3.8

1.6K 135 68
                                    

*Not: Hikayenin son paragrafında bir değişiklik yapmıştım ve watty bunu değiştirmeyip eski haliyle yayınlamıştı. Şuan böyle yaparak ne kadar düzeltebildim bilmiyorum ama denedim bir şeyler. Her neyse keyifli okumalar :*

"Saçmalıyorsun."

Ed'in Russo olmasına imkan yoktu. Aramızda normalde hiçbir iletişim yoktu ama o yanıma gelse ona kötü davranmazdım. Ya da mesajda söylediği gibi tokat atmazdım. Eskisi gibi demişti bir mesajda ama bizim aramızda bir geçmiş yoktu ki. Onu sadece Harry'nin arkadaşı olarak tanıyordum.

"Saçma, hiç mantıklı değil." Kafamı iki yana salladım. Russo olamazdı. Nasıl o olabilirdi ki?

"Saçma mı? Asıl saçmalık senin o sözlere inanman. Bana nasıl 3 yıl önce ne yaptığını biliyorum diye sorabilirsin! Ben hep senin yanındayken Adeline. Seninle ağlarken, sana destek olurken, omzunu ovarken, yeniden başlarken... Nasıl 3 yıl önce bir şeyler yaptığıma inanırsın? Tek yaptığım koşulsuz yanında olmak olurken." Bütün eğlenir halleri gitmişti. Bakışlarında kırgınlık ve telaş vardı. Hatta telaş o kadar fazlaydı ki kırgınlık yanında belli bile olmuyordu. Onu affetmeyeceğim diye miydi bu telaş? Onu afetmememden bu kadar korkarken nasıl olur da bunu yapardı ki? Aklım almıyordu.

"Peki sen neden benim yanımda oldun? Benimle neden ağladın, bana neden destek oldun, neden omzumu ovdun? Bana neyin zarar verebileceğini biliyordun, neden acı çektiğimi gördün ve sen de aynı şeyi yaptın. Aynı şeyi Richard! Aynı şey! Şimdi ise saçmalamamdan bahsediyorsun. Eğer 1 hafta önce birisi bana senin yaptıklarını söylese asıl o zaman onun saçmaladığını söylerdim. Ama bak şimdi burada bu konuşmayı yapıyoruz! Saçma mı, akıl dışı mı evet ama buradayız ve bunları konuşuyoruz! Şimdi ise bana 3 yıl önce denilirken neyden bahsediyordu onu söyle. Soruyor iken doğruyu söyle çünkü ben öğrenirsem geriye hiçbir şey kalmaz Richard, anladın mı hiçbir şey!" Sinirden köpürmek ve hıçkırarak ağlamak arasında kalmıştım. Bir yandan suratını yumruklayarak neden olduğu şeylerin hıncını çıkarmak istiyordum, bir yandan da "Bunları bana nasıl yaparsın?" diye ağlamak istiyordum.

Gözlerime kararsızca baktı. Suratından bir sürü ifade geçiyordu. Ellerini bana dokunmak için kaldırdı ama hızla geri indirdi. Bakışlarını etrafta gezdirdi. Ağzını konuşmak için açtı ama bakışları bir yere takılınca geri kapadı. Neye baktığını görmek için arkamı dönecekken kolları ile engelledi. Hırsla kollarını ittim.

"Bana sakın dokunma!"

Kollarını benden çekerken kırgınlıkla baktı. Geldiğinden beri ilk defa bu kadar kötü gözüküyordu. Gözleri kızıllaşmaya başladı. Kalbim acıyla burkuldu. Ona bu durumda bile değer vermekten nefret ediyordum.

"Adeline." Derin bir soluk içine çekti. Gözlerini birkaç kez etrafta gezdirdi. Güç almaya çalışıyor gibiydi. "Bana güvenmiyor oluşun ne kadar kötü biliyor musun? Seni böyle karşımda, bana böyle öfkeyle bakarken görmek ne kadar zor? Ve bunları başardıklarına inanamıyorum. Bizi birbirimizden böyle soğuttuklarına inanamıyorum." Yere baktı.

Kafa karışıklığı ile ona baktım. Üçüncü şahıs olan -lar ekini mi kullanmıştı o yoksa yanlış mı anlıyordum? Ayrıca kim bizi ayırmak için uğraşırdı ki?

"Ne bahsediyorsun, onlar kim?"

Bakışlarını yerden kaldırdı. "Sana bu mesajları atan, tek amacının kafanı karıştırmak ve bizi ayırmak için uğraşan kişiler."

"Russo mu?" Bana mesaj atanın o olduğunu söylediği için ona göre cevap verdim. Ayrıca hala -lar ekini kullanıyordu. "Ayrıca diğeri kim ya da diğerleri? Neyden bahsediyorsun, gerçekten hiçbir şeyden anlamıyorum." Sorduğum sorulara cevap alamadığım gibi iyice kafam karışıyordu.

Suddenly || StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin