"Hala olanların gerçekliğini kavrayabilmiş değilim." Amelia başımda volta atarken elimdeki ılık çaydan bir yudum daha alıp omuz silktim. Konuşmak istiyordum ama doktorum 2 hafta konuşmamı yasaklamıştı. Ses tellerimi çok fazla zorladığım için hasar görmüşlerdi. Normal birisi olsa üç günlük bir dinlenme onun için yeterli olabilirmiş ama ben şarkı söylediğim için bu süre, sesim için daha iyi olacakmış.
"Ama varya Harry'nin Ric'e olan yumruklarını görmeliydin. Delirmiş gibiydi. Ric sana öyle bağırırken şuana kadar gördüğüm en sinirli kişinin o olduğuna karşı bütün mal varlığımı bile verebilirdim ama daha sonra Harry'i gördüm. Hala cümle kurarken güçlük çekiyorum. O, o kadar sinirliydi ki. Ric'in öfkesi onunkisinin yanında sadece ufak bir kıvılcım olurdu."
Kaşlarım merakla havaya kalkarken dikkatle Amelia'yı dinledim. Heyecandan yerinde duramıyordu. O günün üzerinden iki gün geçmişti ve ben olayları ilk defa dinliyordum. Bu iki gün boyunca zamanımın hepsi hastanede geçmişti. Benim yaşadığım olaylar anlıktı ama aynı şey annemler için geçerli değildi. Benim tekrar o günlere dönmemden korkuyorlardı. Bu yüzden o iki gün boyunca hastanede bir dakika bile başımdan ayrılmamışlardı.
Telefonumu elime aldım ve mesaj yerine girerek, Ric nasıl?, yazıp Amelia'ya yolladım. Telefonundan gelen mesaj sesini duyunca bakşıları önce elindeki telefonuna sonra bana döndü.
Dudağını aşağı doğru büküp, "Bilmiyorum iki gün boyunca okula gelmedi. Aslına bakarsan Harry'de gelmedi. Ve okulda bunca olaya karşı oldukça sessiz. Yani düşünebiliyor musun, hiç kimsenin ağzından bu konuyla ilgili tek bir kelime bile çıkmıyor.
Zaten açık olan mesaj yerinde parmaklarımı oynattım.
Adeline: Canı çok acımış mıdır?
"O yumrukları ben yeseydim şuan cenazemi kaldırırdınız." Sözleri üzerine yüzümü buruşturdum. Ric'in kesinlikle zarar görmesini istemiyordum. Ona karşı kırgındım ama ne olursa olsun o benim kardeşim gibiydi. Ve şimdi zarar görmüştü. Benim yüzümden.
Adeline: Onu hiç görmedim ve merak ediyorum.
Amelia sıkıntıyla nefes verdi. "Kendini suçlu hissettiği için karşına çıkamıyordur. Tanrı aşkına, onun sorunu neydi? Senin birisinin bağırması karşısında ne kadar hassas olduğu biliyordu ve o bunu bile bile sana bağırdı. Hem de avazı çıkana kadar. Sana bir şey söyleyeyim mi, eğer bir erkek olsaydım Harry yerine ben yumruğumu geçirirdim." Kelimelerini bitirdiğinde öfkeyle kaşlarını çattı.
Adeline: Doğru söylüyorsun ama o...
Adeline: Biliyorsun, o benim kardeşim gibi.
Adeline: Ondan bu kadar kolay vazgeçemem.
Amelia mesajları okuduktan sonra baygın bir şekilde bana baktı. "Sana ondan vazgeç, bırak demiyorum ama biraz mantıklı davranmanı bekliyorum. O gün orada sana sikik bir şekilde bağırmadan önce düşünmeliydi. Seni tanıyordu ve Tanrı biliyor ya seni benden daha iyi tanıyordu. Ama bu onu durdurmadı. Eğer sana sinirliyse sakinleşip öyle karşına çıkabilirdi. Bu zor değildi Adeline."
Adeline: Bilmiyorum.
Adeline: Kafam çok karışık.
Adeline: Ve hala yanıma gelmedi.
Adeline: Ne olursa olsun onu yanımda beklerdim.
"O suçlu hissediyordur."
Sakinleşmek adına nefes verdim.
Adeline: Her neyse.
Adeline: Yarın okula geliyorum.
Adeline: O zaman öğrenirim.
Amelia mesajları okuduktan sonra durdu ve karasızca yüzüme baktı. Kafamı ne var anlamında sallarken komidinin üzerinde duran ve hala ılık olan çayımdan bir yudum daha içtim.
Yüzüne bakıp konuşması için beklerken hala kararsıca bakıyordu. Dahansonra dudaklarını araladı; "Harry'i sormayacak mısın?Teredütle yazdım.
Adeline: Sormalı mıyım?
Kafasını evet anlamında salladı.
Adeline: Ne, oldu?
"Adeline," durdu ve bana baktı baktı. "Kendini kandırıyorsun."
Farkında olmadan, şaşkınlıka, "Ne?" dedim. Daha sonra direkmen ağzımı kapadım.
"Bana ilk Harry'den bahsederken onun senden nefret ettiğini söyledin. Sizin arkadaşlığınızı bir çırpıda sildiğini söylemiştin, gözlerine nefretle baktığını söylemiştin. Ama onun o halini görseydin bu kelimelerin ne kadar komik olduğunu sen de benim gibi düşünürdün."
Adeline: Amelia, ne saçmalıyorsun sen?
Amelia mesajı okuduktan sonra hoşnutsuzlukla güldü. "Adeline, o seni görünce çıldırdı. Bu öylesine bir laf değil. Çıldırdı diyorum. Bir saniye bile düşünmeden Ric'e saldırdı. Yumruklarını geçirirken o kadar hızlı ve ölümcül durıyordu ki. Daha sonra durdu çünkü sen yere düştün. Ric'e vururken sinirli ifadesinden eser kalmamamıştı. Seni yerde görünce resmen bütün vücudu titredi. Senin yanına koştu ve sen sayıklarken sürekli seni kendine getirmeye çalışacak şeyler diyordu. Sonra çevredekileri susturup sesizliği sağlamaya çalıştı. Çünkü sesde daha kötü olacağını biliyordu. Tanrı aşkına Adel, o ağladı. Seni öyle kendinden geçmiş bir şekilde görürken ağladı. Ve sen ellerinle kulaklarını kapatıp nefesis kalıncaya dek çığlık atarken-"
"Yeter!" diye bağırdım. Sesim, boğazım zerre umurumda değildi. Çünkü yeterdi. Daha fazlasını duyamazdım.
Adeline: Uykum var uyumak istiyorum.
"Tek yaptığın görmezden gelmek. Ama sen görmezden geliyorsun diye kaybolmayacak Adeline."
Tekrardan mesaj yazdım.
Adeline: Uyuyacağım.
"Peki, korkak. Kendine iyi bak."
Odadan çıktığında sinirle nefes verdim. Ne yapacaktım? Okula gittiğimde nasıl davranmalıydım? Yine Harry'i görmezden mi gelecektim ya da Ric'in yanına mı oturacaktım? Çıldırmak üzereydim. Ayrıca Amelia'yı resmen odadan kovmuştum.
Sinirle bir nefes daha verdim ve düşüncelerden uzaklaşmak adına uyuyamayacağımı bimeme rağmen yatağımın içine girdim ve uyumaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly || Styles
FanfictionBilinmeyen Numara: Sana bakmak güneşe bakmak gibi, can yakıcı ama göz kamaştırıcı.