Keyifli okumalar :*
Okuldan eve geldiğimde tam anlamıyla bitmiş gibi hissediyoryordum. Ağrımayan eklemlerim yoktu sanırım. İlk günü kıyasladığımda daha berbat bir haldeydim. Özellikle Rafael'ın tavrıları da olduğundan daha sertti. Bunu bir şeye yormak istemiyordum ama dün Harry'nin ona karşı olan kaba tavrı da bu şekilde etkileyebilirdi.
Derin bir nefes verdim. Yaptığım duştan sonra iyice mayışmış gibi hissediyordum. Gözlerim kapanmak üzereydi ama uyumamalıydım. Önce babamı arayıp, Harry ile ne konuştuğunu ve bizim eve neden davet ettiğini sormalıydım. Daha sonra ortalığı toparlamalıydım ve sanırım yemek yapmalıydım. Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda bildiklerim bir elin beş parmağını geçmezdi. Babam annemin olayından sonra bütün annelik görevlerini üstlenip, yemek ve yapabildiği kadar temizlik yapıyordu. Bunun için ona minnetardım. Asla beni annesiz hissettirmemeye çalışmıştı ama okula gittiğimde o sözleri duymak babamın onarmaya çalıştığı yaraları kabuklarını kanatarak soyuyordu. O zamanlar yaptıkları için babama teşekkür bile edemiyordum ama bütün bunlara rağmen bu süre de yanımda olan Ric beni toparlamıştı. Burnumuz sızladı. Bunu yaptığına hala inanmıyordum. Aynı şeyi yapmıştı. Aynı şeyi! Nasıl yapabilirdi? Bütün zaman boyunca ne derece de acı çektiğimi görmüştü.
Kafamı salladım düşüncelerden uzaklaşmak adına ama hiç bir işe yaramadı. Hala berbat hissediyordum. Telefonum eğer elimde olsaydı sanırım tek yapacağım şey Ric'i aramak olurdu. Onu bir kereden silemezdim. Harry'i de silmemiştim. Sadece beni bu denli yaralayan Ric hakkında, aynı olayı yaşadığımda sonuçlarını en yakın olarak kendisi görmüştü. Ve şimdi de aynı şeyi yapmıştı. Titrek bir nefes dudaklarımdan çıktı. Böylece günün başında bozulamaz dediğim moralimin bozulmuş olduğunu anladım.
Elimle hala nemli olan saçlarıma dokundum. Bunları düşünmemeliydim. Yapmam gereken şeyler vardı. Komidinimde olan telefonumu elime aldım. Daha bir buçuk hafta önce kapağında ben ve Ric'in fotoğrafı vardı.
Düşünme.
Babamı aradım. Telefon iki kere çaldıktan sonra açıldı. Avukat olduğu için ona ulaşmakta bazen zorlanıyordum. Davalarında olduğu zaman telefonu yanına bile almıyordu ve eğer önemli bir iş üstündeyse sessize alırdı. Ama acil durumlar için sekreterinin numarasını telefonuma zorla kaydetirmişti. Bu onun telefonunu sessize aldığında ve ya davalarda yanına götürmediğinde iyi hissetmesini sağlıyordu.
"Merhaba!" Sesim biraz soluk çıkmıştı. Güne başlarken ne kadar iyiydim halbu ki.
"Ah, beklediğim telefon! Nasılsın, evinden kaçıp kapının önünde erkek arkadaşıyla arabada uyuyan, kızım?"
"Harry erkek arkadaşım değil!" Hızla konuştum. Bütün söylediklerinin aksine tek takıldığım şeyin erkek arkadaş kısmı olması garipti. Ve bu garipliğin yanaklarımda yükselen ateşten sorumlu olması daha da garipti.
"Değil? Peki... Acaba neden onun ar-"
Konuşmasını kesitim. Bunu yapmasaydım beni utandırmaya devam edecekti çünkü. "Neden eve davet ettin?"
Gülme sesini duydum. Eğleniyor gibiydi. "Kızımı bu kadar üzen erkek arkadaşıyla tanışmak istedim."
"Baba! Dedim ya erkek arkadaşım değil diye. Ayrıca sen Harry'nin annesini bile tanıyorsun bu tanışma saçmalığı da ne?" Sesim benden bağımsız sürekli yükseliyordu ve bu elimde değildi. Utanıyordum ve utancımı bastırmaya çalışırken vücudumun gösterdiği tepkiyi kontrol edemiyordum.
"Ben onu çocukken tanıyordum. Şimdi kocaman bir delikanlı olmuş. Ayrıca seni nasıl üzdüğünü de biliyorum. Ona bir uyarı vermeden nasıl olurda rahatlıkla senin yanına yaklaşmasına izin veririm?" Sesi konuşmamızdan beri en ciddi tonuydu. Beni korumaya çalışması yüzümü gülümsetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly || Styles
FanfictionBilinmeyen Numara: Sana bakmak güneşe bakmak gibi, can yakıcı ama göz kamaştırıcı.