1.0

2.6K 187 12
                                    

"Birazda şarkı sen önersen diyorum, ne dersin?" 

Yaklaşık on beş dakikadır Harry'le müzik odasında çalacağımız müziği seçmeye çalışıyorduk. Aslında ben çalışıyordum. O sadece, o  yeşil gözlerini üzerime dikip susuyordu. 

Sorduğum soruya  cevap beklerken hala yüzüme bakıyordu. Dikkatini sözlerime çekmesini sağlayabilmek için elimi gözünün önünde salladım. Hareketim üzerine sirkelenip, kendine geldi.

"Biraz sözlerimi dinlesen. Resmen kendi kendime soru cevap oynuyorum." 

Gülümsedi ve yanaklarında ki gamze kendini belli etti. İçime yine o çocukken olan istek doğsada bastırıp, gözlerimi başka yöne çevirdim. 

"Farkında değilim, kusura bakma. Hala anın gerçekçiliğini kavrayabilmiş değilim." 

Kaşlarım merakla, istemsizce yukarı kalktı. "Anlamadım?"   

"Diyorum ki, uzun zaman oldu."

Neye demek için ağzımı aralıyacaktım ama bakışları zaten ne için olduğunu söylüyordu.  Bahsettiği şey bizim uzun zaman sonra müzik için bir araya gelmememizdi.  Lanet olsun!  Ne diye böyle bir şeyi söylerdi ki?  Biliyordum,  bunu söylerken bakışları her ne kadar özlem dolu gibi olsa da aslında değildi.  O benden nefret ediyordu.  Hem de delilerce.  Bunu bakışlarında görmüştüm ve hiç bir özlem duygusu o bakışları değiştiremezdi.  Şuan tek yaptığı şey beni bakışları ve sözleri ile aldatmaktı. Bunu neden yapıyordu bilmiyorum ama yapıyordu işte bir şekilde,  bir amaçla ya da sadece dalga içindi ama yapıyordu işte. 

Bakışlarımı çevirdim ve kendime hakim olmak için dişlerimi sıktım.  Biliyordum,  eğer konuşursam bir daha durmazdım.  Buna izin vermemeliydim.  Benim hala onun hakkında bir şeyler düşündüğümü bilmesini istemiyordum. 

"Konumuz bu değil." Sesimi sabitlemek için boğazımı temizledim.  "Şarkı öneriyor musun,  eğer önermiyorsan yarına kadar bir tane şarkı bulup sana söylerim.  Amacım ortak bir karara varmak.  Sonradan sorun çıkmasını istemiyorum. "

"Hayır,  hayır.  Beraber karar verelim."  Sesi aceleci çıkmıştı. Gitmemden korkuyor gibiydi ama değildi biliyorum. Onu artık tanımıyordum ama hisslerime güveniyordum. Ve hisslerim karşımda ki adamın tamamen güvenilmez  biri olduğunu söylüyordu. 

Kaçırdığım bakışlarımı gözlerine diktim cesurca.  Onun karşısında gözlerini kaçıran ben olmamalıydım.  Yanlış hiç bir şey yapmamamıştım.

"Peki, öneri?"

Ellerini saçlarının içinden geçirdi. Düşündüğünde her zaman yaptığı gibi parmaklarını ritmik bir şekilde bacağına vurdu.  Bu küçük hareketi bile geçmişe ışık çaktı. Eskiden beraber hangi şarkıyı söyleyeceğimizi  düşünürken gözlerim bazen onun ritmik bir şekilde salanan parmaklarına dalardı. Onunla ilgili olan her şey o kadar ilgi çekiciydi ki kendini kaptırmamak elde değildi.Ne zaman benim daldığımın  farkına varsa dalga geçerdi ve konuya dönmem gerektiğini söylerdi. 

"Bence slow ve hikayesi güzel olan bir şarkı seçmeliyiz."

Bakışlarımı daldığım parmaklarından çektim ve gözlerine diktim.  Benim nereye baktığımı anlayınca onda uzun zamandır gördüğüm en derin,  en samimi gülümsemeyi gördüm. Hareketleri o kadar gerçekçi geliyordu ki onca şeyden sonra kollarını açsa kendinizi orada bulabilirdiniz. 

"Bence... " Kelimeleri toparlamak adına durdum.  Aklım allak bullak olmuştu.  Ve hepsi o gülücük yüzündendi. "Olabilir ama..." Tekrar durdum. Tam bir aptaldım.  O benim tanıdığımı düşündüğüm kişi değildi.  Üç sene önce, o cuma akşamı her şeyi bitirmişti o.  Ona kanmamalıydım ama elimde değildi. O benim geçmişimdi.  Ric'ten önce o vardı.  Belki de kendimi tanımadan önce bile o vardı.  Biz beraber büyümüştük.  Her şeyimizi birlikte yapmıştık. Onu silmek o güzel geçmişi çöpe atmaktı.  Ve ben bunu istemiyordum.  Geçmişim bütün hayatımın zirvesiydi.  Şimdi ise o zirvenin altında korunurken o zirvenin varlığından kurtulmak istemiyordum.

"Benim gitmem lazım."  Burada daha fazla duramazdım. O uzun zaman sonra bu kadar yakınımdayken bırakın seçeceğimiz müziği düşünmeyi, normal bir şeyi bile düşünemezdim.

Ayağı kalkıp,  yerdeki çantamı aldım ve işimize yarar diye elimde yıprattığım not defterini çantama hızlıca yerleştirdim.  Hareketlerim aşırı aceleciydi.  "İşim var gitmem lazım.  Daha yeni aklıma geldi.  Bayan Suzie öyle diyince unuttum birden." Bakışlarım istemsizce ona kaydı.  O da benim gibi ayağa kalkmıştı ve ellerini nereye koyacağını bilemiyor gibiydi. 

"Biraz daha kalsan?"

Tanrı'm hemen şimdi burada ölmek istiyordum. O sese nasıl karşı gelebilirdim? "Harry." Sesim adeta yalvarırcasına çıkmıştı. Çantamı koluma taktım. Gözlerine son kez baktım ve odadan çıktım.

Suddenly || StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin