•Feriha'dan•
Günlerden pazartesi, Hande'yle evde oturuyoruz. Tabii ki yine televizyon karşısında O ses Türkiye izliyoruz. Ne yapacaktık başka? Hastanız Emir Sarrafoğlu hastan!
"Kızım sesin çok güzel işte, ne duruyorsun katılsana şu yarışmaya? Kim bilir Emir Sarrafoğluyla tanışırsın bile! Ay düşünsene arkadaş olduğunuzu.. Bol bol fotoğraf atarız sosyal medyaya, fan sayfaları kudurur valla!"
Hande yine hayaller dünyasına dalıp gitmişti. Emir Sarrafoğlu ve ben? O bi kere bakmaz ki bana. Ben kiiiim, o kim. Koskoca dünya starı o, Türkiye jönü. Bense sıradan bir İşletme Fakültesi öğrencisi. Arkadaş bile olmaz o benimle.
"Ay saçlamala Hande ya. O kim ben kim Allah aşkına. Arkadaş olacak başka popüler insan çok. Ayrı dünyaların insanıyız klişesine girmeyeceğim de. Anla işte. Hem... Ya pofuduğum, tamam katılırım katılmasına ama, hadi kimse dönmezse? Rezil olmakta var bu işin içinde? Hemde koskoca Türkiye'ye. Ben dayanamam valla."
"Olsun! Hem, şansını denemiş olursun? Bu kadar pesimist olma ya. Bak bende gelirim seni desteklemeye. Hem, arkadaş olamasanda, Emir Sarrafoğlu'nu da bi kere de olsa gerçekte görmüş olursun dahası varmı pofudukcum? Hoş, her konserinde en ön sıralardayız ya, neyse."
Evet Hande haklıydı. Şansımı denemem mi lazımdı acaba?
"Ya.. Uf tamam be! Deneyeceğim şansımı ama Emir Sarrafoğlu kesin dönmez. Yani, en azından ben o kadar iddialı değilim. Hadise dönse yeter."
Hande de bilir ki aslında Hadise'den hiç hoşlanmam. Siz düşünün ne kadar umutlu olduğumu bu yarışmadan. Ayy, yok ya, o dönmese de olur.
"Olley be! Harikasın pofuduğum. Ayy çok güzel olacak çok! O zaman, yarın alışverişe gideriz, sana güzel bi üst baş alırız. Ama dur, önce şu başvuru formunu doldurmamız lazım. Ayy çok güzel olacak her şey çok! Bu günü asla ama asla unutmayacaksın Feroş."
Hande birden boğazıma atlayınca neye uğradığımı şaşırdım. Bu kız benden de heyecanlı. Ay şuna bakın, yerim seni!
"Dur dur yavaş boğulacağım! Hem Hande hanım.. Biz yarın alışverişe gideriz gitmesine de, hangi parayla? Daha maaşım yatmadı benim, sende zaten serbest meslek ordan oraya."
Evet, ben okuldan arta kalan zamanlarda bir kıyafet mağazasında görevli olarak çalışıyordum. Hande ise ne varsa, o işi yapıyordu. Kasiyerlik olsun, mağaza çalışanı olsun, depo işi olsun, fabrika işi olsun. O hafta sonu çalışıyordu. Öyle öyle öğrenci evimizde geçimimizi sağlamaya çalışıyorduk.
"Ama sen neden benim hevesimi kırıyorsun ki şimdi?"
Yaa, kıyamam üzüldü bu hemen! Kurban olurum annem.
"Tamam tamam ya, üzülme. Yarın öğleden önce dersim var, öğleden sonra boşum, istersen ben işe gitmeden bakınırız bişeyler? Sen bilgisayarı getir yapalım şu başvuruyu, hadi."
Güldü. Mutlu oldu. Onun mutluluğu demek benim mutluluğum demekti. Ben onu çok seviyordum.
"Sen varya, sen adamsın Feroş biliyor musun? Sen kralsın. Hemen getiriyorum."
Senin mutluluğun bile yeter be sarı kuş! Sektire sektire gitti bilgisayarı aldı, geldi. Bende başvurumu yaptım. Hande beni sürekli şarkı söylerken çektiği için şarkı söylerkenki videomu bulmak zor olmadı. Onu da başvuru formunun yanına koydum ve yolladık başvurumu.
"Hadi bakalım. Gönderdim gitti. Ay Hande, kazamız mübarek olsun mu?"
Hande güldü heyecanla ona bakan bana.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
O ses SENSİN! (DÜZENLENİYOR)
Novela JuvenilHiç tanınmamışken, birden tüm Türkiyenin sizi sevmesi nasıl bir duygudur sizce? Ve, hayatınızda ki eğlence yerini hüzün'e bıraksa, ne yapardınız? • "Takımıma hoşgeldin güzellik!" Demişti bana o erkeksi ses tonu ile. "Hoşbulduk!" Dedim bende utangaçc...