Adeline: Hala bilinmeyen numara olarak kayıtlısın.
Adeline: Bu garip
Adeline: İsmini söylemeyeceğini biliyorum ama onun yerine sana hitap etmemi gerektirecek başka bir şey söylemelisin.
Bilinmeyen Numara: Bana ilk mesajı sen attın ve şuan bunun nasıl motivasyon sağladığını tahmin bile edemezsin Adeline.
Bilinmeyen Numara: Seni seviyorum biliyorsun, değil mi?
Bilinmeyen Numara: Bunu rahatlıkla söyleyebilmenin nasıl rahatlatığını tahmin bile edemezsin.
Bilinmeyen numara: Seni seviyorum Adeline.
Bilinmeyen Numara: Seni çooook seviyorum.
Bilinmeyen Numara: Tanrı'm sana delilerce aşığım.
Bilinmeyen Numara: şu an ne denli sırıttığımı tahmin bile edemezsin.
Bilinmeyen Numara: Neyse öhm, sakin olmalıyım.
Bilinmeyen Numara: Bu arada bana Ed diyebilirsin.
Adeline: Şu an anlamsızca telefona bakıp sırıtıyorum.
Adaline: Her halde bunları söylerken yanımda olsan yanaklarını mıncırabilirdim.
Adeline: Öhm, herneyse.
Adeline: Konuyu değiştiriyorum
Adeline: Şu an spor salonunda maçı seyretmek için olanlar arasında mısın?
Ed: Yanaklarımı mıncır Adeline.
Ed: Bunu istiyorum.
Ed: Tanrı'm şuan bu aptal maçı kazanmaktansa yanaklarımı mıncırmanı istiyorum.
Adeline: Oh, oyuncu musun?
Adeline: Hem popülersin hem basketbolcu.
Adeline: Her neyse bunu maçtan sonra konuşuruz.
Adeline: Bol şans diliyorum. İyi oyna Edie ve dikkatimi çek.
***
"Harry'nin ne kadar iyi oynadığını fark etmeyen yoktur herhalde. Normalde de iyi oynardı ama bu gün efsaneydi." kantin de oturup Ric'in maçtan sonra yıkanıp yanımıza gelmesini beklerken Amelia ile maç hakkında konuşuyorduk ve son söylediği şey ile kafamı onu onaylar biçimde salladım.
Tamam, Harry normalde takım kaptanı ve iyi bir oyuncuydu ama bu gün Amelia'ın dediği kelimeyle efsaneydi. Resmen maçı her iki takım yerine tek başına oynamıştı.
"Aynen, bu gün Styles'ın günüydü."
"Kesin, maça başlamadan önce güzel bir şans öpücüğü aldı."
Umursamazca omuz silkerken aklıma Ed geldi. Ona maça başlamadan önce iyi şanslar dilemiştim ve onu bulmak için maçı dikkatli izleyeceğimi kararlaştırmıştım ama bunların hepsi Harry Styles ve gösterilerinden önceydi. Maç başladıktan sonra bırakın Ed'i aramayı Ric'i bile izleyememiştim. O denli Harry'e yoğunlaşmıştım.
"Richard geldi."
Amelia'nın söylediği şey ile kafamı kaldırıp kantinin giriş kapısına çevirdim. Ric takımdaki en yakın arkadaşı olan Alex'le geliyordu gülerek. Arkasında gürültü yapan kişilerle bakınca gözlerim Harry'nin gözleri ile çakıştı.
Sanki saf mutlulukla gözlerimin içine bakıyordu. Tedirginlikle bakışlarımı kaçırdım ve gözlerimi Ric'e diktim. Alex'le konuşmasını kesip güler yüzle bana bakıyordu.
Daha sonra Alex ile Amelia ile oturduğumuz masaya kuruldular.
"Çocuklar bu gün çok iyidiniz diyecektim ama sizi görmedim bile." Yorum Amelia'dan güler bir şekilde gelmişti.
"Aslına bakarsan oyundayken ben bile oyunda olduğumun farkında değildim. Bir ara Harry'e tezahürat yapacağımı zannetim ama sporcu kişiliğim ile bunu hemen önledim." Alex samimi bir şekilde yorumuna cevap verdi.
"O kadar abartılacak bir şeyi yoktu. Gösteriş budalası sadece." Ric homurdanarak konuştu.
Bakışlarımı arkadaşımaçevirdim. Masaya gelmeden önce Alex ile gülüyordu ve bakışları bana çevirirkende gülüyordu ama Harry hakkında ki yorumları duyunca gerildiği belliydi. Daha fazla morali bozulmasın diye elimi masanın üzerinde olan elinin üzerine koyup gülümsedim. "Gösteriş meraklısı işte, sende dedin." Sözlerim sayesinde Ric'ten samimi bir gülümseme aldım ve bu dudadklarımın daha çok yukarı kıvrılmasına sebep oldu.
Bu ortamı bozan ise aniden ikimiz arasına giren bir kafa ve ses oldu. "Gençler kutlama için her zaman ki yer." Konuşan basket takımından biriydi. Aniden araya girmesi ürkmeme sebep olduğu için kendimi toparlamak adına bir kaç kere nefes verdim ve hala aramızda olan kafadan uzaklaşmak için kendimi geri çektim.
"Bunu belli bir mesafeden de söyleyebilirdin Russo."
Haklı tepkiyi veren Ric'di. Russo gülümsedi ve elini her neyse dercesine salladı.
"Ee, ne dersiniz?" Bakışları masadaki herkes üzerinde dolandı.
Başta gelmeyeceğimi bildirmek için konuşacaktım ama daha sonra Ed'in basketbol takımında olduğu aklıma geldi. Yani kutlama için oda orada bulunacaktı. Bu onu bulmam için güzel bir yol olabilirdi.
"Ad, gidelim mi?" Soru Ric'tendi. Cevabıma göre hareket edeceği çok belliydi çünkü o genelde benim dediklerime ve cevaplarıma göre hareket ederdi.
"İyi olur."
Benden sonra Alex ve Amelia'dan da onaylıyıcı cevaplar çıktı. Russo tatmin olmuşcasına yanımızdan ayrıldı ve bizim arkamızda olan diğer tüm basketbol oyuncuların olduğu masada Harry'nin yanına oturdu.
Harry, Russo yanına oturur oturmaz omzuna arkadaşça gibi gözüken ama sert olduğunu belli eden bir yumruk geçirdi. Bu gözlerimi devirmeme yol açarken sonra dediği kelime ile kaşlarım istemsizce çatıldı.
"Bi daha ki sefere Russo onun yanına o kadar yaklaşırsan tek acıyan şeyin omzun olmayacak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly || Styles
FanfictionBilinmeyen Numara: Sana bakmak güneşe bakmak gibi, can yakıcı ama göz kamaştırıcı.