Keyifli okumalar....
Telefonu elimden bıraktım. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Verdiğim bütün çabaları kendi ellerimle yıkamazdım ama ben yapmasaydım başkasının yapacağı çok belliydi. Tek yapmak istediğim onu korumakken neden bir türlü beceremiyordum? Göz yaşlarını görmek istemiyordum. Kahverengi gözlerinin hüzünle bakmasını, bir kere daha hayal kırıklığı yaşamasını şahit olmak istemiyorum. Tek yapmam gerekken onu korumaktı, siktiğimin lanet şeyiydi. Ama yapamamıştım. Onu incitecektim. Ben yapacaktım.
Oturduğum kantindeki masaya tekme attım. Yetmedi. İçimdeki sinir her saniye artıyordu. Beceriksizin önünde gideniydim. Hiç bir halt beceremeyen bir aptaldım! Bir kere daha tekme attım. Masa yere devrildi. Kantinde büyükçe bir gürültü ve birkaç çığlık yükseldi. Herkes buraya bakıyordu ama umrumda değildi. Umrumda olan tek şey oydu ve ben onu bile koruyamıyordum.
Sikeyim!
"Harry, neler oluyor? Sakin ol!" Russo, konuştu. Sesi saşkınlık doluydu ama bana karışmadı. Karışırsa zarar göreceğini biliyordu. Ancak zarar verebiliyordum zaten. Bir şeyi onarmak gibi bir özelliğim asla yoktu. Çevremdekilere zarar veren, onları koruyamayan aptalın önünde gideniydim.
"Sikeyim, olmuyor! Olmuyor!" Bir kere daha tekme attım. Çıldırmak üzereydim. Yine aynı şeye sebep olacaktım. Anlatırsam Ric'in durmayacağını biliyordum. Daha çok incinecekti. Annesi hakkında gerçekleri kaldıramazdı.
Bağırdım. Küfürler ettim. Hırsım ve öfkem hala yerinde duruyordu. Azalmak yerine her seferinde artıyordu. Onun yanına gittiğimde nasıl yapacaktım? Nasıl anlatacaktım?
"Harry, tamam kendine zarar vereceksin!" Russo tekrar konuştu. Elini durdurmak için omzuma koydu. Hırsla elini ittim. Keşke tek zarar verdiğim kendim olarak kalsaydı.
"Siktir git başımdan!"
Yumruklarımı sıktım. Nefessiz kalmıştım. Başım çatlayacak gibi ağırmaya başladı. Burada daha fazla kalamazdım. Kantinden çıkmak için adımlarken gördüğüm surat ile öfkem tepeme çıktı.
"Seni adi piç kurusu!" Adımlarım benden bağımsız bir şekilde ona gitti. Yüzünde dünden kalam morluklara yeni bir tanesini hiç acımadan ekledim. Böyle bir şeyi beklemediği açıkça belliydi. Ben de beklemiyordum. Bize yaptığı kötülükleri asla beklemiyordum. O benim dostumdu. Onun için canımı bile verebilirdim. Bana Adeline'den vazgeçmemi söyleseydi, geçerdim. Ama o, ona söylediğimde bana destek vermişti. Elini omzuma koyup arkandayım demişti. Evet, arkamdaydı ama bıçağını saplamak için oradaydı.
"Her şeyin sebebi sensin! Orospu çocuğu!" Hareket etmesine izin dahi vermedim. Düşmeden, tutup sağ çenesine yumruğumu geçirdim. Bütün kötü günlerimin sebebi oydu. Büyük umutlarla uyandığım günü hayatımın en kötü gününe çevirmişti.
"Harry, dur artık!" Ona olan yumruklarım Russo'nun sayesinde engellendi.
"DUR ARTIK, DUR!" Yüzüme yediğim yumruk ile şaşkınlıkla Russo'ya baktım. Şaşkınlıktan acıyı hissedemedim bile. Bana vurmuştu.
"Dur artık aptal herif!" Göğsü hızla inip kalkıyordu. Gözleri öfkeyle bakıyordu. Ondan farkım yoktu.
Yerdeki inlemeyi duydum. Kafamı ona çevirdiğimde beklediğimin aksine gülüyordu. Kırmızı görmüş boğa gibi üzerine atlamamı engelleyen ensemde hissettiğim el ve beni kantinim çıkşını yönlendiren bedendi.
"Sikeyim, yerinde dur! Okuldan atılmak mı istiyorsun?" Binadan dışarı fırlatırcasına attı.
"Sakın bana onu koruma! Her şeyi berbat etti. HER ŞEYİ!" Öfkeyle bağırdım. Delirmek üzereydim. Elimi hırsla saçlarımdan geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly || Styles
FanfictionBilinmeyen Numara: Sana bakmak güneşe bakmak gibi, can yakıcı ama göz kamaştırıcı.