyaz olan ve çiçek desenleri olan bir gömlek giydim. Başıma da yine parlement mavisi bir şal taktım ve odamdan çıktım. Mutfağa girip klasik kahvaltılıklarla bir kahvaltı hazırladım. Kısa süre sonra Nisa da gelince masaya oturduk. Nisa ya bakıp imalı imalı sırıttım.

"Ne var?"diye mırıldandı bakışlarımı görünce. Sırıttım.

"YENGEME bakamaz mıyım?"dedim ve sandalyeden kalkmaya hazırlandım.

"Ravzaaaaa."diye cırlarken gülerek kapının önüne kaçtım. Askıdaki feracemi ve dolapta ki spor ayakkabımı alarak dışarı çıktım.

"Masayı da topla bir zahmet."diye seslendim. Nisa cırlasa da 5 dakika sonra yanımdaydı. Oda benim gibi feracesini ve ayakkabısını giyince beraber apartmandan çıkıp arabaya bindik.

İstanbul trafiğini de atlatıp fakültenin önüne geldik. Arabayı park ettim ve indim. Nisa da arkamdan inince okula doğru yürüdük. Okula gelince ayrılarak kendi amfilerimize dağıldık.
Sıkıcı ve uzun bir dersin sonunda okuldan çıkıp arabaya bindim. Nisanın dersi önce bitmişti ve o yalnız kalıp biraz dolaşmak istemişti. Elimi çantama atıp içinden flash beak'ı (Tam olarak nasıl yazıldığını bilmiyorum :)) çıkarttım. Elimdeki flashı teyibin usb kısmına taktım. Yüklediklerimden hareketli bir parça açarak arabayı eve doğru sürdüm.

Sıla-Aslan Gibi

Aynı şarkıyı başa sararak eve geldim. Gerçekten güzel bir şarkıydı. Arabayı apartmanın önüne park ettim ve indim. Kapıya geldiğimde anahtarımı çıkararak kapıyı açtım ve merdivenlere yöneldim. Başım eğik bir şekilde yürürken birine çarptım. Kafamı kaldırdığımda karşımda Kerim'i gördüm. O anki şaşkınlıkla dengemi kaybederken Kerim ellerini bana doğru uzattı. Koluma tam dokunmuştu ki yere düştüm. Ayağımdaki keskin acıyla istemeden çığlık attım. Kerim korkuyla bana bakarken gözlerim acıyla dolmuştu.

"Ravza? İyi misin?"diye bağırdı Kerim. Başımı iki yana sallayıp dolan gözlerimi havaya kaldırdım. Elimle bileğimi tutarken acıyla mırıldandım.

"Bileğim...Çok acıyor."diye. Kerim bana doğru uzanınca canım yansa da kendimi geri çektim.

"Hayır Kerim, dokunma."dedim. Kerim sinirle bana baktı.

"Saçmalama Ravza. Mecburiyet diye bir şey var. Seni burada ölüme mi terk edeyim."diye kükredi. Korkuyla geri çekildim.

"Kerim, olmaz diyorum."dedim. Kerim sözlerimi umursamadan ellerini bacaklarımın altından geçirerek bir çırpıda beni kucağına aldı. Ne kadar itiraz etsem de merdivenlerden inmeye başladı. Onun kollarında olmak acımı flan unutturmuştu. Bu düşüncenin ne kadar utanç verici olduğunu farkedince yanaklarımın yandığını hissettim. Allah'ım sen affet.
Kerimin yeni aldığını düşündüğüm arabasının yanına gelince beni kapıya yaslayarak ön kapıyı açtı. Utançtan ölünüyorsa eğer ben az sonra gidiyorum. Hakkınızı helal edin.

Bir Ömür Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin