Keyifli okumalar :*
Bilincim yerine gelmeden önce bir şeylerin farklı olduğunu biliyordum. Belimde ağrı vardı ama önemsizdi. Ayaklarımda uyuşukluk vardı ama bu da önemsizdi. Önemli olan şey belimi sımsıkı saran kol ve kafamı yasladığım yerin alçalıp yükselmesiydi.
Yerimden kıpırdanıp olduğum yere biraz daha sokuldum. Tanıdık ve güzel koku, bu rahatsız pozisyona rağmen en güzel uykudaymış gibi hissetiriyordu. Biraz daha kıpırdandım. Uyku çok güzel geliyordu ama kafamın içinde bir yer uyanmam için ısrar ediyordu. Biraz daha kıpırdandım, benimle birlikte belimdeki kollarda daha da sıklaştı. O an beynimde şimşek etkisi yaratan anılar ve bulunduğum yer geldi aklıma. Hızla ve sersem bir şekilde kendimi geri çektim.
"Oh, olamaz bu gerçek mi?" Karşımda kısımlış gözlerle bana bakan bir Harry görüyordum. Tanrı'm çıldırmış olmalıydım. Ne halta yanında uyumuştum? Sarhoş olan o iken üstelik.
"Aman Tanrı'm, çok özür dilerim! Gerçekten farkında değilim. Yani olanların, yani şeyin... Uyumanın... Gerçekten!" Elimle yüzümü kapadım. Delice utanıyordum şuan. Bildiğimiz Harry ile uyumuştum. O bu olanların farkında bile değildi üstelik. Tamamiyle yaptığım salaklıktı.
"Çok özür dilerim. Çok özür dilerim!" Amacım sözlerimi tamamladıktan sonra kapıyı açıp buradan hızla kaçmaktı ama ben daha kaçmak için kapı kulbuna uzanamadan bileğimdeki el bunu engelledi.
Yüzüne bakmadan kafamı eğerek tuttuğu elime baktım. Avucunun yaydığı sıcaklık bile çok güzeldi. Özellikle dün uyuduğumuzda belimi sararken... Yüzüm iyice kızardı. Bana ne oluyordu böyle?
"Çok özür-"
"Adeline, yeter güzelim." Sesi gayet dinç ve eğlenir gibi çıkmıştı. Akşamdan kalma birine göre oldukça iyiydi. Başı filan ağırması gerekmez miydi? Of, ayrıca neden o kadar içmişti ki?
Sakinleşmek için ufak bir nefes aldım. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım ama yeşil harelerini görünce hızla indirdim.
Farkında olmadan tekrardan konuştum. "Harry ben gerçekten özür di-"
Çenemin altında hissettiğim el ile sesim kesildi. Benden bağımsız bakışlarım suratına çıktı. Teni bembayazdı. Gözleri akşamdan kalma birine göre ışıl ışıldı. Burnunun ucu hafif kızarmıştı dudakları ise olduğundan daha kırmızı renkteydi. Bakışlarımı hızla gözlerine çevirdim. Yanaklarımın tekrardan kızardığını hissettim.
"Harry ben-" Sözüm tekrar kesildi. İşaret parmağını dudağımın üzerine götürdü.
"Şşh, neden özür diliyorsun sürekli?"
O böyle yüzüme bu kadar yakınken kelimeleri toparlamak çok zordu. Neden özür dilediğimi bile hatırlamıyordum şimdi. Gerçekten akıl sağlığım kalmamıştı. Ama bütün bu olanlara rağmen konuşmak, aslında konuşabildiğimi sanmak gibi bir aptallık yaptım: "Sen şey olunca... Ben de şey yapamayıca... Burada şey..." Sustum yüzümü elinden hızla çektim. Kafamı toplamam gerekiyordu ve o böyle dibimdeyken oldukça zordu. Elimle yüzümü sıvazladım kendime gelmek için.
"Beni şu kapıdan hemen dışarı atar mısın acaba, çünkü ben konuştukça aynı şeyi yapmak istiyorum." Mırıldanarak konuştum. Kendimi fena halde rezil olmuş hissediyorum. Nasıl hissettmezdim? Rızası olmadan onunla uyumuştum ve şimdi de sabah ilk gördüğü şey bu surattı.
Harry beklediğimin aksine büyük bir kahkaha attı. "Bunu asla yapmam."
Bakışlarım tekrardan yüzünü buldu. Bulunduğu durumdan oldukça memnunmuş gibiydi. Yanında uyumam onu rahatsız etmememiş miydi? Birden aklıma bir düşünce tüm gürültüsüyle düştü. O, Ed'di! Oh, olamaz! Bana o mesajları atan birisi ile uyumuştum. Ya, ona ümit verdiysem? Ya kalbini kırarsam?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly || Styles
FanfictionBilinmeyen Numara: Sana bakmak güneşe bakmak gibi, can yakıcı ama göz kamaştırıcı.