Keyifli okumalar :*
Bilinmeyen Numara: Şimdi neden bazı sırların seni incitmemek için olduğunu anlamışsındır.
Lavaboya tutundum. Ed sayesinde öğrenmiştim. Bir gün önce hayatımda daha fazla yalan istemediğimi söyledim ve o da hayatımdan bir yalan eksiltmişti. Gerçeği öğrenmemi sağlamıştı. Ben istedim diye. Ric konusunda ne kadar yaralanacağımı bilse bile yalanları istemediğimi de bildiği için bunu yapmıştı. Bunu benden sakladığı için tamamen ilişkimizi kesebilme ihtimaline karşı öğrenmemi sağlamıştı. Ve bu yalan sanki en küçüğü ve en önemsizi gibi söylemişti. En küçüğü bile seni böyle yaralıyorsa daha büyüklerine dayanabilecek misin, demek istemişti.
Kimdi o? Hiç onu bu kadar merak ettiğimi hatırlamıyordum. Sanki ilk defa hayatımda somut bir yer kazanmış gibiydi. Bunca zaman oradaydı ama sadece oradaydı. Bir yüzü, vücudu yoktu. Telefonun arkasında mesajlaştığım, bana aşık olduğunu söyleyen, bazen mesajlarına ağladığım, bazen varlığına inanmadığım bir hayalet gibiydi. Şimdi ise elleri, kolları oluşmaya başlamıştı. Uzatsam tutabileceğim elleri...
Aniden aklıma geldi. Russo! Beni depoya o yollamıştı. Yollama sebebinin Bayan Suzie olmadığı çok belliydi. O olabilir miydi? Kimliğini ifşa etmek pahasına beni o depoya yollamış olabilir miydi? Başından beri bana o mesajları atan o olabilir miydi? Beni seven?
Kafamı hızla iki yana salladım. Hayır, Russo'ya karşı hiçbir kötü düşüncem yoktu. Onun Ed olduğunu öğrensem ona tokat atmazdım ya da bakışlarını gördüğümde kafamı çevirmezdim. Ama basketbol takımındaydı. Basketbol takımında olan Ed'in arkadaşıydı. Russo'nun da en çok takıldığı kişi... Siktir! Bu çok saçmaydı. İmkanı yoktu.
Ayakta duramayacağımı hissediyordum. Kapıya yakın olan bir kabine girip kapıyı kilitledim ve klozetin kapağını indirip üzerine oturdum. Amelia biliyordu ve bildiğini söyledikten sonra en çok onunla takılmıştı. Mesajları okurken bana onun basketbolda harikalar yarattığı günle Ed'in basketbol takımında olduğunu mesajla öğrendiğim günü sordu. O maçın akşamında gittiğimiz partide onu gözlerimle ararken onu görmediğimi söylemişti ama ben sadece yanımda oturan ona bakmamıştım.
Siktir! Ed, Harry miydi?
Ellerim titreyerek önceki mesajlarımıza baktım. Okudukça onun Ed olması imkansız geliyordu ama o zaman Ed'in o olduğunu öğrenirsem aynı tepkiyi verirdim. Bana bir gün kalktığımda onun sana aşık olduğunu düşün diye yazmıştı, sen ve ben o kadar güzel olurduk ki, tıpkı eskisi gibi demişti.
Siktir! Siktir! Siktir!
Yo, hayır bu olamazdı. Nasıl olurdu? Bunca zaman bana mesaj atan nasıl o olurdu? Öyleyse benden önce Amelia nasıl fark ederdi? Çünkü o en başından beri onun benden nefret etmediğini düşünüyordu. Mesajları okuyunca anlaması kolaydı çünkü onu benim koyduğum yere koymuyordu. Bu çok fazlaydı. Kaldırabileceğimden daha fazla. Nefes alamadığımı hissettim.
Kördüm.
Aptaldım.
Başından beri gözümün önündeydi ama ben mesajlarda yazdığı gibi kafamı çevirmiştim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ona sen Harry'sin diye mesaj mı atmalıydım, karşısına mı çıkmalıydım, konuşmamalı mıydım, söylediği gibi tokat mı atmalıydım... Ne bok yiyecektim ben?
Kabinden hızla çıktım. Yüzümü tekrar suyla yıkadım. Kendime gelmem, mantıklı olmam lazımdı.
Amelia biliyordu, onunla birlikteyken bunu mu konuşuyorlardı?
Odaklanmaya çalıştım ama sürekli yeni bir anı gözümün önüne geliyordu. Ne kadar aptal olduğumu gösteren anılar. Ayrıca bana bir keresinde tek suçlunun kendisi olmadığını söylemişti. Ric'in de suçlu olduğunu söylemişti. Ama ben saçmaladığını sanıp, ikinci defa düşünmemiştim bile neyden bahsettiğini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly || Styles
FanfictionBilinmeyen Numara: Sana bakmak güneşe bakmak gibi, can yakıcı ama göz kamaştırıcı.