Kötü olan günüm daha da kötüye gidiyordu.
Amelia Clarke bütün o 1.67 boyuyla karşımda dikilmiş, üzerinden bir hafta geçmesine rağmen Harry ve benim 'ateşli' bir çift olmamız hakkında konuşmaya devam ediyordu.
"Yürü git, Amelia. Ciddiyim." Bayan Suzie'den, 10. sınıfta beni müzik odasına çağırmasından beri nefret ediyordum ve bir hafta önce olan olaylar bunu iyice körüklemişti. Eğer kazanacağımız ödül iyi bir şey için olmasaydı, kesinlikle ve tamamen, bu işin içinde olmazdım ve sanırım bunu tavırlarımla delicesine belli ediyordum ama Bayan Suzie'nin ben ve Harry arasında o uyumu(?) muhteşem bulduğu için hareketlerimi görmezden geliyordu.
"Sakin ol, Ad. Sadece seninle takılıyorum," dedi Amelia omzunu okul dolabına yaslayarak. Mavi gözleri kahverengi gözlerimi deliyordu. Bakışları, 'O-kadar-da-kötü-olamaz-çünkü-o-lanet-olası-Harry-Styles,' içerikliydi. Amelia'nın böyle davranmasını anlıyordum. O sadece olayın benim anlattığım kadarıyla biliyordu ve onun için bu olay üç yıl konuşulmayacak kadar kötü değildi ama derinlerde üç tane birbirine sıkıca bağlı olan çocukların nasıl kanayarak ayrıldığını ve buna sebep olan geçmişini kaygısızca çöpe atan, umursamayan bir 'O-kadar-da-kötü-olamaz-çünkü-o-lanet-olası-Harry-Styles,' yatıyordu.
"Ve ayrıca hala Harry'e teşekkür ettiğini hatırlamıyorum."
Umursamazca göz devirdim: "Güzel beyin Amelia, biraz da bunu sürekli kaldığın biyoloji dersi için kulanmaya ne dersin? Bay Baggot bunu görmeyi çok isterdi."
Gülümsedi: "Eh,ben de bunu görmeyi çok isterdim."
***
Öğle arasında bir klasiğimiz olan kantinde, sesime kavuşmanın verdiği rahatlıkla, konuşuyordum. Aslında fazlasıyla ve sanırım Amelia bu durumdan biraz rahatsız duruyordu, umursuyordum? Hayır.
"Adeline, sesizlik diye bir şey var seni ona davet ediyorum özlenmişsin. Ne dersin?"
Ellerimi saçlarımın arasından geçirip havalı olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümsedim. "Söyle meşgulüm."
Amelia söze başlayacakken ikimizin karşısındaki sandalyenin çekilmesi ve oraya en son oturacağını düşündüğüm kişi olan Harry'nin yerleşmesi Amelia'nın başlamadan cümlesinin kesilmesine neden oldu.
"Hey." Bakıslarını ikimizin üzerine gezdirip Amelia'da durdu.
"Seni masamızda görmek ne güzel Harry."
Derin bir nefes verirken Amelia'ya sinirle baktım. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu? Bir hafta öncesine kadar birbirlerine selam bile vermiyorlardı.
"Aynı. Aslında buraya Bayan Suzie'nin bahsettiği site ile ilgili bir bilginiz var mı diye sormaya geldim."
"Hepimizin var. Fark etmediysen diye söylüyorum, sende ordaydın," diye Amelia takıldı.
Harry oturduğu sandalyesinde rahat bir pozisyona geçerken, "Güzel kafa, Clarke, ama Ed-soyadı-önemli-değilin dediği gibi, 'oradaydım ama orada değildim'."
"Bunu şimdi uydurdun," dedi Amelia yakın bir dostu ile konuşur gibi.
"Eh, inkar edemem."
Amelia ansızın gürültü ile ayağı kalktı. Yüzü aceleceydi. "Oh, şimdi hatırladım. Benim gitmem gerekiyordu. Bayan Suzie diyince birden aklıma geldi ama şöyle yapabiliriz, ben o sitenin linkini Adeline'e atmıştım. Sen burdayken ondan alırsın, ayrıca onun sana söylemek istediği bir şeyler vardı. Herneyse, ben kaçar." Çantasını aldı ve nerdeyse koşuştururcasına yanımızdan ayrıldı.
Şaşkınlık haliyle onun arkasından bakarken kendimi toparlamaya çalışarak Harry'e döndüm ve bana merakla bakan gözleri ile karşılaştım.Amelia ile olan neşeli tavırları son bulmuş gibi gözüküyordu.
Boğazımı temizleyerek "Selam," diyerek söze girdim ve kendimi bol alkışlı bir tebrik yolladım. Hadi bakalım Shining, ne kadar saçmalayabilirsin göster.
İkinci kez selamlaşmanın saçmalığını aldırmadan o da, "Selam," dedi.
Elini saçlarından geçirdi. Gergince gülümsedi. "Kusura bakma, direkmen konuya giriyorum ama ne diyecektin?"
"Şey," diye geveledim. Bir teşekkür zor olmamalıydı ama bu durum için hazır hissetmiyordum. Kendimi önceden hazırlayıp 'Selam, teşekkürler kantindeki olay için ölüyordum, kurtardın filan' diyip oradan koşarak kaçmayı planlıyordum ama şimdi karşısına oturmuştum. Bildiğimiz Harry Styles'ın karşısına oturup ona teşekkür edecektim.
"Biliyorsun, kantinde bir şeyler olmuştu," boğazımı temizledim. Sesimi kontrollü çıkarmaya çalışıyordum ama bu zordu. Amelia'nın anlattıkları, onun dudaklarını dudaklarımda hissetmem -kurtarmak için bile olsa-onun beni Ric'in karşısında savunması... Bunlar o teşekkürle beraber tekradan hatırlanacaktı kelimelerde.
"Yani ben ölmek üzereydim.... Sanırım ve sen beni kurtardın... Yani b-"
"Adeline." Lafımı kesti ve anlayışla gülümsedi. Gözlerim dudaklarına gitti ama saçma ve gereksiz bir refleksle geri çevirdim. "Devam etmene gerek yok. Senin için kötü bir gündü. Tekrardan hatırlamanı istemiyorum. Bu konuda ne kadar hasas olduğunu biliyorum."
Şaşkınlıkla ve farkında olmadan "Hala hatırlıyorsun." dedim daha sonra ateşe dokunmuşum gibi geri çekildim. Elimle anlımı kaşıyormuşum gibi yapıp yüzümü sakladım.
"Seninle ilgili hiçbir şeyi unutmam Adeline." Elim anlımda donup kalırken gözlerim yeşil gözlerini farkında olmadan buldu ve yine saçma olduğunu bilmeme rağmen gözleri sözlerini doğrularcasına dürüst olduğunu gördüm. Nasıl dürüst olabilirdi ki ama? Onun gözlerinin dürüstlüğüne inanmak demek o gözyaşlarına ihanet demekti.
Elimi anlımdan çektim. Masada olan neyim varsa toplamaya çalıştım ama anın verdiği stresle masanın üzerindeki telefonumu alırken tekrar masanın üzerine düşürüyordum ki Harry benden önce davranıp telefonu tuttu. Gözlerimin derinlerine bakıp, "Gitme," dedi. Sanki bu kelime tersi etki yaratmışcasına daha hızlı toplarlandım ve ayağa kalktım. Elinden telefonumu alırken parmaklarımızın birbirine değmesi hızla geri çekilmeme sebep oldu. Gözlerimi tekrar gözlerine kaldırdığımda yine o dürüstlüğü gördüm ve bu beni sinirlendirdi.O bu kadar dürütse ben neden onun için o kadar acı çekmiştim. Bu akıl dışıydı.
Ne dediğimin farkına varmadan hızla konuştum: "Dürüst değilsin Harry. Yalan söylüyorsun. Neden yapıyorsun bilmiyorum ama yapma. Benimle böyle konuşma! Gitme derken gerçekten gitmemi istemiyormuşsun gibi bakma, hatırlıyorum derken gerçekten hatırlıyormuşsun gibi davranma, o saçma el hareketine daldım diye bana o eski samimi gülümsemelerini yollama! Çünkü biliyorum ki sen o Harry değilsin. Aslada olamazsın!"
Aramızda geçen son sözler bunlar oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly || Styles
FanfictionBilinmeyen Numara: Sana bakmak güneşe bakmak gibi, can yakıcı ama göz kamaştırıcı.