Keyifli, okumalar. :*
Ed, Harry'di.
Ed, Harry'di.
Ed, Harry'di!İki kelimelik bir cümle nasıl olur da bütün hayatımın akışını değiştirme gücüne sahip olurdu? Bunca zaman boyunca, bütün o mesajlarında nasıl anlamamıştım? Bana, eskisi gibi güzel olurduk, demişti. Ne eskisi, diye sormamıştım. Benimle konuşamayacak kadar büyük bir sorunun olduğunu her seferinde ima etmişti ama ben her seferinde tıpkı bir aptal gibi: sorun dış görünüşün mü, sana kaba davranacak olmamdan korkman mı, dışarıdan sert gibi durmam mı diye saçmalamıştım.
Tam bir aptaldım. Bakışlarındaki derinliği her gördüğümde bana nefretle baktığını düşünüyordum o ise, bakışlarımı her gördüğünde kendini kandırmak adına daha fazla saçmalıyorsun diyordu. Tam olarak yaptığım buydu. Saçmalamak.
Cebimdeki telefon titredi. Mesajın Ed'den, yani Harry'den, gelmesinden korkarak açtım.
Ricki Ric: Bitmedi biliyorsun değil mi?
Sinirle telefonu kapatıp tekrar cebime koydum. Onun hakkında düşünmek dahi istemiyordum. Bu konuda ne kadar hassas olduğumu biliyordu. Nasıl bilmezdi? O benim en yakın arkadaşımdı. En yakın. Bu kelime midemi bulandırdı. Bu saatten sonra ismi, benim için, en kelimesinin yanında, önünde, arkasında iyi bir sıfatla devam ettirilemezdi. Bir kızı okulda benim hakkımda dedikodu çıkarttırmasının ardından, bana söylemesin diye tehdit ediyordu. Bu çok fazlaydı.
Harry'den sonra ne kadar kötü olduğumu kendisi görmüştü. Beni o kantinden kendisi çıkarmıştı. O masada olan herkese karşı beni savunmuştu. Şimdi ise onların yaptığı şeyi kendisi yapmıştı ve bir de, bitmedi, diye mesaj atıyordu. Bitmişti. Bitirmişti.
Aniden aklıma geldi. Ed, yani Harry, bir mesajında, o da suçlu demişti. O zaman dediğine hiçbir anlam verememiştim. Ama şimdi anlıyordum. 3 yıl önceden bahsediyordu. Kantinden bahsediyordu. O da suçlu demişti ama Ric oraya benden sonra gelmişti ve benim gibi şaşırmıştı.
Hırsla elimi saçımdan geçirdim. Delirmek üzereydim. Başka bir şey daha vardı ve bu beni her şeyden daha çok korkutuyordu. Bunu sormak için Harry'e yazmak istedim ama ondan duymak istemiyordum. Ric'in kendi ağzından duymak istiyordum.
Adeline: Sana atacağım adrese, atacağım saatte gel.
*
"Bana attığın tripler umurumda değil Adeline. Bu gün yanından ayrılmayacağım. Ya yanında Rafeal olmasaydı? Birisinin seni bulmasını mı bekleyecektin? Düşündükçe kötü oluyorum."
Amelia, ela gözleri kararlılıkla kısılmış söyledikleri bu dünyadaki en doğru şeymiş gibi davranıyordu. Ama benim için öyle değildi. Ona bakınca bana Ed'in Harry olduğunu saklamasından başka bir şey gelmiyordu. Ayrıca bizi sinemaya götürmek için ayağı burkulmuş gibi numara bile yapmıştı. Bu konuda tarafsız değildi. Harry'nin yanında olduğu açıkça belliydi.
"Şimdi olmaz Amelia, başka zaman." Sert sesimle konuştum. Dolabımdan son dersin kitabı olan biyolojiyi aramaya çalıştım. Bütün gün boyunca ondan kaçmıştım ama son dersimiz ortak olduğu için kurtulamamıştım.
"Ne zaman, bir daha ki bayılmandan sonra filan mı? Belki öylesine geçtiğim bir koridorda düşmüş bedenine rastlarım ve seni uyandırıp öyle devam ederim. Senin için uygun bir zaman mı?" Sinirle konuştu.
Sinirle dolabı kapattım. Kitap filan umurumda değildi.
"Belki bana yalan söylemeyi bıraktığın zaman, ne dersin?"
Yanından geçip biyoloji sınıfına ilerledim. Amelia pes etmeden yanımda yürüyüp konuşmaya devam etti. "Bazı yalanların seni korumak için olduğunu anlamıyor musun?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly || Styles
FanfictionBilinmeyen Numara: Sana bakmak güneşe bakmak gibi, can yakıcı ama göz kamaştırıcı.