3.3

1.5K 111 18
                                    

Keyifli , okumallar :*

"Benden bir şey gizlemezsin değil mi?"

"Asla!"

Ve ben de inandım. Sorgulamadım ikinci bir seçenek düşünmedim. Hakkında öyle düşündüğüm için düşüncelerimden utandım. Özür diledim. Ric'ten. Çocukluğumdan. Kollarını etrafıma sardığında tek hissetiğim bana verdiği güven duygusundan. Şimdi ise yerde dizlerimin üzerine çökmüş dolu gözlerimle ona bakıyordum. Yerde olsam bile asla onun kadar alçalmamıştım.

"Adeline." Sesi boğuk çıktı. Elini bana uzattı ama kendimi hızla geri çektim. Bana dokunabileceğini mi sanıyordu?

Benim gibi dizlerinin üzerine çöktü. "Adeline." Gözleri kızarmaya başlıyordu. Ellerini bana uzatmak için kaldırıyordu ama aynı hızla geri indiriyordu.

"Adeline ben..." Emekleyerek yanıma gelmeye çalıştı.

"Sakın! Sakın yaklaşma!"

Kendimi geri çektim. Buradan gitmek istiyordum ama dizlerim tutmuyordu. Bütün vücudum titriyordu. Bu çok fazlaydı. Çok fazla. Nasıl yapar bunu? Neden yapar? Biz arkadaştan daha fazlaydık. Sırlarımızı, acılarımızı paylaşmıştık birbirimiz ile. Anlamıyordum. Hiç bir türlü anlamıyordum.

"Adeline lütfen dinle. Ben senin Ric'in değil miyim?"

Tiksintiyle yüzümü buruşturdum. Benim Ric'im kelimesi kadar kulağa hiç bir şey iğrenç gelmemişti.

"Adeline, hayır hayır! Bana bak güzelim kötü düşünme. Yok öyle bir şey." Telaşla konuştu. Elini bana uzatmak için kaldırdı ama tekrardan indirdi.

Gitmek istiyordum, buradan siktirip gitmek istiyordum.

"Git buradan. Defol! Defol!" Çığlık atarcasına bağırdım. "Defol!"

"Şşt, tamam sakin ol. Hadi güzelim bana bak yanlış anladın yok öyle bir şey. Hadi güzelim bak bana." 

Sinirle soludum. Eğer onun suratına bakarsam onunla barışsam bile suratına baktığımda bu anı asla unutmazdım.

"Git buradan yoksa seninle asla konuşmam. Git buradan Richard, git!" Çığlık atarcasına bağırdım. Bakışlarımı yüzü hariç her yerde gezdirdim. Yüzünü görmek istemiyordum. Eğer yüzüne bakarsam onu görürdüm. Gerçek onu. Annemle ilgili dedikoduları zorla bir kıza çıkarttıran ve sonra acımazsızca tehdit eden onu görürdüm.

"Eğer bu dedikoduları çıkartırdığın kızın yanında seni görürsem asla affetmem Richard. O kıza bir şey yaparsan, bir zarar gelirse yüzümü bir daha göremezsin. Asla! DUYDUN MU BENİ?!"

Elini omzuma koydu. Hırsla ittim. "Dokunma bana! Git buradan! Git!" Yerden destek aldığım ellerime baktım. İki gün önce yine dizlerimin üstünde yerdeydim. Ağlıyordum ve yanımda dostumun olmasını istiyordum. Beni tekrardan o anılara yaşamaya mecbur eden dostumu istiyordum. Ağlamama sebep olan dostumu...

"Burada bitmedi. Tamam mı, burada bitmedi."

Kapının kapanma sesini duydum. Bakışlarımı yerden kaldırdım. O kapıdan çıkan, beni böyle yaralayanın Ric olması inanılmazdı. Nasıl yapardı? Harry'den sonra hem de. Harry ile aynı şeyi yaparken...

Deliler gibi ağlamak istiyordum, bağırmak istiyordum, kırmak; dökmek istiyordum. Ama sadece dizlerimin üzerine çökmüş neden sorusunu soruyordum.

Bunu asla beklemiyordum. Nasıl bekleyebilirdim ki? O Ric'ti! Bir sözüyle bile herkesi karşıma alabilirdim. Ama o bana ihanet etmişti. Nasıl? Çıldırmak üzereydim. Hiç bir mantık kalıbına uyduramıyordum. Neden bana zarar vermek istesin. Neden?

Onu bunu yapmaya haklı çıkarıcak sebepler arıyordum ama hiçbir şey yoktu. Bana bunu yapmasını gerektirecek hiçbir şey yoktu.

Ne kadar süre yerde öyle durdum bilmiyorum. Uyuşmuş gibi hissediyordum. Harry'den sonra bunu asla düşünmemiştim. Asla.

"Öğrencileri bugün çok fazla zorlama. Kimi görsem topallayarak yürüyordu."

Koridorda topuklu ayakkabı sesi ve Bayan Suzie'nin sesini duydum. 

"Fazla hassaslar. Bay Flarti ile çalışsalardı ayağıma kapanırlardı."

"Ah, Tom Flarti." Gülüşmeler. Büyük ihtimal yan odadaki müzik odasına gidiyorlardı Rafeal ile birlikte.

Ayağa kalkmak için yerden destek aldım. Zaman kavramını yitirmiş gibiydim. Ne kadar süre burada olduğumu bilmiyordum. Çok acınasıydım. Saçma bir depoda acılarım ile boğuşuyordum.

Üzerimdeki tozları silkeledim. Kimsenin bu depoda dizlerimin üzerine çökmüş ağladığımı bilmesini istemiyordum. Bunca zaman boyunca başta Harry'nin koruması altındaki zavallı, daha sonra Ric'in kanadının altındaki kız olarak biliniyordum. Aslında hiç birisiydim. Ben, Adeline Shining'dim. İsmimin arkasına ya da önüne getirilen sahiplik takasları benim kimliğim değildi. Her acı çektiğimde yanımda biri vardı ama şimdi yalnızdım. Bu soğuk depo ve ağrıyan dizlerim en büyük kanıtıydı. Ama ayaktaydım. Bundan sonra da ayakta olacaktım. Kimseye ihtiyacım yoktu.  

Ellerimle herhangi ihtimale karşı  gözlerimin altında akan rimel varsa temizlemeye çalıştım. Gözyaşlarım uzun zaman önce akmayı kestiği için gözlerimin kızarık olduğunu düşünmüyordum. Boğazımı temizledim. Sesimin beni ele vermesini istemiyordum.

Elimi kapı kulbuna götürdüm. Bu kapıyı açtığımda yine en yakın arkadaşının ihanetine uğramış kız olarak çıkmak istemiyordum. Güçlü olmak istiyordum. Tek başına da ayağa kalkabilen, kimseye muhtaç olmayan Adeline olarak çıkmak istiyordum.

Kapıyı açtım. Derin bir nefes aldım. Kimseye ihtiyacım yoktu. Yalanlarla olmaktansa, olmamak daha iyiydi. 

Bu katta olan lavobaya gittim. Koridorun boş olması işime geldi. Bir süre önce Ric ile o kızın konuşması bu koridorda gerçekleşmişti. Acaba başka yalanlara da ev sahipliği yapmış mıydı bu koridor? Başkalarının da ağlamasına tanıklık etmiş miydi? Gerçi burası liseydi. Pembe dizilerden daha fazla entrika dönüyordu. Ben sadece kendiminkine şahit olmuştum.

Lavaboya girdim. Boştu. Aynadan kendime baktım. Elimi yüzümü yıkadım. Gözlerimin altında kalan az da olsa rimeli temizledim. Üstümde o depoda görmediğim tozları temizledim. Normal görünüyordum. Her zaman ki bendim. Esmer tenim, kahverengi gözlerim, küçük burnum ve kalın dudaklarım, ince bedenim ile sıradan bir gündeki benden farkı yoktu. Ama bir şey vardı. Her zamankinden farklı olarak. Bir yalan eksilmişti. Sadece bir yalan beni böyle yapmıştı. Ya diğer doğruları öğrenirsem? Amelia'nın benden sakladığı Ed'i, Ed'in hayatımda tam bir yeri yokken bile bildiği beni korumak adlı yalanları, Harry'nin bunca zaman boyunca bana doğru olan ama kendine olan o nefret dolu bakışların sebebini... Ne olurdu? Ne kadar değişebilirdim?

Telefonu cebimden çıkardım saate bakmak için ama bildirim çubuğundaki bildirimler ile kaşlarım havaya  kalktı.  Amelia sayısız mesaj ve çağrı atmıştı. Konusu genelikle neredesin, ne yapıyorsun temalıydı. Ric de sayısız mesaj bırakmıştı ama bakmadan hepsini sildim. Onunla ilgili hiçbir şeyi istemiyordum. Gözlerim ben farkına varmadan bir ismi arıyordu ama bulamadı. Herkesi uzaklaştırırken, onu da dahil, neden yanımda istediğimi bilmiyordum. Ah, biliyordum. Zavallı kişiliğim. Yine ağladığında sarılacak bir göğüs arıyordu. Derin bir nefes verdim. Telefonu kapatacakken yabancı numaradan gelen mesaj ile kaşlarım çatıldı. Mesajı açtım. 

Bilinmeyen Numara: Şimdi neden bazı sırların seni incitmemek için olduğunu anlamışsındır. 


Suddenly || StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin