22.BÖLÜM "Kız Kınası"

9.8K 558 84
                                    

Selamun Aleyküm Dostlaaarrr,

Umarım güzel olmuştur.

Kız Kınası...

"Ravzam, kalk hadi annem."diye mırıldandı annem. Güne gözlerimi annemin sesiyle açmak paha piçilmezdi. Sabah namazına da babamın evde verdiği kısık sesli sabah ezanıyla uyanmıştık. Bunu küçükken yapardı ve gerçekten etkili oluyordu. Aynı zamanda o güzel ezan sesini evinizde duymak bir başkaydı.

"Anne birazcık daha, lütfen."diye mırıldanırken aynı zamanda kafamı da yorganıma gömmüştüm. Havalar soğuktu ve ev her ne kadar sıcak olsada insan ürperiyordu.

"Yavrum ama kalkman lazım. Hem az sonra Ayşe teyzenler kahvaltıya gelecek."dedi. Gözlerimi sakince açıp kocaman gülümsedim.

"Eski günlerdeki gibi, ha?"diye şakıdım. Çoğu insanın aksine ben yeni uyandığım da gayet dinç oluyorum.
Annem bu halime gülüp alnıma yumuşak bir öpücük kondurdu.

"Evet bitanem."diye şefkatle konuştu. Gülümsedim.

"Hayırlı sabahlar."diyerek yerimde doğruldum. Annem gülümseyerek başını salladı ve odadan çıktı.

Hızlıca yatağımı toplayıp odamdan çıktım. Banyo da kişisel işlerimi hallederek odama geldim. Dolabımın karşısına geçip içinden günlük kıyafetlerimden çıkartarak giydim. Başıma da bir yemeni takıp odadan çıktım. Oturma odasına girdim ve koltukta oturan babamın yanına giderek yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

"Hayırlı sabahlar babam."diye şakıdım. Babam da gülüp omzuma kolunu koyarak sarıldı.

"Hayırlı sabahlar canım kızım."dedi ve yanağımı kocaman öptü. Annemin mutfaktan duyulan cırlamasıyla sıçrayarak mutfağa koştum.

"Ravzaaaa, gelip yardım etsene be evladım."diye. Allahım beni uyandıran annemle bu kadın aynı kişi miydi. Sabah o kadar yumuşakken şimdi adeta beni boğacaktı. Mutfağa girerek

"Efendim kraliçem?"diye şakıdım. Annem kahkaha atarak bana bakıyordu. Az önce evi inleten kendi değilmiş gibi.

"Rekor kırdın kızım. Tam 7 saniyede mutfağa geldin. Bundan sonra seni hep böyle çağıracağım."dedi. Gözlerimi -çaktırmadan- devirsemde bende kendimi tutamayıp güldüm. Deli kadın.

"Alemsin anne."demeyi de ihmal etmedim. Başındaki yemenisini çekiştirip kıkırdadı.

"Hadi hadi çok konuşma da şu patatesleri kızart sonrada onu da sofraya getir. Ayşe teyzenler az sonra gelir."dedi. Kafa sallayıp ocağın başına geçtim. Annem köfteleri kızartmıştı. Annemin hazırladığı patatesleri soyup yıkayarak doğradım. Daha sonra tuzlayarak ocakta ısınan yağın içine attım. Aklıma çocukluğum daha doğrusu çocukluğumuz gelmişti. Küçükken annemler patates ve köfte kızarttığında Nisa ve benim tabaklarımıza eşit şekilde koyarlardı. Nisa ile bende benim tabağımda ki köfteleri Nisa'nın tabağına, onun tabağında ki patatesleri de benim tabağıma aktarırdık. Çünkü ben patatesi Nisa ise köfteyi daha çok seviyordu. Bunu yapmak küçükken bize büyük bir mutluluk veriyordu. Bende tıpkı küçüklüğümüzde ki gibi patatesleri ikimizin tabağına eşit koydum. Üstüne de yine eşit köfte koydum. Biz hala o afacan çocuklardık.

*****

Nisalar gelmişlerdi ve biz masaya oturmuştuk. Tabii önce babam ve Nisa'nın babasının servislerini yapmıştık. Nisa masada önüne koyduğum köfte ve patatese bakarak gülümsedi. Onunda aklına aynı şeyler gelmiş olmalıydı. Bende yanına oturunca tabağını eline alarak benim tabağıma yaklaştırdı ve patateslerini yavaşca benim tabağıma boşalttı. Bende gülümseyerek köftelerimi onun tabağına boşalttım. Annem ve Ayşe teyze bizim bu halimize kahkaha attılar. Nisa ve bende onlara katıldık. Gülmemiz durunca Nisa merakla annemlere baktı.

Bir Ömür Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin