-27-

20 5 0
                                    

Lauren'in Ağzından

Artık Charles ve Seraphina Maxwell'in kızı değildim. Artık bir ailem yoktu. Artık Zachary Maxwell'in kardeşi değildim. Artık ne olduğumu bile bilmiyordum. Sadece iki arkadaşına ders çalıştıracağından evlatlıktan reddedilmiş bir kızdım. Mahkeme, birkaç ay içinde 18'ime gireceğim için beni herhangi bir yetimhaneye koymama kararı almıştı, sanırım bu iyi bir şeydi, çünkü Clary ile beraber kalmaya devam edebilecektim.

Mahkeme boyunca yanımda sadece Caleb vardı. Diğerlerine söylememiştim mahkemenin ne zaman olacağını. Zaten Clary bugün ve yarın Matthew'da kalacaktı, bu yüzden garip bir şeyler olduğunu fark etmeyecekti.

Mahkeme salonundan paramparça olmadan çıkmayı başarmıştım. Caleb, cesaret verircesine elimi sıkı sıkı tutuyordu. O kadar fazla sıkıyordu ki sanki her an kayıp düşebilir ve beni sonsuza dek kaybedebilecekmişim gibi.

Hala bende ne bulduğunu anlamıyordum. Caleb o kadar... O kadar güzeldi ki. O, istediği her kıza kolayca sahip olabilirdi. Okulun en güzel kızına veya herhangi birine. Öyle bir karizması vardı ki... Doğuştan aktör olmak için yaratılmıştı sanki. Caleb, sahip olmayı hayal bile etmeyeceğiniz o baş döndürücü futbol takımının kaptanıydı. Amigoların başıyla çıkan çocuktu. Ama şu an ellerim onun sıcacık ve güçlü elleri arasındaydı. O, benim gibi gereksiz biriyle birlikteydi işte. Beni bu kadar özel kılan neydi? Düşüncelerimden Seraphina'nın sesiyle uyandım.

"En azından diğer çocuk uzun boyluydu."

Daniel. Onu özlüyordum. Daniel değişmişti... Çok garip davranıyordu. Ona yardım etmek istiyordum. Ben eski Daniel'ı istiyordum. Hiçbir zaman sahip olamayacağımı düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Çünkü Caleb'a sahipsin.

Caleb seni seviyor.

Sen de onu seviyorsun.

"Ne?" dedim anlamamış gibi yaparak.

"Rol yapma Lauren. Ne demek istediğimi anladın. Eh, diğer çocuk o geceden sonra seni bıraktı değil mi?"

"Cehennemi boyla." dedim ona bakarak. Doğrudan mavi gözlerine baktım. Yüzünde büyük bir şok ifadesi belirdi:

"N-ne?"

"Beni duydun Seraphina, cehennemi boyla. Mümkünse hemen şimdi. Bir daha da çıkma. Charles'ı da peşinden sürükle hatta."

Onlara isimleriyle seslenmek çok hoşuma gitmişti. Şaşkınlıkla bana bakıp gideceğini düşünmüştüm. Ama öyle olmadı. Aniden gülmeye başladı. Caleb'la neyin bu kadar kötü olduğunu anlamaya çalışırken annem gözlerini sildi ve:

"Ah ah Lauren. Sen her zaman bu kadar zayıftın işte. Bu kadar aptal ve kalın kafalıydın. Sen her zaman zavallının tekiydin. Bu çocukla nasıl çıkıyorsun anlamıyorum ama emin ol o da senden sıkılacak. O da seni bırakacak. Tıpkı bizim seni bıraktığımız gibi. Sen bir hayal kırıklığından başka bir şey değilsin bizim için. Bir daha seni asla görmek istemiyorum. Artık senin gibi zavallı bir kızım olmadığı için çok mutlu hissediyorum. Keşke senden önceki bebeği aldırmasaydık. Çünkü sen, asla doğmamış bir bebekten bile daha başarısızsın. Dünyaya geldiğin günden beri senden nefret ettim. Siyah giyiniyorsun hep. Sanki bu bir işe yarayacakmış gibi. Havalı mı zannediyorsun kendini? Hayır. Orijinallikten uzak, ezik bir kızdan başka bir şey değilsin sen. Dünyadaki en kötü kız evlatsın. Keşke o bileklerini kestiğin gün baban beni dinleseydi de seni hastaneye götürmeseydik. Eh, bir daha denersin sen nasıl olsa. Hoş, gerçi öldüğünde bile yeterince iyi olamayacaksın. "

Yanaklarımdan aşağı süzülen gözyaşlarımla uzaklaşmakta olan anneme baktım. Neden normal bir annem yoktu? Yoksa cidden haklı mıydı? Hiçbir işe yaramıyordum. Kendimi öldürmem herkes için daha iyi olurdu sanırım.

Violet EmbraceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin