PART(2) 2.5

2.4K 169 49
                                    

*Sözlerime başlamadan önce şuraya bi tane utanan maymun emojisi koymak istiyorum. Çünkü gerçekten şuan ki temsili ruh halim olurdu... Gecikme için gereçkten özür dilerim ama önceden dediğim gibi amacım sınavlardan çıktıktan sonra bölüm yazmak olacaktı ama o ruh hali insanı biraz zorluyor. O yüzden geç yazdım. Aslında bugünde hedefimde bölüm yazmak yoktu ama benden size, hediye demek çok abartı olacak ama, bayram hediyesi olsun bu bölüm.

Geçen partta demiştim ki efsane bölüm olacak. Ama aklım fazlasıyla yoğun olduğu için yazmak istediklerimi tam olarak aktaramadım. Bu yüzden de kusura bakmayın.

Sevgiyle kalın. Umarım bu bayram sizin içinizde ki o küçükken tattığınız heyecan kadar güzel ve mutlu edici olur. Sizi seviyorum ve sınavım için başarı dilleyenlerdende tek tek teşekkürler ediyorum. Kendinize iyi bakın.

Keyifli okumlar.*

"Artık devam etsek, sıkıldım da."

Harry, irkildi ve sanki Amelia'yı orada ilk defa görmüş gibi bir tepki verdi. Daha sonra kafasını sağa sola sallayıp, tepkisiz kalmaya çalışarak, "Peki," dedi, arabayı çalıştırdı.

Araba zeminde kusursuz bir şekilde akmaya başlarken gözlerimi yolda sabit bir şekilde tutmaya çalıştım. Ve bu inanın çok zordu. Harry hakkında düşüncelerim tekrar tuşuna basılmış gibi sürekli başa sarıyordu ve ne zaman adı zihnimde belirse kafamı ona çeviresim geliyordu.

Acaba dışarıdan nasıl görünüyordum? Mesela Harry'nin gözünden, mesela bizim o kemer olayı yüzünden fazla yakın yüzlerimizi izleyen Amelia gözünden ya da okuldan herhangi birinin beni Harry'nin arabasındayken görenin, gözünden? Bunun hakkında düşünmem çok saçmaydı ama kendimi bir salak gibi görürken başkasının beni, kendimi gördüğüm gibi görüp görmediğini merak ediyordum.

"Senin civarda ne işin var?"

Amelia, ilgili sesi ile Harry'e soruyu yöneltti ve ben o an şaşkınlıkla bir şeyi fark ettim. Bu ses benimle, a, kişisiyle, b, kişisiyle konuştuğu ses tonu değildi. Bu onun flört sesiydi! Hızla Amelia'ya döndüm. Bakışlarımda ki şaşkınlığı anlamayacak kişinin beyninde sorun olmalıydı ve arkadaşım beyninde sorun olmadığını kanıtlayarak, bakışlarımda ki şaşkınlığın neye tepki olduğunu bilerek omuz silkti gülerek.

Amelia, Harry'e yürüyordu. Hadi oradan!

Şaşkınlık ile ona hala bakarken bir şeyi daha fark ettim. Burktuğunu söylediği ayağını gelişi güzel sallıyordu. Acıması gerekmez miydi? Gerekirdi. Eğer aldatma olmasaydı. Onu gördüğü için mi ayağını burkma numarası yapmıştı? O zaman neden ön koltuğa geçmek istememişti? Burada Harry'e daha yakın olurdu.

"Kevin'a formasını verecektim. Biliyorsun o da AVM'de çalışıyor."

Harry karşılık olarak, gamzesini göstererek bir gülümseme verdi ve sorusunu yanıtladı. Flört böylece sahibine ulaştı. Bütün bu olanlar ise bir sorunun sorulmasına neden oldu: Ben neden buradaydım? Onlar gayette flört ediyorlardı ve ben bu durumda üçüncü kişi oluyordum. Şurada hemen insem acaba onları mutlu eder miydim? Ama nedense bu düşünce beni rahatsız etti. Onları yalnız bırakamazdım. Çünkü... Harry kötü biriydi ve arkadaşımın kalbini kırabilirdi. Gün bitiminde bu konuyu arkadaşımla konuşmalıydım. Ona Harry'i anlatmıştım. Ne kadar umursamaz, kalp kırmakta hiç bir çekincesi olmadığını biliyordu.

"Hangi filme gideceksiniz?" Soru bitimi birinci çoğul şahıs ile bitmiş olsa da soru birinci tekil şahıs olan Amelia içindi.

"Im... Biz hala karar veremedik aslında." Dc yapımı bir filmden bahsettiğini ona hatırlatmak istedim aslında ama susmak daha cazip geldi. "Önerin güzel olurdu... Ya da dur bize katılmaya ne dersin? Tabi başka bir işin yoksa? Yarın çalışmalarda olmayacak. Güzel bir gün geçirebiliriz."

Suddenly || StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin