Aşırı yüksek sesin doğurduğu gürültünün merkezindeydim. İnsanlar bedenlerini arsızca birbirlerine sürtüyordu ve bu iğrençti. Aslında burada olmak iğrençti. İlk defa böyle bir yere gelmiyordum ama her geldiğimde de aynı tiksintiye sahip oluyordum.
Gözlerim tekrardan oturduğumuz masada gezdiğinde derin bir nefes vermekten kendimi alamadım. Buraya gelme nedenim Ed'in kimliğini açığa çıkarmaktı ama bu kadar yüksek ses ve birbirine sürten insan topluluğu aklımın ucunda yoktu.
"Ad, içecek bir şeyler alıcağım. Sende istiyor musun? Alkolülüler hariç tabii." Soru Ric'ten gelmişti. Buraya geldiğimizden beri yanımdan sadece içki veya dans etmek için ayrılıyordu.
Kafamı olumsuz anlamda salladım. Peki diye mırıldanıp yanımdan ayrıldı. Gözlerim istemsizce tekrardan masada gezdi. Buraya gelirken basketbol takımında ki yedekler dahil herkes vardı ama şimdi toplasan sadece dört kişi kalmıştık. Bunlar; ben, Male, Male'in sevgilisi Linda ve Harry'di. Male ve Linda karşımda yan yana otururken, Harry çaprazımda aramıza bir kişinin girebileceği bir mesafede duruyordu.İşin garip tarafı ise okulun playboyu olarak adlandırılan Harry Styles'ın gelen bütün kızları geri çevirmesi ve hiç dans etmeye kalkmamasıydı.
Gerçi bu gün yaptığı tek kişilik gösterisi onu yormuşsa dinlenmek için bu zamanı seçmiş olabilirdi ama bu gürültüde bunu yapmak imkansız gibiydi."Hadi sevgilim, dans edelim." Male, Linda'yı sürüklercesine dans pistine götürdü. Onların bu ani tavırlarına şaşırsamda umursamadım ama bu rahatsızlıkla yerimden kıpırdanmamı engellemedi.
Harry Styles'la aynı masada tek başımızaydık ve bu tabi ki de rahatsızlık vericiydi. Bakışlarım istemsizce ona kaydığında onun zaten beni izlediğini fark ettim. Bakışlarımı kaçırdım ama hala beni izlemeye devam ettiğini anlayabiliyordum. En sonunda dayanamadım ve "Sorun ne?" diye sordum.
Harry sorum karşısında şaşırmış gibiydi. Tepkisini aklımda tartarken sorduğum soruyu tekrardan aklıma getirdim. Kısaca sorun ne diye sormuştum.
Durdu, gülümsedi yanağındaki iki derin gamzeyi belli edercesine ve içimde birden eskiden ona yaptığım gibi gamzelerini birleştirme isteği doldu. Bunu küçükken ne zaman gülse ona yapardım ve o da benden kurtulmak için gülmemeye çalışırdı ama bu imkansızdı. Ne kadar kendini tutarsa o kadar fazla gülmesine sebep oluyordu.
Gamzelerine bakarken daldığımın farkında değildim ama o gayet farkındaydı ve gözleri gözlerime dolu dolu bakıyordu. Bahsettiğim doluluk göz yaşıyla alakası yoktu saf duygu doluydu gözleri.
Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım ve kendime gelmeye çalıştım.
"Hiç," durdu ve tekrar gülümsedi. "Hiç."
Neden durduk yere hiç dediğini düşünürken aklıma ona söylediğim şey geldi. Daldığım güzel anılardan çıksamda etkisini hemen geçmemişti. O zamanlar her şey o kadar güzel ve kusursuzdu ki etkisinin hemen geçmesi imkansızdı.
Ben, Richard ve Harry. Herkesin eliyle gösterdiği gerçek arkadaşlık. Dostluk. Kardeşlik. Biz üçümüz o kadar mükemmeldik ki... Üçümüz bir araya geldiği zaman ışıl ışıldık. Girdiğimiz bütün ortamlarda direktmen dikkatleri çekiyorduk -duk, bilinnen geçmiş zaman. Bilinen geçmiş zamanımız. O günlerin ardından üç yıl geçmişti. Ve bunlara sebep olan, bu anıları tekrar yaşamama sebep olan kişiydi.
Harry Styles.
Bize yaşattığı kötü anılar aklıma dolarken ona olan anlık yumuşamam etkisini hızla yitirdi. O bizi bitirmişti. O bu muhteşem anıların katili olmuştu. Derin bir nefes verirken öfkemi dışarı yansıtmamaya çalıştım. Oldukça sakin kalmalıydım. Bunlar geçmişti. Ve bir daha asla o zamanlara geri dönemeyecektik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly || Styles
FanfictionBilinmeyen Numara: Sana bakmak güneşe bakmak gibi, can yakıcı ama göz kamaştırıcı.